Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8353 E. 2023/2786 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi imar ve ihya yoluyla zilyetliğe dayalı olarak tapu iptal ve tescil isteminin kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, taşınmaz üzerinde yirmi yıldan fazla süredir, çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyetliğini ispatladığı; hava fotoğrafları ve bilirkişi raporlarıyla da bu durumun doğrulandığı gözetilerek, mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddi ile kamu düzeni bakımından yapılan inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü :

I. DAVA

Davacı; ... ili, ... ilçesi, ... Yeni Mahallesinde bulunan susuz tarla vasfındaki taşınmazın nizasız ve fasılasız olarak malik sıfatıyla ... iken ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında bir bütün olarak 186 ada 95 parsel numarasıyla davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini,taşınmazı eklemeli zilyetlik ile birlikte 40 seneden fazla süreden beri tasarruf ettiğini ileri sürerek davalı Hazine adına olan 186 ada 95 parsel içerisine dahil edilen kendisine ait kısmının tapu kaydının iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili; dava konusu taşınmazın sınırları itibarıyla Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu, davacı tarafından eklemeli zilyet olarak 40 yıla aşkın süreden beri nizasız ve fasılasız zilyetliğini gösterecek herhangi bir emare bulunmadığını, taşınmazın imar ihya yoluyla kazanımı ve zilyetlikte iktisap edilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu taşınmazın bir kısmının taşlık, kıraç ve kayalık olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 28.06.2018 tarihli ve 2016/707 Esas, 2018/220 Karar sayılı kararıyla;davanın kabulü ile fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 18.05.2017 tarihli ekli krokili raporunda A harfi ile gösterilen 44531,93 m² lik kısmın, davalı Maliye Hazinesi adına olan tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Kaldırma Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin 30/05/2019 tarihli ve 2019/121 Esas, 2019/601 Karar sayılı kararıyla; keşif esnasında dinlenen tanık, mahalli bilirkişi ve kadastro tespit bilirkişilerinin beyanlarından taşınmazın davacıdan önce babası tarafından kullanıldığının anlaşıldığı,taşınmazın babasından davacıya ne şekilde intikal ettiğinin Mahkemece araştırılmadığı, davacının eklemeli zilyetliğine dayandığı babası ve kendisi yönünden ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden belgesiz araştırması yapılmadığı gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 11/03/2020 tarihli ve 2019/290 Esas, 2020/192 Karar sayılı kararıyla; fen bilirkişi raporunda 186 ada 95 parselin krokide A harfi ile gösterilen toplam 44531,93 m2'lik kısmında davacının zilyet ve malik olarak hak iddia ettiği, davacının seleflerinin, dava konusu edilen araziyi çok uzun yıllar önce imar ve ihya ederek tarım arazisi haline getirdikleri, davacının, imar ve ihya edilmiş olarak ve tarla vasfı ile devraldığı bu taşınmazı, devir tarihinden itibaren tespit tarihine kadar tarım arazisi olarak kullanmak suretiyle kesintisiz ve nizasız bir şekilde malik sıfatıyla tasarrufu altında bulundurarak zilyet olduğu, davacı için tespit tarihi itibariyle imar, ihya ve zilyetlik yönünden ekonomik amaca uygun şekilde tarla olarak zilyetliğe dayalı 3402 sayılı Kanun'un 14 ve 17. maddesine göre kazanım şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Ç. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

D. İstinaf Nedenleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde, hak düşürücü süre geçtiğini,dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu ve özel mülkiyete konu olamayacağını, dinlenen bilirkişiler ve tanıklar davacı ile aynı köyden olduğu, yanlı ve taraflı beyanda bulunduklarını, Mahkemece alınan bilirkişi raporunda ve yapılan keşif neticesinde taşınmazın niteliğine ilişkin olarak 20-25 yıldır sürülü, ekili, dikili olmadığı, eğimli olduğu, boş ve kıraç tarla olduğu, taşlık olduğu, tarıma elverişsiz olduğu, uzun yıllar boyunca tarımsal amaçlı kullanılmadığı, herhangi bir tarımsal emare ve düzenli toprak amenajman işlemlerine ilişkin emareye rastlanmadığının belirtildiği, taşınmazda davacının zilyetliğine ilişkin herhangi bir emare olmadığını, alınan ikinci rapor ile ilk raporun zıtlıklar taşıdığını, raporun karar vermeye yeterli olmadığını, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin hükümlerinde irdelenmesi gerektiği, nispi vekalet ücretinin hesaplanmasında hata yapıldığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

E. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 15/06/2021 tarihli ve 2020/850 Esas, 2021/805 Karar sayılı kararıyla; davanın hak düşürücü süre içinde açıldığı, dava konusu 186 ada 95 parsel numaralı taşınmaza uygulanan 1984 ve 2002 yıllarına ait hava fotoğraflarında, taşınmazın, fen bilirkişisinin raporuna ekli krokide (A) harfiyle gösterilen 44.531,93 m2 yüz ölçümündeki kısmında tarımsal faaliyet bulunduğunun, sınırlarının belirgin olduğunun tespit edildiği, zirai bilirkişilerin raporuna göre de, (A) harfiyle gösterilen ve 2. sınıf kuru tarım arazisi vasfında olan kısmın, kadastro tespitlerinden geriye doğru 20 yılı aşkın bir süre önce imar ihya edildiğinin belirlendiği; taşınmazın terör olayları nedeniyle bir süre tasarruf edilememesinin iradi terk olarak değerlendirilemeyeceği, kazandırıcı zamanaşımı ile taşınmaz iktisabına ilişkin yasal koşulların 186 ada 95 parselin (A) harfiyle gösterilen kısmı yönünden oluştuğu, keşfin usulüne göre yapıldığı, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu; harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretleri yönünden verilen kararda da bir isabetsizlik bulunmadığı, kamu düzeni bakımından yapılan inceleme sonucunda; 186 ada 95 parselin (A) harfiyle gösterilen kısmının davacı adına tescili ile birlikte dava konusu taşınmazın (B) ve (C) harfleriyle gösterilen kısımlarının birbirinden bağımsız parseller haline gelmesine rağmen (B) ve (C) harfleriyle gösterilen bu kısımlar yönünden hüküm kurulmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, kamu düzeni bakımından yapılan inceleme sonucunda, yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” düzenlemesi mevcuttur.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanununun 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.