Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8164 E. 2023/1181 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sahte vekaletname ile yapılan tapu devri nedeniyle tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Sahte vekaletname ile yapılan tapu devrinin yolsuz tescil niteliğinde olduğu ve davalının ilk el konumunda bulunarak TMK'nın 1023. maddesinde düzenlenen iyi niyet hükümlerinden faydalanamayacağı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Niğde 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, maliki olduğu 866 ada 6 parsel sayılı taşınmazın satışı için internet sitesine ilan verdiğini, bu nedenle e-devlet sistemi üzerinden yaptığı sorgulamada taşınmazın davalı ... adına kayıtlı olduğunu öğrendiğini, konuyla ilgili Niğde Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, 2014/9016 soruşturma sayılı dosya ile soruşturmanın devam ettiğini, tapu müdürlüğünde yapılan sorgulamada da taşınmazın sahte vekaletname ile davalıya devredildiğinin belirlendiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, 19-20 Kasım tarihlerinde kendisini tanımadığı bir kişinin aradığını, bir arsası olup ilgilenip ilgilenmeyeceğini, 100.000,00 TL'ye satmak istediğini, yeğeninin hasta olduğunu, paraya ihtiyacı olduğunu, bir an evvel taşınmazı satmak istediğini ifade ettiğini, o tarihte yurt dışında olduğunu, Niğde’ye dönünce bu konuyla ilgileneceğini söylediğini, taşınmaz hakkında araştırma yaptığını, değerinin 60.000,00 TL – 70.000,00 TL civarında olduğunu öğrendiğini, bu bedel üzerinden pazarlık yaptığını, Niğde’ye gelemeyeceğini, Yozgat’a gelinmesi halinde vekaletname vereceğini söylemesi üzerine Yozgat’a gittiğini, Yozgat 1. Noterliği önünde buluştuklarını,... olduğunu söyledikleri bir kişiyle tanıştırıldığını, nüfus cüzdanının aslı ve tapu aslının notere verilerek anılan kişiden vekaletname alındığını, vekaletname ile Niğde iline döndüğünü ve tapu devir işlemlerinin yapıldığını, taşınmazı bedeli karşılığı satın aldığını, iyi niyetli olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Niğde 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.07.2017 tarihli, 2015/12 Esas, 2017/329 Karar sayılı kararı ile taşınmazın gerçek değerinden en az üç kat daha az bir bedelle temlik edildiği, davalı vekili tarafından iki no.lu celsede satışın dayanağı olan vekaletnamede davacı asilin imzası olmadığının kabul edildiği, davanın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Kaldırma Kararı

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 20.12.2018 tarihli ve 2017/1505 E., 2018/1577 K. sayılı kararıyla; davanın sahtecilik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu, davacının, maliki bulunduğu taşınmazın temlikinde kullanılan vekâletnamenin sahte nüfus cüzdanı düzenlenmek suretiyle hazırlandığını, vekâletnamede kullanılan nüfus cüzdanının ve vekâlet düzenlenirken atılan imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek eldeki davayı açtığını, 2659 sayılı Yasa'nın 21. maddesi uyarınca temlik işleminde kullanılan imzanın sahte olduğu iddiasının, başka bir ifadeyle imzanın davacının eli ürünü olup- olmadığı hususunun Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesince saptanması gerektiği, ne var ki Mahkemece sahtecilik yönünden Adli Tıp Kurumundan rapor alınmadan, idari soruşturmada ve Mahkemece toplanan diğer deliller kapsamında yapılan değerlendirmelerle yetinilerek sonuca varıldığı, imza incelemesi yapılmadığı ve henüz ceza davası açılmadığı gözetilerek Yozgat 1. Noterliğinde düzenlenen 02.12.2014 tarihli, 11718 yevmiye no.lu vekâletnamedeki "paraf ve isme ilişkin yazının", "nüfus cüzdanı talep belgelerindeki imzanın" davacıya ait olup olmadığı hususunun yöntemine uygun biçimde Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden rapor alınarak, vekâletnamedeki imzanın davacıya ait olup-olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, sahteciliğin sabit olması halinde davalının ilk el konumunda olduğu gözetilerek hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf itirazlarının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-a maddesi uyarınca kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

Niğde 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.11.2020 tarihli ve 2019/51 Esas, 2020/541 Karar sayılı kararı ile Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 20.08.2020 tarihli raporuna göre taşınmazın temlikine esas vekaletnamedeki imza ve yazıların davacının eli ürünü olmadığı, nüfus cüzdanı talep belgesindeki imzanın davacının eli ürünü olduğu, ancak yazıların davacının eli ürünü olmadığının saptandığı, sahte kimlik belgesiyle alınan sahte vekaletname ile temlik işleminin yapıldığı, davalının satış işleminin yapıldığı ilk el konumunda olup iyi niyet savunmasında bulunamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

D. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

E. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tapu kaydına güvenerek taşınmazı satın aldığını, iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu, internet üzerinden satışa çıkarılan dava konusu taşınmazı bedelini davacıya ödeyerek satın aldığını, hem parasının elden çıktığını hem de yargılama sonucunda 30.000,00 TL yargılama giderine mahkum edildiğini, eksik inceleme ile hatalı hüküm kurulduğunu, mağdur olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

F. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 04.06.2021 tarihli ve 2021/325 E., 2021/1044 K. sayılı kararıyla; davacının kayden maliki bulunduğu 866 ada 6 parsel sayılı taşınmazın Yozgat 1. Noterliğinde düzenlenen 02.12.2014 tarihli, 11718 yevmiye sayılı vekâletname ile vekil kılınan dava dışı ... ... tarafından davalıya 04.12.2014 tarihli satış akdi ile temlik edildiği, temliki işlemde kullanılan vekâletnamedeki imza ve yazının davacının eli ürünü olmadığının Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi, Adli Belge İnceleme Şubesi tarafından hazırlanan 17.09.2019 tarihli ve 53028 sayılı heyet raporu ile sabit olduğu, sahte nüfus cüzdanı kullanılmak suretiyle düzenlenen vekâletnameye dayalı olarak davalı adına oluşturulan sicil kaydının yolsuz olduğu, TMK'nın 1025. maddesi uyarınca mülkiyet hakkını iktisap etmediği, ilk el konumunda olduğundan TMK'nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı, iyiniyet savunmasının dinlenemeyeceği gözetilmek suretiyle davalı adına oluşan sicil kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş olmasında ve hükmün kuruluş biçiminde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarına ek olarak, davalının taşınmazı satın aldığını ve bedelini de kendisini ... olarak tanıtan kişiye ödediğini, asıl davalının mağdur olduğunu, elinden hem satış bedelinin çıktığını, hem de yargılama giderleri ödemeye mahkum olduğunu, taşınmazın satışı hususunda kendisini ... olarak tanıtan bir kişi ile anlaştıklarını, o kişinin isteği üzerine Yozgat’a gittiğini, o kişinin Yozgat’da vekaletname verdiğini, tapu devri henüz yapılmadığından bu kişilerden senet aldığını, daha sonra vekaletle tapu devrini sağladığını, dava konusu olayla ilgili soruşturma devam ettiğini, soruşturmanın sonucunun beklenmeden hüküm verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, yolsuz tescil (sahtecilik) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705 inci maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.”, 1022 nci maddesinin birinci fıkrasında ise, “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.” hükmü düzenlenmiştir.

Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.

2. TMK’nın 1023 üncü maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024 üncü maddesinin birinci fıkrasında “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.”, 1024 üncü maddesinin ikinci fıkrasında “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1024 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında “ Böyle bir tescil yüzünden ayni ... zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. SONUÇ:

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 8.709,53 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.