Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8166 E. 2023/1011 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı oğlunun, ölünceye kadar bakma vaadiyle annesini kandırarak taşınmazını devraldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, hilenin varlığı ve hak düşürücü sürenin geçip geçmediği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının, ölünceye kadar bakma vaadiyle annesini hile yoluyla hataya düşürerek taşınmazını önce kayınvalidesine, ardından kendisine devraldığının ve davacının hileden haberdar olduğu tarihten itibaren hak düşürücü sürenin geçmediğinin anlaşılması üzerine, yerel mahkeme kararının bozulması suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

HÜKÜM/KARAR : Ret/Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : Sivas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ve 22.02.2021 tarihli ek kararla davalının tavzih talebinin reddine ilişkin verilen kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; tarafların istinaf başvurularının kabulüne, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne dair verilen karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 2009 yılında eşinin ölümü üzerine, davalı oğlu ...'in zor durumda olduğundan yanına taşınmasına izin verdiğini, periyodik olarak diyalize bağlı tedavi gördüğünü ve bu nedenle tek başına ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çektiğini, bu durumu fırsat bilen davalının ölünceye kadar kendisine bakacağı yönünde verdiği sözler ve baskıları ile maliki olduğu 1 parsel sayılı taşınmazdaki A-Blok 7 nolu bağımsız bölümü davalı oğluna temlik ettiğini zannederek davalının kayınvalidesi ...’a devrettiğini, ...’nın da taşınmazı davalıya devrettiğini, bu işlemler tamamlanınca da davalının kendisine daha fazla katlanamayacağını söyleyerek evden kovduğunu, temlikin davalının baskı ve hilesi ile yapıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ölümü ile mirasçıları davaya devam etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, davacı ile aralarında herhangi bir ölünceye kadar bakım akdi bulunmadığını, 2009 yılından beri davacı ile birlikte yaşadıklarını, davacının tüm ihtiyaçlarının kendi ve ailesi tarafından yerine getirildiğini, davacının da minnet duygusuyla taşınmazı devrettiğini, temlikin davacının iradesine uygun olduğunu, eşi ile tartışmaları sonucu davacının kendiliğinden evi terk ettiğini, hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Sivas 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.03.2018 tarihli 2017/111 Esas, 2018/306 Karar sayılı kararıyla; taraflar arasında ölünceye kadar bakma sözleşmesi bulunmadığı, kaldı ki davacının taşınmazı önce davalının kayınvalidesine bedelsiz olarak devrettiği, kimsenin kendi muvazaasına dayanamayacağı, hile ve ikrah iddialarının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kaldırma Kararı

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 24.12.2019 tarihli ve 2018/2120 E., 2019/1707 K. sayılı kararıyla; mahkemece keşif yapılarak taşınmazın dava tarihindeki değeri belirlenerek harç tamamlanmadan karar verildiği, dava değerinin yukarıdaki esaslar doğrultusunda belirlenmesi, eksik harcın tamamlanması için davacıya süre verilmesi, harca ilişkin usûli eksikliğin giderilmesi halinde işin esasına girilerek davacıya dava dilekçesinde ileri sürdüğü hukuksal nedenler yönünden açıklama yaptırılarak, gerekli araştırma ve incelemenin yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle , 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1.a.6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

Sivas 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli ve 2020/53 E., 2020/394 K. sayılı kararıyla; davacının davaya konu temliki hata, hile veya ikrah ile yaptığına yönelik delil sunulamadığı, davacının iddiasını ispat edemediği, davalının ilk temlikin tarafı olmadığı, ayrıca 02/03/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı mirasçılarının davaya muris muvazası hukuki sebebine dayanarak devam etmek istediklerini beyan etseler de istinaf ilamı neticesinde verilen kaldırma kararının usuli nitelikte oluşu ve HMK’nın 177/2 maddesi dikkate alınarak davacının bozmaya uymakla oluşacak hukuki durumu tümden değiştirmeye ve yeni bir yargılama yapmayı gerektiren davayı tamamen ıslaha yönelik talebinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davalı vekilinin tavzih talebi 22.02.2021 tarihli ek kararla reddedilmiştir.

D. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karara Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

E.İstinaf Nedenleri

1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı tarafın davacının 74 yaşında olup acizliğinden faydalanarak ve daha sonra hukuki anlamda sıkıntı yaşamamak için hiçbir bedel ödemeden ölünceye kadar bakma sözü vererek önce hiçbir geliri olmayan ve bedel de ödemeyen kayınvalidesi ... üzerine tapu devrini sağladığını, daha sonra da taşınmazı hiç bir bedel ödemeden kendi üzerine aldığını, davacının yaşından ötürü tam teşekküllü hastaneden rapor alınmadan satış işlemi yapılmaması gerektiğini, davacının mağdur edildiğini, temliklerin hile ile yapıldığını, dava konusu taşınmazın davacı ... mirasçıları adına tescilinin gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava devam ederken vefat eden davacı ... ...'ın mirasçılarının isimlerinin gerekçeli karar başlığında bulunmadığını, buna yönelik tavzih taleplerinin Mahkemece reddine dair kararın hatalı olduğunu, ayrıca yapılan keşifte dava konusu taşınmaza 80.880,00 TL değer biçildiğini ve bunun üzerinden nispi harç alındığını ancak vekalet ücretine nispi olarak hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

F. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 08/07/2021 tarihli 2021/662 Esas - 2021/1211 Karar sayılı kararıyla; davalının, babası olan müteveffa davacı ...'i, kendisine ölünceye kadar bakacağına inandırarak dava konusu taşınmazın önce dava dışı kayınvalidesine, sonra da kendisine bedelsiz olarak devrini sağladığı, bu devirler karşılığında bedel ödenmediğinin tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu, davacı ...'in, hile olgusunun varlığını dava konusu evden davalı ve eşi tarafından gönderilince öğrenmiş sayılacağı, davacının evden gönderilmesinin de 2017 yılı içerisinde gerçekleştiğinin davacı tanıklarınca ifade edildiği, dava tarihi dikkate alındığında ise davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı ve davacının hile olgusunu daha önce öğrendiğinin de ispatlanamadığı, davacının ölümünden sonra, davalı dışındaki mirasçıları davaya devam etmek istediklerini beyan ettiklerinden ve bu şekilde davacı ...'in tüm mirasçıları davada taraf olarak temsil edildiklerinden terekeye temsilci atanmasına gerek olmadığı, Mahkemece, bu mirasçıların 02.03.2020 tarihli ıslah dilekçelerinin, kaldırma kararından sonra sunulmuş olduğu gerekçesiyle reddine karar verildiğine göre, davacının davasını dayandırdığı hile hukuksal nedeni bakımından değerlendirme yapılmasının zorunlu olduğu, kaldı ki davacıların da istinaf dilekçelerinde muris muvazaası hukuksal nedenine dayandıklarından bahsetmediği, ıslaha ilişkin bir istinaf talebinde bulunmadığı, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil talepli eldeki davanın ispat edildiği dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, davalının sair istinaf talebleri yukarıda yapılan açıklamalar gereğince yerinde değil ise de; davacı ... dava sırasında öldüğünden karar başlığında davayı takip eden mirasçılarının davacı olarak gösterilmesi gerekmesine rağmen, davalının bu yöndeki tavzih talebinin 22.02.2021 tarihli ek kararla reddine karar verilmesinin de isabetli olmadığı gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurularının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı ...’in kendi iradesi ile taşınmazı ...’a satış suretiyle devrettiğini, yapılan temlikte herhangi bir hata bulunmadığını, ... mirasçısı olup da daha sonra davaya devam eden ...’nın da temlik işleminde şahit olarak bulunduğunu, davacının bu temlikten sonra 4 yıl davalının evinde kalıp, davalı ve eşi tarafından bakılıp gözetildiğini, davacının evden kovulmasının söz konusu olmadığını, evden kendiliğinden ayrıldığını, davacı tarafından ölünceye kadar bakma akdine aykırılık ve hata hukuki nedenine dayanıldığını, davacının ölümü üzerine davaya devam eden mirasçıları tarafından ise muris muvazaası hukuki nedenine dayanıldığını, davacının davalı oğlunun emeklerine karşılık dava konusu taşınmazı serbest iradesi ile bağışladığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

2. Hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 4.143,69 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22/02/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.