Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8148 E. 2023/4005 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazlar üzerindeki zilyetliğini ileri sürerek açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin temyiz incelemesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, taşınmazlar üzerindeki yirmi yıllık malik sıfatıyla zilyetliğini ispatlayamaması ve dava konusu taşınmazların mera vasfında olması sebebiyle, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/3. maddesi uyarınca kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülkiyet kazanımının mümkün olmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda ilk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I .DAVA

Davacı vekili; ... ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mevkiinde kain 1 ve 61 parsellerin davacının zilyetliğinde olduğunu, ... Tevzii Komisyonundan önce davacının taşınmazı ... oğlu ...'den satın aldığını, zilyetlik süresinde eklemeli olarak toplam 70 yıl geçtiğini, kadastro tespitinde nizalı yerlerin davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların Hazine tapusunun iptal edilerek davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI VE YARGILAMA SAFAHATİ

1- ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 22/09/2004 tarihli ve 1996/106 Esas, 2004/388 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2- Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi'nin 08/05/2014 tarihli ve 2014/3772 Esas, 2014/5718 Karar sayılı kararıyla; "... Mahkemece ziraat bilirkişilerince keşif tarihlerindeki mevcut duruma göre hazırlanan raporlarla yetinilmiş, taşınmazın ... tevzi komisyonunca hazırlanan tapu kayıtlarının oluşumundan öncesinin ne olduğu, kadim mera olup olmadığı tam olarak saptanmadığı gibi, hükme esas alınan raporda taşınmazların tarım arazisi olduğu belirtildiği halde bu rapor esas alınarak taşınmazların mera olduğu kabul edilmiştir. Ayrıca ... tevzi haritası ve kadastro paftasının ölçekleri eşitlenerek yöntemince çakıştırılmamış, çekişmeli taşınmazların öncesinin zilyetlikle iktisap edilecek yerlerden olup olmadığı usulünce araştırılarak iktisap edilebilir yerlerden olması halinde tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar davacı lehine 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen diğer koşulların da gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmamış, keşif sırasında dinlenilen bilirkişi ve tanıkların davacı tarafın taşınmazlar üzerindeki zilyetliğine ilişkin beyanları 3402 sayılı Yasa'nın 46/1 ve 14. maddesi kapsamında değerlendirilmemiştir. O halde, doğru sonuca varabilmek için öncelikle çekişme konusu 1 parsel sayılı taşınmaza komşu 22 parsel sayılı taşınmazın, 61 parsel sayılı taşınmaza komşu 4 ve 60 parsel sayılı taşınmazlara ait tespit tutanakları dayanağı kayıtlarıyla birlikte getirtilmeli, çekişme konusu taşınmazlara ait en eski tarihli hava fotoğrafı ile varsa ... tevzi komisyonunca hazırlanan tapu kaydının oluştuğu 1960 yılının 15-20-25 yıl öncesine ait ve üç ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları temin edilmeye çalışılarak dosya içerisine alınıp, dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra davada menfaati bulunmayan komşu köylerden seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, 3 kişilik zirai bilirkişi, jeodezi veya fotoğrometri uzmanı harita bilirkişisi, hayatta iseler belirtmelik tutanağında imzaları bulunan bilirkişiler, taraf tanıkları ve kadastro tespit bilirkişilerinin huzuru ile yeniden keşif yapılmalıdır. ...Mahkemece, açıklanan şekilde inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılmadan karar verilmesinin isabetsiz olduğu..." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

3-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu 1 ve 61 parsel sayılı taşınmazların mera vasfıyla 02/11/1960 tarihinde tapuya kaydedildiği, özellikle 1930-1940 doğumlu şahısların mahalli bilirkişi olarak bildirilmesinin istenildiği ancak söz konusu yıllarda doğan kişilerin tespit edilemediği, en az 20 yıllık malik sıfatıyla zilyetlik şartının 02/11/1960 tarihinde gerçekleşmiş olması gerektiği, dosyaya bildirilen ve dinlenilen mahalli bilirkişilerin doğum tarihleri itibariyle 1940'lı yılları bilmelerinin mümkün olmadığı, sadece 1955 yılına ait hava fotoğrafının bulunduğu, başka bir hava fotoğrafı bulunmadığı, hava fotoğrafının incelenmesinde ise davaya konu taşınmazların mera vasfındaki komşu taşınmazlarla aynı ... yapısına sahip olduğu, imar-ihya çalışması bulunmadığının tespit edildiği, dolayısıyla 1960 yılından geriye doğru çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetlik şartının gerçekleşmediği ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/3. maddesi uyarınca mera vasfındaki taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülkiyet kazanımı mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın esastan reddine karar verilmiştir.

IV.TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; keşifte davaya konu taşınmazların tarla olduğunun beyan edildiğini, bilirkişi raporları dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasalara aykırı olduğunu belirterek kararın hükmen bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16/1-B maddesinde; ...., otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır. Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler.Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46. maddesinde; "– Kadastrosu yapılacak veya daha önce tapulama veya kadastrosu tamamlanmış bulunan yerlerde, 766 sayılı Kanun'un 37 nci maddesi veya 4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar bu Kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur.

Hazine adına tescil edilmiş taşınmaz mallardan iskan suretiyle veya ... tevzii suretiyle verilen yerler (işlemleri tamamlanmamış olsa dahi) başka bir şart aranmaksızın, hak sahipleri adına tespit ve tescil olunur. Bu şekilde hak sahipleri adına tespit ve tescil işlemleri gerçekleşinceye kadarki süre içinde evvelce tahakkuk ettirilenler de dahil olmak üzere ecrimisil alınmaz.

Bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihte, Hazinenin mülkiyetinden çıkmış bulunan veya amme hizmetine tahsis edilen taşınmaz mallar hakkında bu madde uygulanmaz.

İlgililerin, daha önce kadastrosu yapılan yerlerde bu maddeye dayanan talep ve dava hakkı, bu Kanun'un yürürlüğe girmesi tarihinden itibaren 2 yıl geçmekle düşer." düzenlemeleri mevcuttur.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar bozma kararına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.