Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8342 E. 2023/2961 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İhdasen Hazine adına tescil edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacı adına tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların miras yoluyla edindikleri taşınmaz üzerindeki dava ehliyetlerinin tespit edilmemesi, 587 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin kesinleşip kesinleşmediği ve hak düşürücü sürenin geçip geçmediğinin değerlendirilmemesi ve Hazine aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davasının kabulüne rağmen yargılama gideri olan harcın davacıya yüklenmesi hataları gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ihdasen tescil edilen yerin tapu iptali ve tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde özetle; ... ili ... ilçesi ... Mahallesinde bulunan tapulama harici 20603.846 m2'lik taşınmaz taşlık vaziyette iken babası tarafından imar ihya edildiğini, babası tarafından ekilip biçildiğini, babası öldükten sonra kendisinin ekip biçmeye devam ettiğini belirtmiş ve Mahkememizden dava konusu taşınmazın adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın Hazine adına kayıtlı taşınmazların içinde kaldığı, zilyetlik şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, davacının davalının kiraya ilişkin savunmasını kabul ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay Kapatılan (16). Hukuk Dairesinin 26.10.2017 tarihli ve 2015/16809 Esas 2017/7070 Karar sayılı kararıyla " dosya içerisinde davacı tarafından 637 parsel sayılı taşınmaz için ecrimisil ödendiğine dair hiç bir belge bulunmadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece davacının 25.06.2015 tarihli celsede kira ilişkisini kabul ettiği belirtilmiş ise de, davacı söz konusu celsedeki imzasız beyanında, davalının cevap dilekçesinde ileri sürdüğü kira ilişkisinin doğru olduğunu kabul ettiğini beyan etmiş, açıkça dava konusu ettiği parsel için ecrimisil ödediğine dair bir beyanda bulunmamıştır. Davacının hangi taşınmazdan bahsedildiği açıkça anlaşılmayan bu beyanının davacı aleyhine yorumlanması mümkün değildir. O halde sağlıklı bir sonuca ulaşmak için dava konusu taşınmazın idari yoldan Hazine adına tescil edildiği 2013 yılından geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığı'ndan tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosyaya konulmalı, bundan sonra 3 kişilik ziraat mühendisi ile jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti aracılığıyla yapılacak keşifte, dava dilekçesine ek kroki mahalline uygulanmak suretiyle dava konusu edilen yerin sınırları kesin olarak belirlenmeli, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmalı, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmeli, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla ölçekleri eşitlenmek suretiyle uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu vasıtasıyla taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, tamamlandığı, zilyetliğin kimden kime ne zaman geçtiği ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, kullanım sınırlarının oluşup oluşmadığı hususları ve de komşu parseller ile dava konusu taşınmaz arasında nitelik farkı olup olmadığı özellikle belirtilmesi" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu yerin davacının babası tarafından temizlenip tarıma elverişli hale getirilip ekim yapıldığı ölümü sonrası bu yeri oğlu olan davacının eklemeli zilyetlik yoluyla kullanıma devam ettiği bu hususunun mahallinde dinlenen bilirkişi beyanlarıyla sabit olduğunun görüldüğü, yukarıda detayları verilen bilirkişi raporlarının yapılan değerlendirilmesinde dava konusu yerin ortalama 25 yıldır ekilip biçildiği ve ekonomik gelir elde edilecek seviyeye getirilerek imar ihya koşullarını yerine getirdiği gerekçesiyle,

Davacının talebinin kabulü ile;

1-Dava konusu ... ili, ... ilçesi, Mağracık Mahallesinde kain;

-Kuzeyi, güneyi, doğusu 637 parsel ve batısı 587 parsel olan ve davalı ... adına kayıtlı olan tapusunun iptali ile harita bilirkişileri tarafından düzenlenen 29/05/2019 tarihli rapor ve ekindeki krokide "A" harfi ile gösterilen 6141,35 m²'lik alanın tarım arazisi vasfı ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline,

-Kuzeyi, güneyi, doğusu 587 parsel ve batısı 637 parsel olan ve davalı ... adına kayıtlı olan tapusunun iptali ile harita bilirkişileri tarafından düzenlenen 29/05/2019 tarihli rapor ve ekindeki krokide "B" harfi ile gösterilen 6293,39 m²'lik alanın tarım arazisi vasfı ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, 587 parsel sayılı taşınmaz yönünden hakdüşürücü sürenin geçtiğini, zilyetlikle kazanım şartlarının oluşmadığını öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, yörede yapılan kadastro sırasında tescil harici bırakılmış olup ihdasen Hazine adına tapuya kayıt ve tescil edilen taşınmazın, tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili isteğinden ibarettir.

2. İlgili Hukuk

1.İştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 640 ve 702. maddeleri gereğince, davanın tüm mirasçılar tarafından birlikte dava açılması gerekir. Buna göre ancak, bir mirasçı özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için, bütün mirasçılar adına, yalnız başına dava açabilirse de, mirasçı kendi açtığı böyle bir davayı yalnız başına yürütemez. Bu halde, diğer mirasçıların da davaya muvafakatlerinin alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilmesi suretiyle davanın yürütülmesi mümkündür. Öte yandan, bir ya da bir kısım mirasçının, terekeye ait bir mal, hak veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için terekeye göre üçüncü bir kişiye karşı dava açması halinde mirasçıların iştirak halindeki payları üzerinde tasarrufta bulunmak yetkisi bulunmadığından davanın reddi gerekir. Böyle bir dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılmasına (icazet vermesine) ve tereke temsilcisinin de, bir mirasçının yalnız kendi payı için açtığı davaya icazet verip davayı devam ettirmesine olanak yoktur.

2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi şöyledir: “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”

3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi şöyledir: “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.

4. TMK’nın olağanüstü zamanaşımı başlıklı 713. maddesinin birinci fıkrasında: “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." hükümlerine yer verilmiştir.

5. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13. maddesinin harçtan muafiyeti düzenleyen j bendinin ilgili kısmı şöyledir: “(Ek: 21/1/1982 -

2588/3 md.) Genel Bütçeye dahil idarelerin bu Kanunun 1 ve 3 sayılı tarifelerine giren bütün işlemleri. (Yukarıdaki işlemlerin hesaplanacak harçlarının, Genel Bütçeye dahil idarelerin haklılığı nispetinde karşı taraftan tahsiline ilgili merciince karar verilir.)” hükümlerine yer verilmiştir.

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesinin yollamasıyla davada uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesindeki sebeplerin varlığı halinde mümkündür.

2. Mahkemece zilyetlikle kazanım koşullarının davacı lehine oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve uygulama yetersizdir. Şöyle ki davacı dava dilekçesinde çekişmeli taşınmaz bölümlerini, babasından kendisine kaldığını iddia ederek adına tescilini istemiş, keşifte dinlenen mahalli bilirkişiler, bu taşınmazı davacının babasının kullandığını, şu anda da davacının kullandığını beyan etmişler, ancak davacı dışında başka mirasçısının da bulunduğu anlaşılmasına rağmen Mahkemece davacı tarafa muristen kalan taşınmazın ne sebeple adlarına tescilini istedikleri sorulmamış; bir başka ifade ile bağış, taksim v.b. bir nedene dayanıp dayanmadıkları, buna göre davacıların aktif dava ehliyeti olup olmadığı belirlenmeden karar verilmiştir.Bozma kararına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden hüküm kurulmuştur.Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle; davacıların kendi adlarına dava açma hususunda aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla, çekişmeli taşınmazın mirasbırakandan kendilerine ne şekilde kaldığı, hangi hukuksal nedene dayanarak (taksim, bağış, satış vs.) adlarına tescil talebinde bulundukları davacılardan sorularak açıklattırılmalı, davacıya bu yöndeki iddiasını ispat açısından imkan tanınmalı, davacı tarafın aktif dava ehliyetinin olmadığının anlaşılması halinde davanın reddine karar verilmelidir. Dava ehliyetinin olduğu anlaşılması halinde ise işin esasına girilmelidir.

3. Ayrıca keşifte gösterilerek dava konusu edilen 587 parsel sayılı taşınmazın ise 25/12/1978 tarihinde hükmen Hazine adına tescil edildiği anlaşılmış olup, taşınmaza ilişkin dava dosyası getirtilerek tescil edilen kısmın nereye düştüğü belirlenmeli, çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin kesinleşip kesinleşmediği belirlendikten sonra hak düşürücü sürenin geçip geçmediği değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.

4. Öte yandan kabule göre de, davanın tapu iptal ve tescil davası olup, Hazine aleyhine açılan davanın kabul edildiği anlaşıldığına göre, yargılama gideri olan harcın Hazinenin harçtan muaf olduğu ve harç hususunun kamu düzeninden olması nedeniyle re’sen incelenmesi gerektiği hususu gözetilerek alınan peşin harcın davacıya iadesine karar verilmesi gerekir iken, dava tescil davas gibi değerlendirilip harcın davacıya yükletilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,

29.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.