"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 06/07/2021 tarihli ve 2021/15 Esas, 2021/951 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 15.03.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, 8354 ada 4 parsel sayılı taşınmazı ile 8336 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 13/800 payını davalı Vakfa zihinsel engelli çocuklar için okul ve bakım merkezi yapılarak adının verilmesi şartı ile bağışladığını, ancak davalı Vakfın taşınmaz üzerine 10 yıldır hiçbir yapı inşaa etmediğini, bağıştan rücu koşullarının oluştuğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, ayrıca taşınmazı 10 yıldır kullanamaması nedeniyle 1.000,00 TL maddi tazminat ve 1.500,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, vakıf merkezinin Ankara olması nedeniyle Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunu, topluma yararlı vakıf olduklarını, dava konusu taşınmaz bağışlarının vakfın amacına hizmet edilmesi için kabul edildiğini, ancak taşınmazların paylı mülkiyete sahip olup tüm maliklerin rızası olmadan ifrazen taksim yapılamadığı, taşınmazların müşterek mülkiyet sorununun çözülerek okul yapımına uygun hale gelmesi ile birlikte bağışlama şartlarını yerine getireceklerini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davalı tarafça bağış şartlarının yerine getirilmesi için gereken koşulların oluşmadığı, bağışlama şartlarının kabul edilebilir bir sebeple yerine getirilemediği, bağıştan rücu şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafça istinafı üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, İlçe Belediyesi tarafından 1/1000 ölçekli imar uygulaması yapılıp yapılmadığının ilgili belediyeden sorulması, yargılama sonunda sözlü yargılama için taraflara süre talep edip etmedikleri sorularak, taraflarca süre talep edilmesi durumunda sözlü yargılama için gün tayin edilmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; gönderme kararı üzerine yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince, imar durumu nedeniyle bağış koşulunun yerine getirilme olanağının bulunmadığı TBK'nın 295. maddesinde düzenlenen bağıştan rücu şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Taşınmazın bulunduğu alanın 2009 yılında yapılan imar uygulamasında konut imar alanı olarak belirlendiğini, davalının 2009 yılında imar uygulaması nedeniyle ortaya çıkan ifa imkansızlığını derhal davacıya bildirmesi gerekirken 2012 yılına kadar geçerli olan bu imar planı iptal edilene kadar davacıya hiç bir bildirimde bulunmadığını, davacıya ait taşınmazların 2008 yılında davalı kuruma üç şart ile bağışlandığını, bu şartların bağış yapılan yerin davalı kurumca üçüncü kişilere satılmayacağı, taşınmazlar üzerine zihinsel engelli çocuklar için okul ya da bakım merkezi yapılacağı ve yapılacak merkeze “...” adının verileceği olduğunu, davacının bağış yaptığı tarihte 59 yaşında olduğunu, davacının bağış şartlarının yerine getirilemeyecek olduğunu öngörebilseydi bu bağışlama işlemini hiç yapmayacağını, davacının halen 73 yaşında olup, bağışlama işleminin üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen dava konusu olan ve bağış yapılan alanlar üzerinde herhangi bir yapılaşma yapılmadığını, davacının bu bağışlama işleminden öngördüğü faydayı sağlayamadığını, 2009 yılında dava konusu yere ilişkin imar uygulamalarının kesinleştiğini ve 2012 yılına kadar söz konusu yerlerin imarlı hale geldiğini, ancak daha sonra imar planı için açılan iptal davası neticesinde imar planının iptal edildiğini, davalı tarafın somut imkansızlığı gidermek amacıyla 4 yıl boyunca imar planında değişiklik yapılmasına ilişkin hiç bir başvuruda bulunmadığını, bu durumun da davalının kusurunu ortaya koyduğunu, şartın yerine getirilmesinin imkansız hale geldiğinin davalı tarafça davacıya bildirilmediğini, dava konusu taşınmazların ... planında konut alanı olarak düzenlenmesi nedeniyle davalı tarafça borcun yerine getirilmesinin imkansız hale geldiğini, bu durumda da davalının taşınmazları iade etmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 06/07/2021 tarihli ve 2021/15 Esas, 2021/951 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafından dava konusu taşınmazların üçüncü şahıslara satılmayacağı, taşınmazlar üzerine zihinsel engelli çocuklar için okul ya da bakım merkezi yapılacağı ve yapılacak merkeze “...” adının verilmesi şartıyla davalıya bağışlandığı, dava konusu taşınmazların bulunduğu alanda henüz 1/1000 ölçekli ... Planının hazırlanmadığı, bu nedenle taşınmazların bulunduğu yerin okul yeri-eğitim alanı olup olmayacağının henüz kesinleşmediği, davacının özgür iradesi ile bağışlamayı yaptığı, davacı tarafın ileri sürdüğü hususların bağışlamadan rücu şartları arasında yer almadığı, Yenişehir Belediyesinden gelen yazı cevabına göre dava konusu parsellerin bulunduğu alanda Mersin Büyük Şehir Belediyesinin 1/5000 ölçekli ... Planının onaylandığı, ancak ilçe belediyesince 1/1000 ölçekli ... Planı çalışmalarının devam ettiğinin bildirildiği, davacının bağışlamasının süre koşuluna bağlanmadığı, Türk Borçlar Kanunu’nun 295. maddesindeki bağıştan dönme koşullarının dosya kapsamı itibariyle oluşmadığı, davacının TBK’nın 136 v.d. maddeleri uyarınca ifa imkansızlığı nedeniyle artık bağışın yerine getirilemeyeceğini ileri sürerek, davanın kabulünü talep etse de, henüz taşınmazın bulunduğu alanda 1/1000 ölçekli ... Planının hazırlanmadığı,ifanın imkansız hale gelip gelmeyeceğinin,özel mülke konu olup olamayacağının henüz belirli olmadığı, davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğu, mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ile Mahkemece davalının bağış şartlarını yerine getirmek için işlem yapıp yapmadığının yeterince araştırılmadığını, bağışlama şartının yerine getirilmemesinde davalı tarafın açık şekilde kusuru bulunduğunu, davalı tarafın bağışlama şartlarını yerine getirebilmek için yıllarca hiç bir yasal başvuruda ve girişimde bulunmadığını, davalı tarafın gerekli yasal başvuruları yapması durumunda şimdiye dek bağışlama şartının yerine getirilebileceğini, bu nedenle davacının bağışlamadan dönme hakkının bulunduğunu belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün bozularak, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, koşullu bağıştan rücu hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere, bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye etkili (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 818. sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 241., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 291. maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de BK.nın 244/3., TBK.'nın 295. maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir. Hemen belirtmek gerekir ki; bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin, kapsamının yerine getirilme zamanının tam olarak tespiti büyük önem taşır. Bu itibarla salt kullanılan sözlerin değil, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir. Ayrıca amacın gerçekleşmeyeceğinin kesin biçimde anlaşılması tarihi ile bu tarihten itibaren BK'nın 246., TBK'nın 297. maddesine göre bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde bağıştan dönme (rücu) hakkının kullanılıp kullanılmadığının araştırılması da zorunludur.
TBK'nın 297/3. madde hükmüne göre; bağışlayan sağlığında geri alma sebebini öğrenememişse, mirasçıları ölümünden başlayarak bir yıl içinde bağışlamayı geri alma hakkını kullanabilir ise de; 818 Sayılı Borçlar Kanunu’na (BK) göre, BK’nın 246. maddesinin 2. fıkrasında gösterilen istisna dışında rücu hakkı kural olarak mirasçılara geçmediği gibi, temlik de edilemez.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle kararın (V/3.2) no.lu paragrafında yer verilen yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kararın (III.) no.lu paragrafında yer verilen İlk Derece Mahkemesinin gerekçesine göre Bölge Adliye Mahkemesince kararın (IV/3.) no.lu bendinde yazılı olduğu üzere karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 20/11/2021 gününde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00 TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 37,90 TL fazla alınan peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine, 15/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.