Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7495 E. 2023/272 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetliğe dayanarak açılan tapu iptali ve tescil davasında hak düşürücü sürenin dolup dolmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren on yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi'nin davanın usulden reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

HÜKÜM/KARAR : Başvuru kısmen kabul - Dava usulden ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölbaşı(Ankara) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, dava konusu 715 parsel sayılı taşınmazda kendisi ve atalarının 100 yıldan beri malik olduklarını, taşınmazın özel harman yeri olarak kesintisiz, nizasız ekonomik, amacına uygun şekilde harman zamanı harmanın dökülmesi için malik sıfatıyla kullanıldığını, dava konusu taşınmazda ev, ahır, depo ve çeşitli türden ağaçların bulunduğunu, bunların dışında kalan alanın da harman yeri olarak kullanıldığını, dava konusu taşınmazda zilliyetliğinin hiçbir niza ve fasılaya uğramaksızın çok eskiden beri devam ettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Hacılar Mahallesinde kadastro çalışmalarının 1953 yılında tamamlanmış olduğu, kadastro tespitinin Köy Tüzel Kişiliği adına harman yeri olarak yapıldığı, bu taşınmaza ilişkin tapu ve senet bulunmadığı, davanın kadastro tespit tutanağı kesinleştikten sonra 10 yıllık dava süresinde açılmadığı, TMK 713. maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilen hükümlerine göre de dava konusu taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazı özel harman yeri olarak davacıların kullandığını, 100 yıldır ev, ahır ve depo olduğunu, öncesi müvekkilerinin babasının sonrasında mirasçılarının zilyet olduğunu, ağaçların yaşları nazara alındığında 36-40 yıldır tarım yapıldığının bilirkişi raporlarında belirlendiğini, taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin doğru olmadığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın tapu iptali ve tescil davası olması nedeniyle, nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücreti verilmesinin doğru olmadığını, dava değerinin 1.305,000,00 TL tespit edildiğini, harcın tamamlandığını belirterek, vekalet ücreti yönünden kararın kaldırılması ile nispi vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 1953 yılında yapılan tesis kadastrosu sırasında Hacılar Mahallesinde bulunan dava konusu 715 parsel sayılı ve 18350 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın Hacılar köyünün kadim harman yeri olarak kullanılması nedeniyle harman yeri vasfıyla Hacılar Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit edildiği, kadastro tutanağının 07.01.1954-08.02.1954 tarihleri arasında askı ilanına alınarak, 09.02.1954 tarihinde kesinleştirilerek, kamu orta malı sıciline harman yeri olarak kaydedildiği, kadastro tespitinin yapıldığı 1953 tarihte yürürlükte bulunan 5602 sayılı Kadastro Kanunu’nda on yıllık hak düşürücü süre öngörülmemiş ise de, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Geçici 4.maddesinin 3. fıkrasının 09.10.1987 tarihinden itibaren bir yıl içerisinde 5602 sayılı Kanun’a göre kadastrosu yapılmış taşınmazlar hakkında "dava açabilme hakkını" tanıdığı, dava konusu 715 sayılı parsel hakkında kadastro tutanağı düzenlenerek tutanağın 09.02.1954 tarihde kesinleştiği, 09.02.1954 tarihinden dava tarihi olan 28.12.2017 tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Geçici 4. maddesinin 3. fıkrası uyarınca kadastro tespit tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren on yıl ve munzam bir yıllık hak düşürücü sürenin de çoktan dolduğu, hak düşürücü süre nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği, bu nedenle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 maddesi gereğince davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacıların ve davalı ...'nin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, hak düşürücü nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 11. maddesi, 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 35. maddesi, 178 sayılı Kanun'un 5. maddesiyle, 4342 sayılı Mera Kanuna eklenen geçici 3. madde birlikte değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazın davacılar adına tescil edilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.”

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR:

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.