Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7626 E. 2022/2328 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın taşınmazını davalı oğluna devretmesinin muris muvazaası olup olmadığı ve davacıların tapu iptal ve tescil taleplerinin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın tek taşınmazını davalı oğluna devretmesinde asıl irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğunun tanık beyanları ve tarafların ekonomik durumları gibi olgular birlikte değerlendirilerek anlaşıldığı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS

Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tenkis istekli dava sonunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davacıların istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair verilen karar süresi içinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 22/03/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosya incelenerek gereği görüşüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ... ... 2410 ada, 65 parsel sayılı taşınmazdaki 6 no.lu bağımsız bölümü mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı oğluna devrettiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, çalışarak ailesinin geçimini sağladığını, kardeşlerine yardım ettiğini, taşınmazın bedelinin kendisi tarafından ödendiğini, temlikin de bu nedenle yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/10/2020 tarihli, 2018/397 E., 2020/232 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın ev hanımı olup 1993 yılında dava konusu taşınmaz satın alınırken parasını ödeyecek gelirinin bulunmadığı, satış bedelinin davalı tarafından ödendiği, mirasbırakan tarafından yapılan temlik sırasında da davalının satış bedeli ödediği, temlikin "bir hakkı teslim duygusuyla" yapıldığı, iddianın kanıtlanamadığı, temlik ivazlı olduğundan tenkis de talep edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasbırakanın tek taşınmazını değerinin çok altında bedelle davalıya devrettiğini, tanıkların muvazaayı doğruladığını, mirasbırakanın taşınmaz satma ihtiyacının olmadığını, eşinin emekli olduğunu, kira geliri bulunduğunu, davalının alım gücünün bulunmadığını, davalı tanıklarının beyanlarının birbiri ile çeliştiğini, duyuma dayalı beyanda bulunduklarını, mirasbırakana temlik karşılığında ödeme yapılmadığını, satışa ilişkin dekont sunulmadığını, taşınmazın gerçek değeri ile satış bedeli arasında orantısızlık bulunduğunu, saklı payı ihlal hususunun araştırılmadığını, tenkis kuralları doğrultusunda uzman bilirkişiden rapor alınması gerektiğini belirterek, Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 15/06/2021 tarihli 2021/168 E. 2021/996 K., sayılı kararıyla; davalının ailesine ve kardeşlerine yardımcı olduğu, mirasbırakanın gelirinin az olduğu, davalının ...'den ev almak istediği ancak üzerine kayıtlı bir taşınmaz bulunmaması gerektiği için dava konusu taşınmazın mirasbırakan adına tescil edildiği, satış bedelinin ise davalı tarafından ödendiği, mirasbırakanın mal kaçırma kastıyla hareket ettiği iddiasının kanıtlanmadığı, temlik gerçek satış olduğundan tenkis talep edilemeyeceği gerekçesi ile davacıların istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

İstinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ederek verilen hükmün bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.2.2. Öte yandan, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Ancak semenin, bir başka ifade ile malın bedelinin mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emek de olabileceği kabul edilmelidir. Esasen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının, mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinde kuşku yoktur.

3.3. Değerlendirme

Somut olayda, mirasbırakanın 09/02/2016 tarihinde öldüğü, geride davacı kızları ... ve ..., dava dışı kızı ... ile davalı oğlu ...’nin mirasçı olarak kaldığı, mirasbırakanın 2410 ada 65 parsel sayılı taşınmazdaki 6 nolu bağımsız bölümü 1993 yılında dava dışı 3. bir kişiden satın aldığı ve 29/05/2009 tarihinde 26.000-TL bedelle davalı ...’ye satış suretiyle temlik ettiği, dosyadaki delillerden ve tanık beyanlarından davalının 1997 yılında ilk evliliğini yaptığı, evlendikten sonra ilk eşi ile dava konusu taşınmazda oturduğu, mirasbırakanın eşinin 03/03/2012 tarihinde öldüğü ve Bağcılar ilçesinde eşine ait bir taşınmaz bulunduğu, bu taşınmazdan kira geliri elde ettikleri, mirasbırakan ve eşinin ekonomik durumunun iyi olduğu anlaşılmakta olup; davalı tarafından, ...’ye başvurabilmek için dava konusu taşınmazın 1993 yılında mirasbırakan adına tescil edildiği ancak bedelinin kendisi tarafından ödendiği savunulmuş ise de, davalı tanığı olarak dinlenen ...’in davalının ...’ye başvuru yapmadığını ifade ettiği, 1993 yılında 32 yaşında olan davalının yaşı ve ekonomik durumu da dikkate alındığında savunmasını usulünce kanıtlayamadığı, mirasbırakanın asıl irade ve amacının, tek oğlu olan ve ikinci evliliğini yapmayı planlayan oğluna dava konusu taşınmazı devrederek diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğu sonucuna varılmaktadır.

Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmekle kararın bozulması gerekmiştir.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 HMK'nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalıdan alınmasına, dosyanın kararı veren İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin alınan harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 22/03/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olmak üzere karar verildi.