"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ile bedel istekli asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Karar, asıl davada davalı birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı, Hazineye ait dava konusu 220 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 27.10.2008 tarihinde yapılan ihale neticesinde davalı ...’e 158.700,00 TL bedelle ihale olunduğunu, 08.11.2008 tarihli ita amirinin uygun görüşü ve davalının 40.300,00 TL’yi peşin, kalan 118.400,00 TL’lik kısmı 24 ay 8 eşit taksitte ödemesi konusundaki mutabakat ile çekişmeli taşınmazın 09.01.2009 tarihinde davalı adına tescil edildiğini, ancak taşınmazın tesciline dayanak olan 27.10.2008 tarihli ihalenin Bursa 3. İdare Mahkemesi’nin 06.05.2009 tarihli ve 2009/61 Esas 2009/326 Karar sayılı ilamıyla iptal edildiğini, davalının 24.06.2009 tarihinde yapılan ihtara rağmen taşınmazı iade etmediğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiş, birleştirilen davaya ilişkin, davanın haksız ve yersiz olduğunu belirterek reddini savunmuştur.
II. CEVAP
Asıl davada davalı, ihalenin feshine ilişkin idare mahkemesi kararının henüz kesinleşmediğini, bekletici mesele yapılması gerektiğini, satış bedelinin tamamını davacı idareye ödediğini, idarenin ödemelere itiraz etmediğini, kabule devam ettiğini, öte yandan birlikte ifa kuralı gereğince satış bedelinin hakkaniyete göre uyarlanmış halinin tahsili suretiyle iptal ve tescile karar verilebileceğini, yasal şartları oluşmadan dava açıldığından yargılama giderlerinden sorumlu olmadığını belirterek asıl davanın reddini savunmuş, birleştirilen davada; birlikte ifa kuralı gereğince satış bedelinin hakkaniyete göre uyarlanmış halinin tahsili suretiyle iptal ve tescile karar verilebileceğinden bilirkişi marifetiyle tespit edilecek bedelin depo edilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 04.07.2013 tarihli ve 2010/704 Esas, 2013/668 Karar sayılı kararıyla, asıl davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptaline ve davacı Hazine adına tesciline, karar kesinleştiğinde Türkiye Vakıflar Bankası Uluyol Şubesine yatırılan bedelin tüm nemaları ile birlikte davalıya ödenmesine, birleştirilen dava dosyasının ise HMK’nın 150/1. maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 20.12.2018 tarihli ve 2016/1079 Esas, 2018/15809 Karar sayılı kararıyla; “... tescilin dayanağını teşkil eden 27.10.2008 tarihli ihalenin 26.02.2013 tarihinde kesinleşen idare mahkemesi kararı ile iptal edildiği, Türk Hukuk sisteminde kabul edilen illilik prensibi uyarınca tescilin yolsuz hale geldiği gözetilerek tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Asıl davada davalı – birleştirilen davada davacı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Asıl davada davalı – birleştirilen davada davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; dosya içeriği ve toplanan delillerden; mahkemenin, davacı idareye ihale bedeli olan 158.700,00 TL’yi yasal faizi ile birlikte davalı ... adına açılacak bir hesaba bloke ettirmesi şeklinde ara kararı uyarınca, davacı idarenin yasal faizi ile birlikte olduğunu belirterek 227.333,34 TL’yi davalı adına açılan hesaba yatırdığı, ne var ki iade edilecek bedel yönünden ...’in de asıl dava ile birleşen Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/253 E. sayılı davasını açtığı, birleşen davanın takip edilmediğinden bahisle HMK’nın 150/1. maddesi uyarınca işlemden kaldırıldığı, ancak ... tarafından birleşen davanın yenilenmesi neticesinde birleşen davanın asıl davadan tefriki ile Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/782 Esasına kaydedildiği ve halen eldeki davanın Yargıtay’dan dönüşünün beklendiği anlaşılmaktadır.
...Somut olayda, Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/782 E. sayılı dosyasında verilecek karar ile eldeki davada depo ettirilecek bedel arasında bağlantı bulunmaktadır.
Hal böyle olunca, eldeki dava ile Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/782 E. sayılı davasının birleştirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın satışına dayanak işlemin İdare Mahkemesince iptal edildiği ve Hazine adına tescilinin gerektiği gerekçesi ile asıl davanın kabulüne; birleştirilen dava yönünden davalı tarafça yatırılan satış bedelinin nemalarıyla iadesinin gerektiği ve birleştirilen davada davalının dava açılmasına sebebiyet vermediği gerekçesi ile birleştirilen davanın kabulü ile yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı birleştirilen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl davada davalı birleştirilen davada davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalının üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirdiğini, buna rağmen davacı İdare'nin ihale sürecindeki hatası sebebiyle maliki olduğu taşınmazı devretmek zorunda kalacağını, idare mahkemesi kararı kesinleşmeden önce davalının ihale bedelini yatırdığını ve davacının ihtirazi kayıt koymadan bu ödemeleri kabul etiğini, davacı İdare tarafından karar henüz kesinleşmediği halde 24.06.2009 tarih ve 4712 sayılı yazıyla tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde taşınmazın Hazine adına tescili için tapuda ferağ verilmesinin istendiğini, ihalenin iptaline ilişkin karar kesinleşmeden davalının tapuda ferağ vermeye yanaşmadığı için kusurlu kabul edilemeyeceğini, tapuda ferağ verilmediği iddiasıyla dava açan İdare’nin davalı tarafından yatırılan bedelin hakkaniyete uygun biçimde uyarlanmış halini iade etmesi gerektiğini, birlikte ifa kuralı gereğince davalı tarafından yatırılan satış bedelinin hakkaniyete göre uyarlanmış şekilde ödenmesi suretiyle tescil kararı verilebileceğini, bu bedelin tespiti talep edilmişse de bu hususta herhangi bir karar verilmediğini, salt yatırılan bedelin hangi tarihten hesaplandığı da belli olmayan faiziyle birlikte depo ettirilen miktar ile karar verilmesinin doğru olmadığını, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesine rağmen birleştirilen davada davacı lehine vekalet ücreti takdir edilmemesinin de doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava; yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava ise hakkaniyete göre uyarlanmış bedelin iadesi isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”, 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1025/1-2. maddesinde "Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî ... zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır." düzenlemelerine yer verilmiş olup, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 214. maddesinde: "Satış sözleşmesinin kurulduğu sırada var olan bir hak dolayısıyla, satılanın tamamı veya bir kısmı bir üçüncü kişi tarafından alıcının elinden alınırsa satıcı, bundan dolayı alıcıya karşı sorumlu olur.
Alıcı, elinden alınma tehlikesini sözleşmenin kurulduğu sırada biliyor idiyse satıcı, ayrıca üstlenmiş olmadıkça bundan dolayı sorumlu olmaz.
Satıcı, üçüncü kişinin hakkını gizlemişse, sorumluluğunu kaldırma veya sınırlama konusunda yapılmış olan anlaşma kesin olarak hükümsüzdür. ”
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 326/1. maddesinde; “Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir” düzenlemelerine yer verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Somut olaya gelince; tescilin dayanağını teşkil eden 27.10.2008 tarihli ihalenin 26.02.2013 tarihinde kesinleşen idare mahkemesi kararı ile iptal edildiği, Türk Hukuk sisteminde kabul edilen illilik prensibi uyarınca tescilin yolsuz hale geldiği gözetilerek asıl davada tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Asıl davada davalı birleştirilen davada davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazı yerinde değildir.
2. Asıl davada davalı birleştirilen davada davacı vekilinin birleştirilen davaya yönelik temyiz itirazına gelince;
Birleştirilen davada davacı, satış bedelinin hakkaniyete göre uyarlanmış halinin tahsilini istemiştir. TBK’nın 214. maddesi uyarınca devredilen hak, herhangi bir nedenle devri taahhüt edilen hakka uygunluk göstermiyorsa satıcının bundan sorumlu olacağı kuşkusuz olup; somut olayda, dava konusu taşınmazın birleştirilen davada davalı tarafından yapılan ihale sonucunda satış işlemi ile temlik edildiği ve resmi satış akdinin de geçerli olduğu gözetildiğinde, zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca birleştirilen davada davacının ihale bedelinin uyarlanmış halinin tahsilini istemek hakkının bulunduğu açıktır.
3. Hal böyle olunca, Bursa 3. İdare Mahkemesinin 2009/61 Esas, 2009/326 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın ihale yoluyla satışına ilişkin işlemlerin iptaline karar verildiği, kararın Danıştay 13. Dairesinin 16/03/2011 tarihli ve 2009/4444 Esas, 2009/1066 Karar sayılı kararı ile onanarak 26/02/2013 tarihinde kesinleştiği dikkate alınarak, birleştirilen davada davacının 27.10.2008 tarihinde yapılan ihale için ödediği 158.700,00 TL’nin İdare Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihe uyarlanması ile tespit edilecek bedel üzerinden birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, ne şekilde hesaplandığı açıklanmayan 227.333,34 TL üzerinden hüküm tesis edilmesi isabetsizdir.
Kabule göre ise, birleştirilen dava kabul edildiğine göre birleştirilen davada harcı tamamlanan dava değeri üzerinden birleştirilen davada kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine yargılama giderlerinden sayılan vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, vekalet ücretine hükmedilmemesi de doğu değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1- Asıl davada davalı, birleştirilen davada davacı vekilinin asıl davaya yönelik yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan asıl davadaki hükmün ONANMASINA,
2- Asıl davada davalı, birleştirilen davada davacı vekilinin birleştirilen davaya yönelik yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle, birleştirilen davadaki hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
28.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.