"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : KDZ.Ereğli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil-elatmanın önlenmesi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babası ... ...’ın 95 ada 10 parsel sayılı taşınmazını davalı kızı ... ile oğlu ...’a temlik ettiğini, işlemin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını, davalıların taşınmazı alacak ekonomik gücü olmadığını, mirasbırakanın başka taşınmazlarını da diğer mirasçılarına devrettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline ve payına yönelik elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiş, aşamada ... mirasçılarının paylarını ...’ya temlik etmeleri nedeniyle HMK’nın 125. maddesi uyarınca davaya dahil edilmiştir.
II. CEVAP
Davalılar, mirasbırakanın sağlığında mal varlığını adaletli olarak paylaştırdığını, ayrıca düzenlediği vasiyetname ile davacının da aralarında yer aldığı çocuklarına ev bıraktığını, dava konusu taşınmazda ...’in kardeşi ... ile birlikte lokanta işlettiğini, mirasbırakanın köyde yaptırdığı cami nedeniyle para ihtiyacı olduğunu, dava konusu taşınmazı satmak istemesi üzerine ... ile yurt dışında yaşayan ...’nin ortak olarak taşınmazı babalarından satın aldıklarını, babalarının satıştan elde ettiği geliri cami için kullandığını, aynı şekilde taşınmazın yanındaki bölümü de oğlu ...’ya sattığını, mirasbırakanın mal kaçırma amacı olmadığını, ... mirasçılarının da ihtiyaçları sebebiyle paylarını ...’ya sattıklarını ve parasını taksitler halinde aldıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlar, aşamada ...’nin ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 30.03.2017 tarihli 2008/518 E., 2017/88 K. sayılı kararıyla; temlikin ivazlı olduğu, muris muvazaasının unsurlarından olan gizli sözleşme unsurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 12.07.2018 tarihli ve 2017/1330 Esas, 2018/924 Karar sayılı kararıyla; istinaf talebinin kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılmasına, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 19.10.2020 tarihli ve 2018/4313 E., 2020/5228 K. sayılı kararı ile; "...dinlenilen davalı tanıklarının temlik ile aynı zamanlara denk gelen tarihte mirasbırakanın cami yaptırdığını beyan ettiği görülmekle, söz konusu caminin gerçekten yaptırılıp yaptırılmadığının tespit edilmemesi, mirasbırakan tarafından düzenlenen vasiyetname ve mirasbırakanın diğer mal varlığı da gözetilmek suretiyle mirasbırakanın temlikteki iradesinin tereddüte yer vermeyecek şekilde saptanması ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmemesi doğru değildir. Hal böyle olunca, davalıların savunmalarında ve tanık beyanlarında bahsedilen caminin gerçekten yaptırılıp yaptırılmadığının tespit edilmesi (lüzumu halinde ilgili müftülükten de sorulmak suretiyle), mirasbırakan tarafından düzenlenen vasiyetname ve mirasbırakanın diğer mal varlığı da gözetilmek suretiyle mirasbırakanın temlikteki iradesinin tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile murisin davalı ... ve bir kısım davalıların murisi ...’e yapmış olduğu temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, ... mirasçılarından yargılama sırasında taşınmazın 1/2 payını temlik alan dahili davalı ...’nın da davalılardan ...’nın kayınbiraderi olup akraba oldukları, yine tanık beyanlarına göre taşınmazın temlikine rağmen kira gelirlerinin davalılar tarafından alındığı hususları nazara alındığında, muvazaalı temliki bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olduğu, tespit edilen bu olgular karşısında ... ile bir kısım davalılar arasındaki para hareketlerine itibar edilemeyeceği, iktisabının iyiniyetli olmadığı ve 4721 sayılı TMK’nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne karar verilmesi, öte yandan muvazaalı sözleşmelerin yapıldığı andan itibaren hükümsüz olduğu, açılan dava sonunda verilen kararın açıklayıcı nitelikte olduğu ve çekişme konusu taşınmazın tamamının davalılar tarafından kiraya verilmek suretiyle tasarruf edildiği gözetilerek davacının payına vaki elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru görülmediği gerekçesiyle davacının ve bir kısım davalıların istinaf başvurularının kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının muris muvazaasına yönelik iddiası sabit olmakla davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde, murisin mirasçılarına intikal eden tüm malvarlığının araştırılmadığını, bozma kararının tam anlamıyla yerine getirilmediğini, murisin cami yaptırmış olduğu hususunun dosya kapsamında yer alan tüm belgelerle sabit olduğunu, gerek İlk Derece Mahkemesinde gerekse Bölge Adliye Mahkemesinde mahalli bilirkişi tespiti yapılmadığını ve mahalli bilirkişi dinlenmediğini, husumete ilişkin olarak HMK'nın 125. maddesinin uygulanmadığını, davacının iyiniyetli olmadığını, iddiasını ispat edemediğini, müvekkili ...'nın iyiniyetli olarak satışa çıkarılmış olan hisseyi bedeli karşılığında satın aldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ve elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
2. 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince de hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır.
3. 6100 sayılı HMK'nın 373/2. maddesinde; Bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir." düzenlemesi yer almaktadır.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
3. Bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak düzelterek veya yeniden esas hakkında hüküm vermesi ve bu hükmün de Yargıtay tarafından bozulması ile ilk derece mahkemesi kararı hayatiyetini kaybetmiş olur. Hüküm mahkemesi sıfatıyla esas hakkında verdiği karara ilişkin bozma ilamına uyan bölge adliye mahkemesinin hüküm mahkemesi sıfatı devam ettiğinden bozma kararına uygun olarak esas hakkında uyuşmazlığı sona erdirecek, infaza elverişli bir karar vermesi gerekir. Aksine hukuk dünyasında geçerli ve sonuç doğurabilir bir ilk derece mahkemesi kararı varmış gibi bu karara yönelik istinaf incelemesi yapılarak istinaf başvurusunun veya başvurularının esastan reddine karar verilmesine olanak bulunmamaktadır. Kaldı ki; ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak yeniden esas hakkında hüküm kuran bölge adliye mahkemesince bu sefer bozmaya uyularak istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi hâlinde, yıllar önce verilen ve hukukî geçerliliğini yitirmiş bir ilk derece mahkemesi kararına yeniden hayatiyet kazandırmanın sakıncaları dikkate alındığında bu durumun, infazda tereddütlere ve karışıklıklara neden olacağı, hükmün infazını engelleyecek şekilde bir etki yapacağını belirtmek gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 15.11.2022 tarihli ve 2021/11-974 Esas, 2022/1519 Karar sayılı kararı.)
4. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 6100 sayılı HMK'nın 373/3. maddesi gereğince bozma kararına uyulduğuna göre bundan sonra bozma kararına ve HMK'nın 297. maddesine uygun yeni bir karar verilmesi gerekir.
İlk Derece Mahkemesinin 2008/518 E - 2017/88 K sayılı, 30.03.2017 tarihli kararının, Bölge Adliye Mahkemesinin 12.07.2018 tarihli ve 2017/1330 Esas, 2018/924 Karar sayılı kararıyla kaldırıldığı gözetilmeksizin, bozmadan sonra Bölge Adliye Mahkemesince, "1-Davacının ve bir kısım davalıların istinaf başvurularının açıklanan nedenden ötürü KABULÜNE, 2-Kdz. Ereğli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/03/2017 tarihli ve 2008/518 Esas, 2017/88 Karar sayılı sayılı kararının 6100 sayılı HMK'nin 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA" şeklinde hüküm oluşturulması usul hukukuna açıkça aykırılık oluşturmaktadır.
Ne var ki, yukarıda belirtilen husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. (VI/C.3.2.) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin işin esasına yönelik yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine,
2. (VI/C.3.3.) no.lu paragrafta açıklanan nedenle; Bölge Adliye Mahkemesinin 2020/1583 Esas, 2021/1080 Karar sayılı, 10.06.2021 tarihli hükümden ""1-Davacının ve bir kısım davalıların istinaf başvurularının açıklanan nedenden ötürü KABULÜNE, 2-Kdz. Ereğli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/03/2017 tarihli ve 2008/518 Esas, 2017/88 Karar sayılı sayılı kararının 6100 sayılı HMK'nin 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA" cümlelerinin tamamen çıkartılmasına, hükmün bu şekli ile 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalılara iadesine,
01.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.