"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasında görülen tescil davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 29.03.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili gelmedi, temyiz edilen davalı Hazine vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen diğer davalı ... vekili ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, Arnavutköy ilçesi, Şamlar Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan yaklaşık 6.500 m2 yüzölçümüne sahip taşınmazı 1985 yılından beri malik sıfatıyla aralıksız ve nizasız olarak kullandığını, taşınmazı imar ve ihya ederek tarıma elverişli hale getirdiğini, imar ihya ve zilyetlikten kazanıma ilişkin şartların oluştuğunu ileri sürerek, taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine, dava konusu bölümün bulunduğu Mahallede 1980 tarihli 1/5000 ölçekli İstanbul Metropoliten Alan Nazım İmar Planı bulunduğunu, 3402 sayılı Kadastro Kanunun'un17. maddesi gereği imar planı kapsamına alınan bir yerin zilyetlikle kazanılamayacağını, Şamlar Mahallesinde tapulama kadastrosunun 1972 yılında yapıldığı dolayısıyla kanunun aradığı 20 yıllık zilyetlik süresinin imar planı içerisine alındığı tarihe kadar dolmadığını belirterek, davanın reddini savunmuş, aynı zamanda dava konusu edilen yerin Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... Belediyesi, çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, 3402 sayılı Kadastro Kanunun'un 14. ve 17. maddelerinde yer alan olumlu ve olumsuz koşulların araştırılması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... Belediyesi, davanın reddini savunmuştur.
III.MAHKEME KARARI
Mahkemenin dava konusu taşınmazın Sazlıdere Baraj gölü kısa mesafe koruma alanı içerisinde kaldığı, zilyetlikle ediniminin mümkün olmayan yerlerden olduğu, yine taşınmazın 1980 tarihli imar planı bulunması ve havzanın ilan edildiği 1984 tarihinde kamu hizmetine ayrılmış olması sebebiyle imar ve ihya yoluyla kazanılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, asli müdahiller davadan feragat ettiği ve bu hususta verilen ret kararı daha önce kesinleştiğinden yeniden karar vermeye yer olmadığı gerekçede belirtilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili; davacının tescil harici bırakılan dava konusu 6.277,05 m2 alanın uzun yıllardır malik sıfatı ile zilyedi olduğunu, taşınmazın 1972 yılı itibari ile tescil dışı bırakıldıktan sonra davacı tarafından imar ihya edilerek tarla haline getirildiğini, 1980, 985 yılından itibaren bugüne kadar da tarafından malik sıfatı ile zilyet olarak kullanıldığını, taşınmazın kamusal alan niteliğinde olmadığını, bu taşınmazların SİT alanları için var olan hukuki niteleme gibi değerlendirilmesi gerektiğini, SİT alanlarında dahi, tarımsal amaçlı kullanım halinde zilyetlikten kazanım mümkün iken, bu yerlerin kamusal alanmış gibi kabul edilerek, kısa mesafeli su havzası alanında kaldığından bahisle zilyetlikten kazanılamayacağının kabulünün ciddi bir hata olduğunu, Kadastro Kanunu 17. maddenin ihya edilen taşınmaz malları düzenlediğini, orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edileceğini, il, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hükmün uygulanmayacağını, İSKİ tarafından çıkarılan yönetmeliğin mutlak koruma bandı üzerindeki tapulu taşınmazların nasıl kullanılacağı hususunda kısıtlayıcı hükümler getirdiğini, Sazlıdere havzasında 1984 tarihinden 2018 tarihine kadar kamu yararına tahsis edilen arazi olmadığını, İSKİ'nin koruma bandı ve kamu yararından bahisle çekişmeli taşınmazın tapuya tescil edilmemesi şeklinde cevabının hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 17/06/2021 tarihli ve 2021/822 E., 2021/1455 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın bulunduğu Şamlar köyünde kadastro çalışmalarının 15/05/1972 tarihinde kesinleştiği, dava konusu yerin 766 sayılı Yasa'nın 2. maddesi gereği tescil harici bırakıldığı, taşınmazın Sazlıdere Barajı kısmen kısa, kısmen de orta mesafeli koruma alan sınırı içinde kaldığı, koruma alanı kapsamında olan bu tür yerler üzerinde, koruma alanı kapsamına alındığı tarihten sonraki zilyetliğin hukuki kıymet taşımadığına, öncesi bakımından ise, ileri sürülen zilyetliğin başlangıç tarihinden itibaren koruma alanı kapsamına alındığı 1984 yılına kadar kazanmayı sağlayan zilyetlik süresi dolmadığına, dava konusu taşınmazda zirai amaçlı kullanımın keşif tarihinden geriye yaklaşık 20-30 yıldır mevcut olduğu bilirkişi heyetinin bilimsel verilere dayalı raporunda bildirildiğine göre, davacılar lehine zilyetlikle mülk edinme koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili; dava konusu taşınmazı imar ve ihya ederek 1974 yılından bu tarafa malik sıfatı zilyet olduğunu, İSKİ Su Havzaları Yönetmeliğine göre taşınmaz koruma alanında kalsa dahi koruma alanları ile ilgili tarım yasağı olduğuna dair hiçbir kısıtlama söz konusu olmadığını, kısa ve orta mesafe koruma alanlarındaki taşınmazlarda zilyetlik süresini kesmeyeceğini, taşınmaz Sazlıdere Barajı Mutlak Koruma alanında kalıyor olsa bile, mutlak korumanın ilan edildiği tarihe kadar mülk edinme koşulları tamamlanmış ise zilyedi adına tapuya tescilinin zorunlu olduğu, 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planları kesinleştiği tarihe kadar zilyetlik (olağanüstü zamanaşımı 20 yıllık süre) süresi tamamlanmış ise o taşınmazın mülkiyet hakkının zilyedi adına tapuya tescil edileceğini belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro sırasında tescil harici bırakılan çekişmeli taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.’’ hükümlerini içermektedir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV./3.) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı Hazine vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 29/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.