"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin oğlu ... ...’ın Bursa’da yaptığı inşaatın finansmanı için müvekkiline ait 1372 parsel sayılı taşınmaz ipotek ettirilerek müvekkili tarafından kredi çekildiğini, oğlunun krediyi kullanarak ..... İnş. San. Müh. ve Tic. Ltd. Şti’den inşaat malzemesi satın aldığını, ancak kredi yeterli gelmediğinden adı geçen şirket yetkilisinin davaya konu 1372 parsel sayılı taşınmazı devralarak inşaat malzemesi tedarik etmeyi ve evin fark bedelini ödemeyi teklif edildiğini, bu hususta anlaşmaları üzerine taşınmazın şirket çalışanı davalı ...’a devredildiğini, satış sırasında 65 yaşında olan müvekkilinin sağlık durumunun ve fiil ehliyetinin araştırılmadığını, şirket yetkilisinin malzeme temin etmediği gibi taşınmaz bedelini de ödemediğini, bu hususta davalı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ve davalının soruşturma sırasındaki beyanında taşınmazın bedeli ödenmeksizin devredildiğini ikrar ettiğini, davalının taşınmazı kısa süre içerisinde muvazaalı olarak diğer davalı ...’e devrettiğini ileri sürerek taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini, bu mümkün olmadığı takdirde güncel bedelinin davalı ...’dan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
2.1. Davalı ... vekili, davacının ehliyetsizliğine ilişkin delil bulunmadığını, taşınmazın satış bedelinin ödenmemesi iddiasının alacak davasına konu olduğunu, bedelin ödendiğine dair resmi senedin aksinin ancak yazılı delille kanıtlanacağını, müvekkilinin taşınmazı satın alırken 250.000 TL bedeli elden ödediğini, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, davacının yakın arkadaşı olan emlakçı ... ...’den taşınmazın satışa çıkarıldığını öğrendiğini ancak bedelin yüksek olması nedeniyle davacı ile anlaşmaya varılamadığını, diğer davalı ...’nin ise taşınmazı satın aldıktan sonra bu yerin alıcısı bulunup bulunmadığını davacıya sorduğunu, davacının her iki davalıyı da tanıyan ve bu satışı organize eden kişi olduğunu, müvekkilinin önceki devirlerin ne şekilde yapıldığını bilmesinin mümkün olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2.2. Davalı ... vekili, davacının soruşturma dosyasındaki beyanları ile davadaki beyanlarının çelişkili olduğunu, davanın satış tarihinden 9 yıl sonra kötü niyetle açıldığını, resmi senedin aksinin yazılı delille kanıtlanması gerektiğini, davacının şirketten alacağı olduğuna dair iddiası var ise husumetin hatalı yöneltildiğini, devir işleminin rızaen yapıldığını ve soruşturma sonucunda hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 11/03/2020 tarihli ve 2017/319 E. 2020/62 K. sayılı kararıyla; davacının akıl sağlığına ilişkin ehliyetsizlik iddiasının bulunmadığı ve davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki ve yargılama aşamasındaki iddialarını tekrar etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 15/06/2021 tarihli ve 2021/1059 E. 2021/10054 K. sayılı kararıyla; davacı vekilinin duruşmadaki beyanı dikkate alındığında temyiz kudretini etkileyecek biçimde ehliyetsizlik iddiasında bulunmadığı, davacının oğlu ile ... ... arasında ticari alışveriş olduğu, taşınmazın davacının oğlunun ekonomik zora düşmesi nedeniyle devredildiği, Cumhuriyet Başsavcılığındaki beyanı ikrar niteliğinde olan davalı ...'nin borç sebebi ile taşınmazın devri konusunda tarafların anlaştığını ve taşınmazın kendi adına devredildiğini açıkça beyan ettiği, davalı ...’in taşınmazı iyi niyetle satın aldığı, aksinin kanıtlanmadığı, resmi senette bedelin ödenmediğine dair itirazi kayıt bulunmadığı ve tek başına bedel ödenmemesinin tapu iptal ve tescilin hukuki nedenini teşkil etmediği gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının oğlu ...’ın önceden aldığı malzemelerin bedellerinin ödendiğini, yeni mallara ihtiyaç duyması ve ekonomik sıkıntıda olması nedeniyle davalının çalıştığı şirketin davaya konu taşınmazı alarak karşılığında malzeme vermeyi ve fark bedelini ödemeyi teklif ettiğini, davalı tarafça bu yönde bir kanı uyandırıldığını ancak bu borçların ifa edilmediğini, yargılama sırasında Mahkemece eksik inceleme yapıldığını, anılan şirketin müvekkilinden herhangi bir alacak iddiasında bulunmadığını, müvekkilinin yıllarca bedelin tahsili amacıyla şirkete başvurduğunu ancak tehditle karşılaştığını, bu hususta suç duyurusunda bulunulduğunu, davalının savcılık beyanının ikrar mahiyetinde olduğunu, taşınmazın bir sene geçmeden diğer davalı ...’e devredildiğini ve senette yazan bedelin düşük olduğunu, ödendiği iddia edilen bedelin elden ödenmesinin olağan olmadığını, taşınmazın gerçek bedeli ile senetlerde gösterilen bedelleri arasında fahiş fark bulunduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
3.2.2. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı olan ve kararın (V/3.2.) paragraflarında açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre ve (III) ve (IV/3.) paragraflarda gösterilen gerekçeyle ile yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 16/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.