Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7708 E. 2023/2789 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptal ve tescil davasında, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan taşınmazın sınırı ve mülkiyetinin tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde davacı tanığının gösterdiği sınırın esas alındığı belirtilmesine rağmen, hüküm fıkrasında davalının gösterdiği sınıra göre karar verilmesi ve gerekçe ile hüküm arasında çelişki bulunması, gerekçeli karar ile hüküm fıkrasının uyumlu olması gerektiği ilkesine aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ... vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı ... vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun sınırlı olarak ayrı ayrı kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeniden karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ... vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili;... ili, ... ilçesi, ... mahallesinde bulunan 638 ada 6 ve 7 numaralı parsellerin arasındaki sınırın zeminde sabit olduğunu ancak kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın bir kısmının davalıya ait 638 ada 6 parsel içinde kaldığını, yine 634 ada 12 numaralı parselin bir kısmının davalıya ait 634 ada 11 numaralı parsel içerisinde kaldığını, bu parsellere ait tapu kayıtlarının iptali ile 638 ada 6 numaralı parselden iptal edilecek kısmın 638 ada 7 ve 634 ada 11 numaralı parselden iptal edilecek kısmın 634 ada 12 parsele eklenmesine, 638 ada 12 parselin güneyinde kalan bir kısmın yeni bir parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı; dava konusu taşınmazların kadastro çalışmalarından çok önce mirasçılar tarafından yapılan harici taksim sonucu belirlenen sınırlara göre tespit yapıldığını, bu zamana kadar herhangi bir sınır ihtilafı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 05/07/2018 tarihli ve 2017/470 Esas, 2018/547 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacıların 634 ada 12 parsel sayılı taşınmazda 600 m2 lik kısmın iptali ile davacı adına tapuya tescili talebinin ayrı bir dava sebebi olması nedeniyle hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, 635 ada 11 parsel sayılı taşınmaz yönünden açılan davanın reddine, 638 ada 6 parsel sayılı taşınmaz yönünden açılan davanın kabulü ile fen bilirkişilerinin 16/02/2018 havale tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 37,65 m2 lik kısmın tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıtlı 638 ada 7 parsel sayılı parsele eklenilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Kaldırma Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin 21/12/2018 tarihli ve 2018/1724 Esas, 2018/1767 Karar sayılı kararıyla; hükme esas alınan fen bilirkişi rapor ve krokisinde davalının zeminde göstermiş olduğu sınırın mavi çizgi ile gösterildiğinin belirtildiği, keşif zaptında davalının zeminde ortak sınırı gösterdiği veya gösterdiği sınırın fen bilirkişisine işaretletildiği hususunun yazılı olmadığının anlaşıldığı, gerçekte davalı tarafından gösterilen bir sınırın bulunup bulunmadığı hususunda tereddüt oluştuğu, davalının yargılama sırasında fen bilirkişi raporunun aleyhine olan hususları kabul etmediğini bildirdiği anlaşıldığından, Mahkemece dayanak alınan fen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulamayacağı, yeniden çekişmeli taşınmaz başında keşif icra edilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmıştır.

C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 29/01/2021 tarihli ve 2019/86 Esas, 2021/85 Karar sayılı kararıyla; davacının 634 ada 12 parseldeki 600 m2’lik kısma yönelik talebinin reddine ilişkin karara ilişkin kaldırma kararı verilmediği, davacı ... adına tapuya tescil talebinin ayrı bir dava sebebi olması nedeniyle hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği, 638 ada 6 parsel sayılı taşınmaz yönünden; keşif mahallinde dinlenilen tanık ve mahalli bilirkişiler ortak beyanlarında ...'in yerini ...'e verdiğini ... ve...'nın sınırının gösterilen ağaç olduğunu beyan ettikleri, 638 ada 6 parsel yönünden taraflar arasındaki sınırın ağaç alınmak suretiyle hazırlanan fen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile fen bilirkişilerinin 16/02/2018 havale tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 37,65 m2’lik kısmın tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıtlı 638 ada 7 sayılı parsele eklenmesine, 634 ada 12 parsel sayılı taşınmaz yönünden; davacı ve davalı tarafından keşifte sınırların olması gerektiği şekliyle gösterildiği ve fen bilirkişisi tarafından krokide gösterildiği şekli ile davacı tarafından iddia edilen 15/05/2019 tarihli raporda (B) ile gösterilen kısma ilişkin davacının iddiasını ispatlayamadığı ancak davalı tarafından gösterilen sınırın da tescilli sınırdan farklı olduğu ve davalının ikrarı ile sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile fen bilirkişilerinin 15/05/2019 tarihli raporunda (C) harfi ile gösterilen 50,55 m2 lik kısmın tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıtlı 635 ada 12 parsel sayılı parsele eklenmesine karar verilmiştir.

Ç. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı ... vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

D. İstinaf Nedenleri

1.Davacı ... vekili istinaf dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesinin dava konusu olan 635 ada 11 parsel yönünden kararın kaldırılmasına karar verildiğini, diğer dava konusu parseller yönünden kararın kesinleştiğini, Mahkemenin dava konusu 635 ada 11 parsel hakkında araştırma yapıp karar vermesi gerekirken istinaf edilmeyen ve kesinleşen 634 ada 12 parsel yönünden davanın reddine karar verildiğini, bu parselde hissedar ve taraf olmayan davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, keşif ve bilirkişi raporuna aykırı hüküm kuran Mahkemenin keşfe yansıyan mahalli bilirkişi ve diğer tanık beyanları, kadastro tutanaklarına göre davalının kadastro tespiti esnasında taşınmaz başında tek başına bulunduğu, müvekkillerin tespitte yer almadığı, aralarında herhangi bir taksim sözleşmesi bulunmadığı ve dosyaya da böyle bir evrak sunulmadığı,davalının tek başına ifa ettirip yazdırdığı tespit işleminin Kadastro Kanunu'na muhalefetle tek başına iddianın haklı olduğunun ispatı olduğu, tüm parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

2.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; hükme esas alınan fen bilirkişisi raporunda davacılardan ... ve tanık ...’in anlatımı esas alınarak rapor düzenlendiğini, davacıların dava dilekçelerinde taraflar arasında dava tarihinden önce bir sınır ihtilafı yaşanmadığını beyan ettiklerini, davalı tarafça da bu doğrulandığını, davacı ... ile menfaat birliği yapan tanık ...’in ortak sınıra yönelik anlatımlarının muteber olmadığını, davacı ...’in davalı...'nın parseline taşan bina yaptığından bu haksız davayı sürdürdüğünü, tanık ... ... ile aralarında husumet bulunduğunu, tanık ... ile davalı arasındaki husumetin varlığı sabit olduğu halde, tanık tarafından sınır olarak gösterilen elma ağacının davalı...'nın harici taksim sonucu kendisine düşen ve dava tarihine kadar nizasız kullandığı hisssesine dikildiği açıkça ortada iken gerçekle örtüşmeyen tanık beyanının esas alınamayacağını, kabul edilen davalı parsel yönünden davalının ikrarı olmadığını, reddedilen davalı parsel yönünden ise davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

E. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 17/06/2021 tarihli ve 2021/573 Esas, 2021/755 Karar sayılı kararıyla; 638 ada 6 parsel ile ilgili Mahkemece verilen önceki kabul kararının kesinleşmiş olduğu, 638 ada 11 parselin (B) harfi ile gösterilen kısmın davacıya ait 12 parselin kapsamında kaldığının Mahkemece yapılan keşiflerde dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre davacı tarafça ispatlanamadığı, Mahkemece yapılan keşifte tarafların kardeşi olup her iki tarafa da eşit mesafede olan ve yargılama aşamasında davalı ile arasında husumet bulunduğuna ilişkin bir iddiada bulunulmayan tanık ...'in beyanına göre 638 ada 11 parselin (C) harfi ile gösterilen kısmının davacılardan ...'e ait 12 parsel kapsamında kaldığının anlaşıldığı, yine davacı ... tarafından usulünce verilmiş bir vekaletname bulunmadığı, davacı ... vekili ve davalı vekilinin sair istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, fakat iki davacı bulunduğu halde vekalet ücreti, harç ve yargılama giderlerine ilişkin hüküm kurulurken davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin hangi davacıdan alınacağı, davalı aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderinin hangi davacıya verileceğinin hükümde belirtilmeksizin infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulmuş olmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle, davacı ... vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun sınırlı olarak ayrı ayrı kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesine, davacıların 634 ada 12 parsel sayılı taşınmazdan 600 m2 lik kısmın iptali ile davacı ... adına tapuya tescil talebinin ayrı bir dava sebebi olması nedeniyle hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, 635 ada 11 parsel sayılı taşınmaz yönünden açılan davanın kabulü ile fen bilirkişilerinin 15/05/2019 tarihli raporunda (C) harfi ile gösterilen 50,55 m2 lik kısmın tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıtlı 635 ada 12 parsel sayılı parsele eklenilmesine, 638 ada 6 parsel sayılı taşınmaz yönünden açılan davanın kabulü ile fen bilirkişilerinin 16/02/2018 havale tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 37,65 m2 lik kısmın tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıtlı 638 ada 7 parsel sayılı parsele eklenilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu 635 ada 11 parsel hakkında araştırma yapıp karar vermesi gerektiğini, istinaf edilmeyen ve kesinleşen 634 ada 12 parsel yönünden davanın reddine karar vererek, bu parselde hissedar ve taraf olmayan davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, davalının kadastro tespiti esnasında taşınmaz başında tek başına bulunduğunu, herhangi bir taksim sözleşmesi sunulmadığını ve tüm parseller yönünden kabul karar verilmesi gerektiğini, 634 ada 12 parselde davalının hissedar ve taraf olmadığından verilen ret kararı ile hükmedilen avukatlık ücretine dair hüküm kısmındaki 12. maddenin kaldırılmasını istemiştir.

2.Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ile kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı kararında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde; hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini,anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsayacağı, hükmün sonuç kısmında ise, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerektiği düzenlenmiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 298. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir; “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz."

3. Değerlendirme

1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... ili, ... ilçesi, ...-... çalışma alanında bulunan 635 ada 12 parsel sayılı taşınmazı babası ...’in oğlu davacı ...’e, 635 ada 11 parsel sayılı taşınmazı babası ...’in oğlu davalı ...’e hibe ettiği anlaşılmış, Ağustos 1 ve 7 sıra numaralı tapu kayıtları uygulanmak suretiyle 635 ada 12 parsel sayılı taşınmazın davacı ..., 635 ada 11 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına tespit edildiği, tespite itiraz edilmeyerek 05.02.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

2. Bölge Adliye Mahkemesince, 15.05.2019 tarihli teknik bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen 50,55 m2’lik kısmın tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıtlı 635 ada 12 parsele eklenmesine karar verilmiş ise de; gerekçesinde tanık ...’in beyanını hükme esas aldığı, 638 ada 11 parselin (C) harfi ile gösterilen kısmın davacılardan ...’e ait 12 parselin kapsamında kaldığı belirtilmiştir.

15.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacının gösterdiği alan yeşil çizgi ile işaretlenerek (B=18389 m2) ve (C=50.55 m2) olmak üzere toplam alanın 234,44 m2 olduğu, davalının gösterdiği alan mavi çizgi ile işaretlenerek 50,55 m2 olduğu raporda belirtilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince 27.11.2019 tarihli celsede ara karar kurularak davacı tanığı ...’in keşif zaptında taşınmazlar arasındaki sınırı fen bilirkişilerine gösterdiği ancak raporda tanık beyanına göre sınır belirlenmesi yapılmadığı belirtilerek ek rapor istenmiştir.

16.12.2019 tarihli ek raporda ise; 15.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda yeşil çizgi ile gösterilen sınır hattının davacı ... ve davacı tanığı ...tarafından gösterilen sınır hattı olduğu bildirilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde davacı tanığının gösterdiği sınırın hükme esas alındığı belirtilmiş ise de, fen bilirkişi raporunda davalının gösterdiği sınıra işaret edilerek karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar; gerekçeli karar ve hüküm fıkrasının birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve Yasa hükümlerine aykırı olup yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.

Hal böyle olunca; fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılarak bu keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmaz bölümünün kime ait olduğu sorularak taşınmazlar arasındaki sınır tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde çelişki oluşturulması isabetsizdir.

3.Bozma nedenine göre davacı ... vekili ve davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davacı ... vekili ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde iadesine

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.