"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde 26, 27 ve 28 parsel sayılı taşınmazların bitişiğinde bulunan alanın 1975 yılından sonra emek ve masraf sarf etmek suretiyle müvekkili tarafından tarıma elverişli hale getirildiğini, taşınmazın bir kısmının da harman yeri olarak kullanıldığını, zilyetlikle kazanım şartlarının gerçekleştiğini ileri sürerek davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... Belediyesi vekili cevap dilekçesinde, zilyetlikle kazanım şartlarının oluşmadığını, taşınmazın zilyetlikle kazanılacak yerlerden olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2.Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açıldığını, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu, zilyetlikle kazanım şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, Hazine adına tescile karar verilmesini istemiştir.
3.Davalı ... Belediyesi vekili cevap dilekçesinde, davanın reddi ile şartların oluşması halinde Belediyeleri adına tescil edilmesi gerektiğini, yasal hasım olmaları nedeniyle davanın kabulü halinde aleyhlerine yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 10 yıllık hak düşürücü sürenin eldeki dava yönünden uygulanamayacağı, dava konusu taşınmazın davacı tarafından yaklaşık olarak 35 senedir kullanıldığı, taşınmazın emek ve masraf sarf edilerek tarıma elverişli hale getirildiği, taşınmazın mera ile ilgisinin bulunmadığı ve gerekli ilanların yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine istinaf dilekçesince özetle; davanın 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, davacının zilyetliğinin nizasız ve fasılasız 20 yıl sürmediğini, yasanın aradığı zilyetlik şartlarının oluşmadığını, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olup tescil harici bırakıldığını, imar ihya ve zilyetlikle iktisap koşullarının tam olarak araştırılması gerektiğini, dava konusu taşınmazın kazanılmaya elverişli yerlerden olmadığını, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi durumunda reddedilen kısım üzerinden vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu
ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mera ve ormanla bir ilgisi bulunmayan ve herhangi bir imar planı kapsamında kalmayan ve fen bilirkişisinin raporuna ekli krokide (A) harfiyle gösterilen, 22.969,96 m2 yüzölçümündeki dava konusu taşınmaza uygulanan 1985 ve 1999 yıllarına ait hava fotoğraflarında taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyet bulunduğunun tespit edildiği, zirai bilirkişi raporunda da taşınmazın kuru tarım arazisi olduğunun belirlendiği, taşınmazın imar ihyası tamamlandıktan sonra önceleri hububat tarımı yapılmak, sonraları Antep fıstığı ve üzüm ağaçları dikilmek suretiyle 20 yılı aşkın bir süredir davacı tarafından davasız ve aralıksız olarak, malik sıfatıyla zilyet olarak tasarruf edildiği, taşınmaz üzerinde yaşları 5-40 arasında değişen Antep fıstığı ve üzüm ağaçlarının bulunduğu, kazandırıcı zamanaşımı yoluyla taşınmaz iktisabına ilişkin yasal koşulların davacı lehine gerçekleştiği, davanın tümüyle kabulüne karar verildiği için davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine temyiz dilekçesinde özetle, hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açıldığını, imar-ihya şartlarının sağlanmadığını, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında yerlerden olduğunu, taşınmaza ilişkin değişik tarihlerde hava fotoğrafları ve topografik haritaların eksiksiz istenilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, tüm komşu parsellere ilişkin kayıtların getirtilmesi ve taşınmazın başkaları tarafından kullanılıp kullanılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, reddedilen kısım yönünden vekalet ücretine hükmedilmemesinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 713 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 3402 sayılı Yasa'nın 14 ve 17 nci maddeleri gereği tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri.
4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 713/1 maddesinde, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14/1 maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”;
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16/B maddesinde; “Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüz ölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır. Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler. Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.”;
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17 nci maddesinde ise; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.” hükümleri düzenlenmiştir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Hazine vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazineden 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13 üncü maddesinin "j" bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.05.2023 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.