"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 24/06/2021 tarihli ve 2021/120 Esas, 2021/1066 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 15/03/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekilleri Avukat ..., Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar dava dilekçelerinde, mirasbırakanları ...’ın 1005 ada 54 parsel sayılı taşınmazını davalı gelini ...’a 02.02.1977 tarihinde satış suretiyle devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı vasisi cevap dilekçesinde, kısıtlı ...’nin çekişmeli taşınmazı bedelini ödeyerek edindiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
2.1. Davalı istinaf dilekçesinde özetle, Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, murisin işlem yaptığı dönemde mevcut mal varlığının ve ekonomik durumunun tam olarak araştırılmadığını, murisin devrin yapıldığı tarihte kendisini fakirliğe düşürmeyecek birçok taşınmazının bulunduğunu, dinlenen tanıkların murisin dava konusu taşınmazları oğlu Rabbaniye'ye verdiğini ve onun almasını istediğini bildiklerini beyan ettiklerini, murisin 1983 yılında vefat ettiğini, murisin tüm çocukları arasında sağlığında onun direktifi ile bir paylaşma mevcut olup bu paylaşmanın murisin vefatından sonra aynı şekilde uygulandığını, davacıların murisin mal varlığından hiçbir mal almadıkları iddiasının gerçeği yansıtmadığını, dava sırasında alınan bilirkişi raporunda bilirkişilerin arsa ve üzerindeki binaların değerlerini bir bütün olarak hesapladıklarını ancak taşınmaz üzerindeki binaları müvekkilinin eşi ... tarafından yapıldığını ileri sürerek, Yerel Mahkemenin kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2.2. Davacılar istinaf dilekçelerinde özetle, harç ve vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını ileri sürerek, anılan kısımların düzeltilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 22/03/2017 tarihli, 2017/242 Esas ve 2017/272 Karar sayılı kararı ile; davalının istinaf başvurusunun reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve davanın kabulü ile vekalet ücreti yönünden yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 09/09/2020 tarihli, 2020/1080 Esas, 2020/3925 Karar sayılı kararı ile; “...yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, çekişmeli taşınmazın temlik tarihindeki halinin gerçek değerinin tespit edilmesi, davalı tarafından bildirilen 3229 ada 20 parsel sayılı taşınmazın geldisi olan parsellere ilişkin kayıtların Tapu İdaresinden eksiksiz olarak temin edilmesi, mirasbırakandan zilyetlik yoluyla mirasçılara intikal eden taşınmazların araştırılması, toplanacak delillerin toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek, mirasbırakanın diğer mal varlığı da gözetilmek suretiyle mirasbırakanın temlikteki iradesinin tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Kabule göre de; mirasçılardan ... ... tarafından açılan mirasçılık belgesinin iptali istemli Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/10-221 sayılı kararı ile Kocaeli 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/1417 Esas-1224 Karar sayılı ve Kocaeli 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/714 Esas -464 Karar sayılı veraset ilamlarının iptaline karar verildiği halde, iptal edilen veraset ilamı esas alınarak fazla payın iptaline karar verilmesi de doğru olmamıştır.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 24/06/2021 tarihli, 2021/120 Esas ve 2021/1066 Karar sayılı kararıyla; ölüm tarihinde muristen tüm mirasçılara intikal eden taşınmazların bulunduğu, murisin mirasçılardan mal kaçırma kastı içerisinde olsaydı bu taşınmazları da davalıya devredebileceği, ancak murisin bu yola başvurmadığı, bu şekli ile murisin mirasçılarından mal kaçırma kastı içerisinde temlik yaptığı hususunun davacı tarafça usulüne uygun ispatlanamadığı gerekçeleriyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar temyiz isteminde bulunmuşlardır.
5. Temyiz Nedenleri
Davacılar temyiz dilekçelerinde özetle, önceki bozmanın çekişmeli taşınmazın temlik tarihindeki halinin gerçek değerinin tespiti, davalı tarafça bildirilen 3229 ada 20 parsel taşınmazın tapu kayıtlarının getirtilmesi ve mirasbırakandan zilyetlik yolu ile mirasçılara intikal eden taşınmazların araştırılması için yapıldığını, Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararında yapılması gereken ve yol gösterilen işlerden sadece davalının bildirdiği 3229 ada 20 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıtlarının istenildiğini ve çekişmeli taşınmazda yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldığını, bozma ilamında geçen davalının eşi ...’nin dava konusu taşınmazı satın almak için kendi taşınmazı olan 3229 ada 20 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıtları ile ilgili olmak üzere eski 533 ada 77 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının istenildiğini, taşınmazın ifraz öncesi ... ... ...’e satışı ile ilgili 1964 tarihli satış senedinin geldiğini, davalının eşinin 1964’te taşınmazını resmi senede göre 3.500 TL’ye sattığını akabinde 04.03.1967 tarihinde muristen rücu şartı ile bağış yoluyla dava konusu taşınmazı edindiğini, 02.02.1977 tarihinde taşınmazın murise ret ve iade edilip aynı gün davalı ...'ye satış suretiyle devredildiğini, dava konusu taşınmazı edinirken sattıkları bir taşınmazın olmadığını, gerekçeye konu olan dört parça taşınmazın muris öldükten sonra kadastro tespiti ile mirasçıları adına tescil edildiğini, muris hayatta iken anılan taşınmazlar tapuya kayıtlı olmadığı için hukuken murisin kaçıracağı dava konusu taşınmaz dışında taşınmazı bulunmadığını, bunların zilyetliğini devredebileceğinin kabulü halinde de bu taşınmazların değerlerinin tespit edilerek dava konusu taşınmazla oranlamasının yapılması gerektiğini, tenkis hesabının da yapılması ve seçimlik hakkın sorulması gerektiğini, mirasbırakanın gerçek iradesinin bağış olduğunu, somut olaya ve bozma ilamına uygun olmayan eksik ve yetersiz incelemeye dayalı olarak davanın reddedildiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemişlerdir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Muris muvazaasında 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
6.2.2. TMK’nın 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesinin birinci fıkrası ise “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” hükmünü düzenlemiştir.
6.2.3. Bilindiği üzere, HMK'nın 297/2 maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince de hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. (V/2.) numaralı paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde kural olarak herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacıların işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddine,
6.3.2. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 6100 sayılı HMK'nın 373/3 maddesi gereğince bozma ilamına uyulduğuna göre, bundan sonra yapılacak iş bozmaya ve HMK'nın 297. maddesine uygun yeni bir karar vermekten ibarettir. Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/11/2016 tarihli ve 2014/779 Esas, 2016/402 Karar sayılı kararı daha önce İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 22/03/2017 tarihli ve 2017/242 Esas, 2017/272 Karar sayılı kararı ile kaldırıldığı gözetilerek yeniden hüküm oluşturulmakla yetinilmesi gerekirken davacıların istinaf isteğinin esastan reddine, davalının istinaf isteminin kabulüne karar verilerek istinaf incelemesi yapılır gibi hüküm oluşturulması usul hukukuna açıkça aykırılık oluşturmaktadır.
6.3.3. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm kısmının düzeltilerek onanması, HMK'nın 370. maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.
VI. SONUÇ
1.Açıklanan nedenlerle davacıların sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacıların Bölge Adliye Mahkemesince yapılan değerlendirmeye yönelik temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulü ile; Bölge Adliye Mahkemesinin 24/06/2021 tarihli, 2021/120 Esas ve 2021/1066 Karar sayılı hükmünün A kısmının “A-Davacılar vekilinin Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/11/2019 tarih ve 2014/779 Esas, 2016/402 Karar sayılı ilamına yönelen istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1. maddesi gereği esastan REDDİNE, -İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafça yapılan istinaf masraflarının üzerinde bırakılmasına, -İstinaf başvurusu reddedildiğinden; alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 30,10 TL'nin davacıdan tahsili ile Hazineye İrat Kaydına, Harç tahsil müzekkeresinin temyiz edilen dosyalarda Dairemizce, temyiz edilmeden kesinleşen dosyalarda İlk Derece Mahkemesince ilgili Vergi Dairesine yazılmasına,” cümlelerinin ve B kısmının “B-Davalı vekilinin istinaf taleplerinin esastan KABULÜ ile; Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/11/2016 tarih ve 2014/779 Esas, 2016/402 Karar sayılı ilamının HMK'nın 353/1.b.2. maddesi gereği KALDIRILMASINA, aşağıdaki şekilde yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına;” cümlesinin hükümden çıkarılmasına, davacılar vekilinin temyizi ve re'sen yapılan inceleme sonucu hükmün bu şekliyle 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekilleri için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 15/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.