Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8135 E. 2023/1178 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı ve bu sebeple davacıların miras paylarına düşen kısmın davalılardan tahsil edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, taşınmaz satış bedellerinin mirasbırakana ödenmediği ve mirasbırakanın bakımının davalılardan biri tarafından üstlenildiği gözetilerek yerel mahkemenin davalılardan biri yönünden davanın kabulüne, diğeri yönünden reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasında Mahkemesinde görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalı ... yönünden davanın kabulüne, davalı ... ve 3653 parsel sayılı taşınmaz yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakan ... ...’nın hasta ve bakıma muhtaç olduğu dönemde tüm bakımı ile ilgilendiklerini, ancak davalıların mirasbırakana ölünceye kadar bakım akdi imzalatarak mirasbırakanın maliki olduğu 3653 parsel sayılı taşınmazı davalı gelini ...’ya devrini sağladıklarını, ayrıca 3196 ve 279 parsel sayılı taşınmazların da mirasbırakandan alınan vekaletname ile dava dışı ...’e satış suretiyle devredildiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, taşınmazların rayiç değerlerinden miras paylarına düşen kısmın davalılardan tahsilini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar, temliklerin muvazaalı olmadığını ve edimlerini yerine getirdiklerini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Orhangazi 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 17.06.2015 tarihli ve 2013/326 Esas, 2015/755 Karar sayılı kararıyla, temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun ispatlanamadığı, üçüncü kişiye yapılan temliklerin bedelinin ise mirasbırakanın tedavi masraflarına harcandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 19.09.2018 tarihli ve 2015/15974 Esas, 2018/12482 Karar sayılı kararıyla; "Mirasbırakan tarafından davalı ...’ya ölünceye kadar bakma akdi ile devredilen 3653 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak; bakım borcunun yerine getirildiği, mirasbırakanın sağlığında bunun aksini iddia etmediği ve mirasbırakanın mal kaçırma kastının olmadığı gözetilerek, anılan taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince; 279 ve 3196 parsel sayılı taşınmazların vekaleten temlik edildiği ileri sürülmüş ise de vekaletname ve taşınmazların temlikine ilişkin resmi senetlerin dosya içine alınmadığı anlaşılmıştır.Hâl böyle olunca; mirasbırakan tarafından davalı ...’ya verilen bir vekaletname varsa bunun örneğinin ve vekil tarafından devredilen taşınmazlara ilişkin resmi senetin örneğinin istenerek, taşınmazların vekaleten temlik edildiklerinin anlaşılması halinde, mirasbırakan tarafından davalı ...’ya temlik edilen 3653 parsel sayılı taşınmazın ölünceye kadar bakma vaadi ile devredildiği, bu temlik ile mirasbırakanın tüm bakım ve masraflarının davalı ... tarafından karşılanması gerektiğinin kabulü karşısında; davalı ...’nın mirasbırakanın bakımı ve tedavisinin yapılması karşılığında 279 ve 3196 parsellerin temlik edildiği savunmasına itibar edilemeyeceği gözetilerek, vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığının araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi doğru değildir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Orhangazi 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 10.07.2019 tarihli ve 2018/652 Esas, 2019/520 Karar sayılı kararıyla, davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine, davalı ... yönünden 279 ve 3196 parsel sayılı taşınmazlar için vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı isteğin dinlenilme olanağı bulunmadığından reddine, 3653 parsel sayılı taşınmaz yönünden bozma öncesi verilen karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 07.10.2020 tarihli ve 2019/4100 Esas, 2020/4841 Karar sayılı kararıyla; "Somut olaya gelince; mahkemece her ne kadar mirasbırakana teb’an vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiası ile açılan davaların ancak tüm mirasçılar tarafından açılabileceği eldeki davada olduğu gibi pay oranında istekte bulunulamayacağı gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmişse de; davacılar haricinde mirasçı olan ...’in dosyada davalı olarak gösterildiği, bu haliyle tüm mirasçıların davada taraf oldukları açıktır.Hâl böyle olunca, tüm mirasçıların davada yer aldıkları gözetilerek, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda taraflarca ileri sürülen delillerin eksiksiz bir biçimde toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

D.Mahkemesince İkinci Bozma İlamına Uyularak Verilen Karar

Orhangazi 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05.07.2021 tarihli ve 2021/10 Esas, 2021/345 Karar sayılı kararıyla, davalı ...’nın mirasbırakandan aldığı vekaletname ile mirasbıranının maliki olduğu 279 ve 3196 parsel sayılı taşınmazları dava dışı ...’e satış suretiyle devrettiği, ...’nın taşınmaz bedellerini mirasbırakana ödediğini ispat edemediği, mirasbırakanın tüm bakımı ve tedavisi karşılığında 3653 parsel sayılı taşınmazını davalı gelini ...’ya devrettiği,bu nedenle davalı ...’nın taşınmazların mirasbırakanın bakım ve tedavisinin yapılması karşılığı devredildiği savunmasına itibar edilemeyeceği gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın kabulüne,davalı ...’in taraf teşkilinin sağlanması için davada yer aldığından ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 3653 parsel sayılı taşınmaza ilişkin ... aleyhine muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı istek yönünden verilen davanın reddine ilişkin hükmün Dairece onanarak kesinleştiği gerekçesiyle bu taşınmaz yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedeni yönünden 279 ve 3196 parsel sayılı taşınmazlar için davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, ...’nın mirasbırakandan aldığı 10.10.2011 tarihli vekaletname ile mirasbırakana ait taşınmazları dava dışı ...’e satış suretiyle devrettiğini, mirasbırakan ...’nın tüm bakım ve tedavi giderlerinin davalı ... tarafından karşılandığını, mirasbırakanın bakımı için taşınmaz satışı amacıyla ...’yı vekil kıldığını, satış bedellerinin mirasbırakan için harcandığının tanık anlatımları ile de sabit olduğunu, taşınmazların satışından elde edilen gelirlerin büyük bölümünün davacı ...’ın eşi ...’ın banka kredi borçları için harcandığını, banka borçlarının, taşınmazları satın alan ... tarafından bizzat banka şubesine ödendiğini,bu hususların mahkemece araştırılmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılmasından kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Bilindiği üzere, Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu ... unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.

Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan ... sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Orhangazi 1. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 1.191,27 TL bakiye onama harcının davalılardan alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

01.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.