Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8347 E. 2022/537 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında çocuklarına eşit hisseli olarak bıraktığı iddia edilen taşınmaz üzerindeki tapu kaydının iptali ve tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, mirasbırakanın taşınmazı kendisine eşit hisseli olarak bıraktığı iddiasını ispatlayamaması ve dosya kapsamındaki delillerden mirasbırakanın uyuşmazlık konusu taşınmazı davalıya bağışladığının anlaşılması gözetilerek, yerel mahkemenin davanın kabulüne ilişkin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen, tapu iptali ve tescil istekli davanın yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı, dava konusu 107 ada 29 parsel sayılı taşınmazın kadastro sırasında kardeşi davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, ancak çekişmeli taşınmaz içerisinde müştereken kullandıkları eski ev, önündeki bahçe ve etrafındaki yoldan ibaret bölümünün babalarının sağlığında eşit hisseli olarak kendilerine bırakıldığını ileri sürerek, bu kısmın 1/2'sinin tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, dava konusu taşınmazın tamamının mirasbırakan ... tarafından 1991 yılında kendisine hibe edildiğini ve zilyetliğini devraldığını, taşınmazın kendisi tarafından kullanıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 09/06/2015 tarihli ve 2010/319 E., 2015/78 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın tarafların mirasbırakan babalarının hibesi ile davalı adına tapuya kayıt ve tescil edildiği, parselin içinde davalı ile davacının müştereken kullanmaları için muris tarafından kendilerine bırakılan bir bölüm bulunduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince “…yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli değildir. Mahkemece yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları çekişmeli taşınmazın, 17.09.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün, tarafların müşterek murisi ... tarafından, davacı ve davalıya bırakılıp bırakılmadığı noktasında çelişkilidir. Mahkemece, beyanlar arasındaki çelişkiler giderilmeden karar verilmiş olup, ayrıca mahalli bilirkişi ve tanık beyanları davanın aydınlatılması bakımından hüküm vermeye yeterli değildir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez. O halde doğru sonuca ulaşılabilmesi için; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevi bulunduğu ve mevcut araştırma ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın aydınlatılamadığı gözetilerek, taraflardan tespit bilirkişilerini tanık olarak dinletmek isteyip istemedikleri sorularak tarafların talebine göre taşınmaz başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve teknik bilirkişi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün, tarafların müşterek murisi ... tarafından taraflara hibe edilip edilmediği, murisin ölümünden önce bu bölümde taşınmazın tamamında kimin ne şekilde ne kadar süredir zilyet olduğu, murisin ölümünden sonra taşınmaz bölümünün kimin hangi nedenle kullandığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli, kadastro tespitine aykırı sonuçlara ulaşılması halinde tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenerek çelişkinin giderilmesine çalışılmalı, fen bilirkişiden keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir...” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozma İlamına Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 11/12/2019 tarihli ve 2018/384 E. 2019/274 K. sayılı kararıyla; dava konusu 29 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişiler tarafından düzenlenen 17/09/2014 tarihli raporuna ekli, krokide (A) harfi ile gösterilen 368,07 m2'lik alan ve bu alan üzerinde bulunan eski evin ve önündeki alanın, kadastro tespit tutanaklarının aksine davalıya hibe edilmediği, mirasbırakanın ölümüne kadar malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili, tanıklar ... ve ...’in beyanlarından, tespit bilirkişi beyanından, 08/11/2019 tarihinde mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi beyanlarından, tutanak bilirkişi beyanından davacının iddiasını ispatlayamadığını, bilirkişilerin raporlarında gösterdikleri (A) kısmı ve eski yapı dahil tamamının davalıya ait olduğunu, mirasbırakan babalarının 29 parseli kendisine, 30 parseli davacıya hibe ettiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taksimen intikal hukuki nedenine dayalı tapu kaydının iptali ile tescili istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",

6.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerine yer verilmiştir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kadastro sonucu Esenler köyü çalışma alanında bulunan 107 ada 29 parsel sayılı 2.463,48 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle kargir iki katlı ev ve tarla vasfıyla davalı adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmıştır.

6.3.2. "Hakim, davada hangi (çekişmeli) vakıaların ispat edilmesi gerektiğini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusu ile karşılaşır; buna, ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük (mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür (külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gereken bir vakıayı ispat edemezse, karşı taraf (ve mahkeme) o vakıayı mutlaka ispat etmesini isteyemez. Bilakis, kendisine ispat yükü düşen taraf, o vakıayı ispat edememiş sayılır; mesela, kendisine ispat yükü düşen ve fakat bunu yerine getiremeyen taraf davacı ise, davasını ispat edememiş sayılır ve dava bu nedenle reddedilir. …Buna karşılık, gösterilen delillerin hakime dava hakkında tam bir kanaat vermemesi halinde, ispat yükünün hangi tarafa düştüğünün tespit edilmesinde yarar vardır. İşte, ispat yükü, bu hal için önemlidir." (Kuru, Baki: Medeni Usul Hukuku El Kitabı, C. I, 2. Bası, Ankara 2021, s. 619-620) 6.3.3. Eldeki davada, mirasbırakanın dava konusu taşınmazı eşit hisseli olarak kendilerine bıraktığını ileri süren davacı taraf olup, iddia edilen vakıanın kabulü halinde davacı lehine hak oluşacağı, o halde ispat yükünün davacı tarafta olduğu, davalı tarafın delil toplatarak ispat yükünü üzerine almadığı, davacı tarafın ispatını zorlaştırmaya çalıştığı ortadadır.

6.3.4. Yukarıda yer verilen olgular, yasal düzenleme ve bilimsel görüş ile dosya kapsamındaki deliller birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu 29 parsel sayılı taşınmaz içerisinde bulunan fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen kısmın ölünceye kadar tarafların mirasbırakanı tarafından kullanıldığı dosya kapsamından sabit bulunmakla, gerek davacı adına oluşan 30 parsel gerekse davalı adına oluşan 29 parsel sayılı taşınmazın tespit sebebi nazara alındığında mirasbırakanın 29 parsel sayılı taşınmazı davalıya, 30 parsel sayılı taşınmazı davacıya bağışladığı, 29 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalan uyuşmazlık konusu bölümün de mirasbırakan tarafından davalıya verildiği anlaşılmaktadır.

6.3.5. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.