Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8343 E. 2022/534 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekaletname ile devredilen taşınmazların vekil tarafından eşine satışı nedeniyle vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin, vekalet verenin menfaatlerini gözetmeksizin vekaletnameyi kötüye kullanarak taşınmazları eşine devrettiği ve bu devir işleminin dürüstlük kuralına aykırı olduğu gözetilerek yerel mahkemenin tapu iptali ve tesciline ilişkin kararının, miras payı oranında düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen, tapu iptali ve tescil istekli davada bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı, yaşı nedeniyle Fethiye'ye gitmesinin zorluğu ve çeşitli nedenlerle, yeğeni olan davalı ...'ın eşi olan davalı ...'e geniş yetkiler içeren vekaletname verdiğini, vekil ...'in dava konusu 2482 ada 2 parsel, 2483 ada 7 parsel ve 2484 ada 1 parsel sayılı taşınmazları davalı eşi ...'a satış suretiyle temlik ettiğini, davalıların el ve iş birliği içinde hareket ettiklerini, satış iradesi bulunmadığı gibi satış bedelinin de ödenmediğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 200.000,00 TL’nin (ıslah ile 224.953,12 TL) satış tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 12/12/2015 tarihli ve 2012/198 E., 2015/47 K. sayılı kararıyla; vekalet görevinin kötüye kullanılması bakımından 818 sayılı Borçlar Kanun'un 126/4. maddesindeki 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 27/12/2018 tarihli ve 2015/9017 E., 2018/1211 K. sayılı kararıyla “…vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiası bakımından yukardaki ilkeler uyarınca taraf delillerinin toplanması, işin esasının incelenmesi, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile istemin 5 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesi doğru değildir....” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozma İlamına Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 03/06/2021 tarihli ve 2018/163 E., 2021/291 K. sayılı kararıyla; davalı vekil ile kayıt malikinin karı koca oldukları el ve iş birliği içerisinde oldukları, vekilin satış bedelinin ödenmesinden sorumlu olduğu, vekil edene karşı özen yükümlülüğünü yerine getirmediği, davacının akdedilen satış sözleşmesiyle bağlı olmayacağı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalılar vekili, davacının muvazaa iddiasında bulunduğunu, ancak iddiasını kanıtlayamadığını, tapuda resmi senette gösterilen satış bedelleri ile Mahkemece keşfen belirlenen değerler arasında fark bulunmadığını, davacının para aldığını hatırlamadığı için davanın kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davacının 73 yaşında olması nedeniyle ödemeyi hatırlayamadığını, tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, davacı ve ölen eşinin tahsilli ve önemli görevlerde çalıştıklarını, bu nedenle kandırılmalarının mümkün olmayacağını, ödemeye ilişkin banka kayıtlarında yeterli araştırma yapılmadığını, lehlerine de vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Vekil ile sözleşme yapan kişi, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekil eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, vekil ile sözleşme yapan kişi, vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Sözkonusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

6.3. Değerlendirme ve Sonuç

( IV/2. ) no.lu paragrafda yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalılar vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

Mahkemece, davacının miras payı oranında iptal ve tescile karar verilerek kalan payın davalı üzerinde bırakılması gerekirken, davalının hissesinin tamamının iptali ile edinme sebebini değiştirecek şekilde davalı adına da tescil hükmü kurulmuş olması hatalı olup bozmayı gerektirmekte ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; hükmün ikinci ve üçüncü fıkralarında yer alan; “... bakiye hissenin davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline,” ibarelerinin hükümden çıkarılarak yerine “…kalan payın davalı ... üzerinde bırakılmasına” ibarelerinin yazılmasına, davalılar vekilinin temyizi ve re'sen yapılan inceleme sonucu 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.01.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.