"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
DAVA TARİHİ : 18.03.2016
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/798 E., 2019/486 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 102 ada 643 parsel sayılı taşınmazın davalı idare adına tespit gördüğünü, taşınmazın özel mülkiyete konu yerlerden olduğunu, taşınmazın 40 yılı aşkın süredir nizası ve fasılasız malik sıfatıyla zilyetliğinde olduğunu ileri sürerek taşınmazın kendisine ait olan kısmının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde, zilyetlikle kazanım şartlarının oluşmadığını, kadastro tespitinin doğru yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 24.05.2018 tarihli ve 2016/153 Esas, 2018/286 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 12.11.2018 tarihli ve 2018/746 Esas, 2018/818 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın tapulama tutanağı altında imzaları bulunan tespit bilirkişileri dinlenmediği ve herhangi bir dinlenmeme nedeni de tespit edilmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "A" harfi ile belirtilen kısmında davacının hak iddia ettiği alanın %4-6 civarı eğimli olduğu, teraslama yapılarak eğiminin düşürülmeye çalışıldığı, killi tınlı bünyeli toprak yapısına sahip olduğu, alanın sürülü olduğu, bağ vasfında olduğu, bağ omcalarının 4x4 mesafede düzgün dikildiği, bakımlı oldukları, bağ omcalarının 45-50 yaş üstünde oldukları, alan içerisinde muhtelif sayıda 15-20 yaşları arasında değişen fıstık ağacı, armut incir ve badem ağaçlarının bulunduğu, dava konusu edilen bu alanın doğu batı ve güneybatı tarafındaki komşularının tarım arazileri olduğu, kuzey ve güneydoğu sınırlarında ise kıraç alanlar olduğu, bölgenin karakteristik yapısı itibari ile bağcılık yapılan alanlarından olduğu, toprak amenajman işlemlerinin düzenli uygulandığı imar -ihya çalışmalarının tamamlandığı, kadastro tespit tarihi itibari ile geriye doğru minimum 20 yıl öncesinden alanın imar-ihya edildiği ve 20 yıllık ekonomik amaca uygun zilliyetliği tamamladığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı istinaf dilekçesinde özetle; davanın 10 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığını, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarruf altında olması nedeniyle özel mülkiyete konu olamayacağını, kazandırıcı zamanaşımı ile taşınmaz iktisabına ilişkin yasal koşulların davacı lehine gerçekleşmediğini, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını, 1984 ve 2002 tarihli hava fotoğraflarının rapora esas alınmasının Yargıtay içtihatları gereğince usule uygun olmadığını, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulduğunu, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin hükümlerin irdelenmesi gerektiğini, nispi vekalet ücretinin hesaplanmasında hata yapıldığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmaza uygulanan 1984 ve 2002 yıllarına ait hava fotoğraflarında; taşınmazın, fen bilirkişisinin raporuna ekli krokide "A" harfiyle gösterilen 6.749,01 m2 yüz ölçümündeki kısmında tarımsal faaliyet bulunduğunun ve sınırlarının belirgin olduğunun tespit edildiği, zirai bilirkişi raporuna göre de "A" harfiyle gösterilen kısmın, kadastro tespitlerinden geriye doğru 20 yılı aşkın bir süre önce imar ihya edildiğinin, taşınmaz üzerinde 40-45 yaşlarında bağ omcalarının bulunduğunun belirlendiği, mahalli bilirkişi beyanlarına göre; dava konusu taşınmazın davacıya bırakıldığı tarihten kadastro tespitinin yapıldığı tarihe kadar davacının bağımsız yirmi yıl zilyetliğinin geçtiği, dolayısıyla taşınmazın "A" harfiyle gösterilen kısmı yönünden kazandırıcı zamanaşımı ile taşınmaz iktisabına ilişkin yasal koşulların oluştuğu, keşfin usulüne göre yapıldığı, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu, harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretleri yönünden verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı temyiz dilekçesinde özetle, hak düşürücü sürenin geçtiğini, tespitin doğru yapıldığını, taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağını, davacının söz konusu taşınmaza sahip olmasının mümkün olmadığını, dinlenen bilirkişilerin ve tanıkların davacı ile aynı köyden olduğunu ve birçoğunun akrabası olduğu için yanlı ve taraflı beyanda bulunduğunu, beyanların kendi içlerinde de çelişkili olduğunu, davacının talep ettiği kısımda nizasız ve fasılasız 40 yıllık zilyetliğinin olmadığını, sadece 1984 ve 2002 tarihli hava fotoğraflarının rapora esas alınmasının doğru olmadığını, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin hükümlerinde irdelenmesi gerektiğini, nispi vekalet ücretinin hesaplanmasında da hata yapıldığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesinin birinci fıkrasında "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." hükümleri düzenlenilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut olayda, mahalli bilirkişilerin ve davacı tanıklarının, taşınmazın davacının babasına ait olduğu, paylaşım sonucunda davacıya isabet ettiği yönünde beyanlarda bulundukları anlaşılmaktadır. Bu durumda kabulüne karar verilen taşınmazın davacıya ne zaman intikal ettiğinin açıkça saptanmamış olması, davacının kendi zilyetlik süresinin başlangıç tarihine göre 20 yılın geçmemiş olması halinde, davacının babasının ölüm tarihinin 1992 yılı olduğu gözetilerek tespit tarihi itibariyle babasının mirasçıları adına miras yoluyla tespit gören yerler olup olmadığının araştırılmamış olması isabetsizdir.
3. Hal böyle olunca, kabulüne karar verilen taşınmazın davacıya ne zaman intikal ettiğinin açıkça saptanması, davacının kendi zilyetlik süresinin başlangıç tarihine göre 20 yılın geçmemesi halinde davacının babasının mirasçılarının senetsizden kazanımları olup olmadığının araştırılması, ilgililerin Mahkeme kararı ile ya da kadastro tespiti ile senetsizden kazanımlarının tespit edilmesi halinde ise taşınmazların tescile dayanak kadastro tutanaklarının ve mahkeme kararlarının getirtilerek taşınmazın ilk maliki olan davacının babası yönünden Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen şartların gerçekleşip gerçekleşmediği tespit edilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
VI. KARAR
1.Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine
2.Davalı vekilinin açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının
ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
.