"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
KARAR : Ret - İstinaf isteğinin esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, ... ili, ... ilçesi, ... mahallesinde bulunan 103 ada 126 parsel sayılı taşınmazın, 40 yılı aşkın süredir nizasız ve fasılasız malik sıfatı ile zilyetliğinde bulunduğunu, buna rağmen kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın Maliye Hazinesi adına tespit ve tescil gördüğünü, gerçekte bu yerin Hazine ile hiçbir alakası olmadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın kıraç ve taşlık olup, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, taşınmazın bu hali ile özel mülkiyete konu olmasının ve zilyetlikle kazanımının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.06.2019 tarihli, 2018/87 Esas, 2019/709 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında 19.06.1987 tarih ve 37 numaralı tapu kaydına istinaden davalı Maliye Hazinesi adına tespit ve tescil edildiği, anılan tapu kaydının dava konusu taşınmazla uyuştuğu,eski tapu kaydının dava konusu parsele ait olduğu, tapu sicilinde kayıtlı bir taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın 40 yıldan fazla süredir nizasız ve fasılasız olarak davacının zilyetliğinde bulunduğunu, taşınmazın tesciline dayanak olan 19.06.1987 tarihli tapu kaydının gerçek hak sahipliğini göstermediğini, taşınmazın davacıya ait olduğunu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi raporuna ve 1984 ile 2002 yıllarına ait hava fotoğraflarına göre taşınmazda tarımsal faaliyet yapıldığının belirlendiğini, tanık ve bilirkişilerin taşınmazın davacının zilyetliğinde olduğunu beyan ettiklerini, taşınmazın kadim zamandan beri davacının dedesi, babası ve en son da davacının tasarrufu altında bulunduğunu, söz konusu 1987 tarihli tapu kaydının düzenlendiği tarihten geriye doğru 40 yılı aşkın süre boyunca da davacının dedesi ve babası tarafından malik sıfatıyla nizasız olarak kullanıldığını, Hazine tapusunun oluşturulduğu tarihe kadar davacı lehine zilyetlikle iktisap şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun araştırılmadığını, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 15.06.2021 tarihli ve 2019/2172 E. 2021/802 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın 26/11/2008 tarihinde yapılan kadastro tespitinde 19/06/1987 tarih ve 37 sıra nolu tapu ile arsa vasfıyla Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu ve halen de devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilerek 3402 sayılı Yasa'nın 13/A-a maddesi gereğince hali arazi vasfıyla Maliye Hazinesi adına tespit ve tescil edildiği, tespitin 30/01/2009 tarihinde kesinleştiği, tüm dosya kapsamına göre davanın hak düşürücü süre içinde açıldığı, her ne kadar dava konusu taşınmaza uygulanan 1984 ve 2002 yıllarına ait hava fotoğraflarında, taşınmazda tarımsal faaliyet bulunduğu tespit edilmiş ise de, taşınmazın, kadastro öncesinde 19/06/1987 tarih ve 37 sıra nolu tapu ile arsa vasfıyla Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu, 19/06/1987 tarih ve 37 sıra nolu tapunun ihdası sırasında yapılan tahkikatta dinlenen muhtar ve mahalli bilirkişilerin, taşınmazın 60-65 senedir boş ve kıraç olduğunu, kimsenin zilyetliği altında bulunmadığını, Hazine'nin malı olduğunu beyan ettikleri, dinlenen mahalli bilirkişilerden Halil Bilgiç'in davacının babası olduğu, dolayısıyla tapu kaydının oluşturulmasından önceki tarihlerde davacı tarafın herhangi bir kullanımının olmadığı, davacı tarafça da tapu kaydının aksini gösterir belge ve delil ibraz edilemediği, ayrıca tapulu taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı ile iktisabının mümkün olmadığı, sonuç olarak, davacı lehine kazandırıcı zamanaşımı ile taşınmaz iktisabına ilişkin yasal koşulların oluşmadığı, keşfin usulüne göre yapıldığı, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu ve kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrarla kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
2. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.” hükümlerini düzenlemiştir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.