"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı mirasçı ...’un istinaf başvurusu da Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından, tereke temsilcisi atanmakla mirasçıların davayı takip yetkisinin son bulduğu, mirasçı ...’nın tek başına istinaf hakkının bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352/1-ç maddesi gereğince usulden reddedilmesine ilişkin olarak verilen karar davacı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tereke adına tescil istemine ilişkindir.
Davacı ..., mirasbırakan babası ...’ya ait 885 ada 6 parsel sayılı taşınmazı, davalının hileli hareketler ile mirasbırakanı kandırması neticesinde adına tescil ettirdiğini, mirasbırakanın akıl zayıflığından yararlanılarak işlemin yapıldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile mirasbırakanın tüm mirasçıları adına tescilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, işlem tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyetini haiz olduğunun Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunun raporu ile saptandığı, diğer iddianın da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı mirasçı ...’un istinaf başvurusu da Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından, tereke temsilcisi atanmakla mirasçıların davayı takip yetkisinin son bulduğu, mirasçı ...’nın tek başına istinaf hakkının bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352/1-ç maddesi gereğince usulden reddedilmiş, davacı mirasçı ... tarafından karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Hemen belirtilmelidir ki, gelinen aşama itibariyle sağlıklı bir inceleme yapılabilmesi için davada yaşanan sürecin anlatılması gerekmektedir;
Mirasbırakan ...’nın 08/11/2013 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak ...’dan olma davacı kızı ...’yı, ...’dan olma sonradan davaya dahil edilen ...’yi, son eşi davalı ...’i ve ondan olma dava dışı çocukları ...’i bıraktığı,
Mirasbırakanın, maliki olduğu dava konusu taşınmazın tamamını 06/06/2013 tarihli ölünceye kadar bakma akdi ile davalı ...’e devrettiği,
Mirasçı ...’un, yukarıda yer verilen iddiaları ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile tüm mirasçılar adına payları oranında tescilini, bir başka ifadeyle taşınmazın terekeye döndürülmesini istediği,
Terekeye iade istemi ve dava dışı mirasçılar bulunması nedeniyle, KDZ. Ereğli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 27/03/2018 tarihli ve 2017/340 Esas 2018/351 Karar sayılı ilamı ile, eldeki davada terekeyi temsil etmek üzere ...’nın atandığı, dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliğine dair mazbatanın UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda düzenlendiği, ancak temsilciye tebliğ edildiğine dair evrak dosya içerisinde bulunmadığı gibi PTT e-tebligat sorgulama ekranından da mazbatalara ulaşılamadığı, tereke temsilcisi duruşmalarda hazır olmadan yargılamaya devam olunarak davanın reddine karar verildiği,
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı mirasçı ... tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerekçeli kararın tereke temsilcisine tebliğ edilmesinin istendiği, gerekçeli kararın temsilci ...’nın ‘’ Merkez Mevkii No:67 İç kapı No:2 Enseköy Kozlu/Zonguldak ‘’ adresine tebliğe çıkarıldığı ve muhatabın çarşıda olmasından dolayı adresin kapalı olduğu tespiti ile evrakın mahalle muhtarına teslim edildiği ve en yakın komşusuna da haber verildiği şerhinin düşüldüğü,
Bu haliyle dosyayı inceleyen Bölge Adliye Mahkemesince, davacı mirasçı ...’un istinaf başvurusunun sıfat yokluğundan reddine karar verildiği, ret kararının hem ...’a hem de tereke temsilcisi ...’ya usulüne uygun tebliğ edildiği, sadece ... tarafından temyize gelindiği, anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/1. fıkrasında; ‘’ Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. ‘’, 21/1. fıkrasında; ‘’ Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. ‘’ düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yine, 25.01.2012 tarihli ve 28184 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30/1. fıkrasında; ‘’ Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir. ‘’ düzenlemesine yer verildiği görülmüştür.
Yer verilen mevzuat hükümleri gözetildiğinde, İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararının tereke temsilcisine usulüne uygun tebliğ edildiği söylenemez. Tebliğ mazbatası üzerinde muhatap ...’nın adreste bulunmama sebebinin kimden öğrenildiğine açıkça yer verilmediği, sadece evrakın köy muhtarına teslim edildiği hususunun komşusuna bildirildiği, yine evrak üzerine komşunun imzadan kaçındığı yazılmış ise de, tereddüt yaratacak şekilde ‘’ imza ‘’ bölümünün bir kişi tarafından imzalandığı tespit edilmiştir.
Öte yandan, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karar usulüne uygun tereke temsilcisine tebliğ edilmiş ve temsilci tarafından temyize başvurulmamış ise de, temsilcinin haberdar olduğu kararın sıfat yokluğuna ilişkin bir karar olduğu, işin esasına yönelik İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararından usulünce haberdar olmadığı ortadadır.
Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesi kararının usulüne uygun tereke temsilcisine tebliğ edilmesi, istinaf süresinin geçmesinin beklenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacı ...’un talebi ile taraf teşkili açısından yapılan resen inceleme sonucu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01/12/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.