Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7680 E. 2022/8561 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında yaptığı taşınmaz satışının muris muvazaası olup olmadığına ilişkin tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların muvazaa iddiasını ispatlayamamaları ve önceki bozma kararında da belirtildiği üzere ispat yükünün davacılarda olması gözetilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali tescil davası sonunda Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 04/11/2020 tarihli, 2020/54 Esas, 2020/257 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ...'ın maliki olduğu 35 ada 34 parselde yer alan mesken niteliğindeki 4 no.lu bağımsız bölümü, hukuki ehliyetinin olmadığı bir dönemde, ölümünden iki ay kadar önce davalıya satış yoluyla temlik ettiğini, temlikin gerçek iradesini yansıtmadığını, mutlak butlanla batıl olduğunu, muvazaalı temlik yapıldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile yeniden mirasbırakan adına tescilini; aşamalarda, miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, çekişmeli taşınmazın yer aldığı binada 2002 yılından bu yana kiracı sıfatı ile bulunduğunu, davacıların mirasbırakanları lehine intifa hakkı tesis edilmek suretiyle taşınmazı gerçek değeri üzerinden bedeli karşılığında iktisap ettiğini, temlik sırasında mirasbırakanın ehliyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinin 09/01/2011 tarihli ve 2007/31 E., 2011/13 K. sayılı kararıyla; temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 27/03/2012 tarihli ve 2011/13811 E., 2012/3484 K. sayılı kararıyla; “Tarafların hukuki ehliyetsizlik yönünde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, mirasbırakana ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahade kayıtları, reçeteler ve benzeri belgelerin getirtilmesi, ondan sonra 2659 sayılı Yasa'nın 7 ve 16. maddeleri göz önünde tutulmak suretiyle dosya Adli Tıp Kurumuna gönderilerek mirasbırakanın akit tarihinde ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetli olduğunun saptanması halinde muvazaa iddiasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 21/01/2015 tarihli ve 2012/130 E., 2015/15 K. sayılı kararıyla; ehliyetsizlik iddiası bakımından 02.06.2006 işlem tarihine yakın Adli Tıp Kurumu raporu ile mirasbırakanın işlem ehliyetine sahip olduğunun anlaşıldığı, taraf beyanları da nazara alınarak yeniden Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılmasına gerek bulunmadığı, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. İkinci Bozma Kararı

Dairenin 28/11/2019 tarihli ve 2016/12118 E., 2019/6134 K. sayılı kararıyla; “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir. Somut olayda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasının ispatlanamadığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

6. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 04/11/2020 tarihli ve 2020/54 E., 2020/257 K. sayılı kararıyla; muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili, iki yıl kanser tedavisi süren mirasbırakanın doktor olup, ölümünden çok kısa süre önce dava konusu taşınmaz ile birlikte Kadıköy ve Şile'deki taşınmazlarını muvazaalı olarak başkalarına devrettiğini, açtıkları davalarla bu devirlerin muvazaa nedeniyle iptal edildiğini, dava konusu taşınmazı mirasbırakan yeğeni olan ...'e bıraktığını, vasiyetnameden sonra satışın makul bir nedeninin bulunmadığını, maddi durumu çok iyi olan mirasbırakanın paraya ihtiyacının olmadığını, bu hususun dinlenen tanık beyanları ile de sabit olduğunu, banka müdürü olan davalı tarafından satış bedelinin elden ödendiğine ilişkin savunmanın ciddi ve yasal dayanağının olmadığını, satış bedeli ile keşfen saptanan değer arasında fahiş fark olduğunu, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile karar verildiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

9. Gerekçe

9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

9.2. İlgili Hukuk

9.2.1. Bilindiği üzere, davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) “Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. Maddesi ile şahsın hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlanmış, 10. maddesi de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlem ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı Yasa'nın 13. maddesinde “Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu Yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.

Hemen belirtmek gerekir ki, TMK'nın 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.6.1941 tarihli ve 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.

9.2.2. Muris muvazaasında 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

9.3. Değerlendirme

Dosyadaki delillere göre yapılan inceleme sonucunda (IV/5.) no.lu paragrafta belirtilen bozma kararına uyularak yapılan yargılamada aynı gerekçe benimsenerek (IV/6.) no.lu paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya, bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.