"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Kapatılan 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı adına tespit gören ... köyü 148 ada 75 parsel sayılı taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunması gereken yerlerden olduğunu, davalı adına tescil edilen gayrimenkullerin ham toprak ve taşlık olduğunu, mülkiyet olarak edinim için fiili hakimiyet sağlanmadığını, ancak buna rağmen davalı adına kadastro tespiti gördüğünü bu nedenlerle davalı adına tespit gören tapu kaydının iptal edilerek hazine adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı adına ön inceleme duruşması gün ve saatini bildirir davetiye çıkartılmış davalı katılmış olduğu 15.07.2013 tarihli celsedeki beyanlarında özetle;açılan davayı kabul etmediğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, mevcut durumu itibariyla belli bir kısımda sürüm ve çalışma yapılmış ise de imar ihyanın tamamlanmadığının belirtildiği, bilimsel esaslara dayalı bilirkişi raporları mevcut iken soyut tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarına itibar olunamayacağı gerekçesiyle, Davanın kabulü ile, davaya konu ... İli ... ilçesi ... köyü ... mevkinde kain tapuda cilt no:7 sayfa no:637'de kayıtlı 148 ada 75 nolu parselin tapu kaydının iptali ile ham toprak vasfıyla hazine adına tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 30/05/2016 tarihli ve 2015/6550 E., 2016/6043 K. sayılı ilamıyla "Kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına" karar verilmiştir.
3.Davalı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmakla Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 06/06/2017 tarihli ve 2017/382 E., 2017/4210 K. sayılı kararıyla "Mahkemece, mahallinde yapılan keşif neticesi dosyaya sunulan bilirkişi raporuna göre taşınmaz üzerinde zilyetlikle kazanım koşullarının davalı lehine gerçekleşmediği gerekçe gösterilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Mahallinde dinlenen mahalli bilirkişi, tespit bilirkişileri ve davalı tanığı dava konusu taşınmazın öncesinde davalının babası ... tarafından kullanıldığını, davacının babasının ölümü ile mirasçıların kendi aralarında yaptığı taksim neticesinde davalıya kaldığını, taşınmazın çok uzun yıllardır tarla olarak kullanılan yer olup, içinde kuru mahsül yetiştirildiğini, susuz arazi olduğu için sürekli ekiminin mümkün olmadığını, birer yıl arayla ekildiğini beyan etmişlerdir. Mahallinde 18.07.2013 tarihinde yapılan keşif sonucunda alınan ziraat bilirkişi raporunda ise dava konusu taşınmazın yeni sürüldüğü, imar-ihyasının tamamlanmadığı rapor edilmiştir. Bu kapsamda keşifte beyanları alınan yerel bilirkişi ve tespit bilirkişileri ile zirai rapor arasında çelişki doğduğu, bu çelişkinin giderilmesinin en kesin ve taşınmazın kullanım durumunu en iyi belirleme yöntemi olan hava fotoğraflarından yararlanılmadığı anlaşılmaktadır. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm verilemez. Hal böyle olunca; mahkemece, öncelikle tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik çift hava fotoğrafları getirtilmeli, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle; taraf tanıkları, fen bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yaptırılarak; çekişme konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, arazinin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu, kullanıma ara verilip verilmediği konusunda rapor düzenlettirilmeli, zirai bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın niteliğini ve kullanım durumunu kesin olarak belirleyen ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, somut olayda zilyetlikle kazanma şartlarının davalı lehine oluşup oluşmadığı belirlenmeli, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir." gerekçesiyle onama kararı kaldırılarak hükmün bozulmasını karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ileespit tarihi olan 2008 yılından itibaren geriye doğru 20 yıllık süre olan1988 yılında başlanması gereken imar ve ihyanın yapılmadığının tespit edildiği bu tespitler dolayısı ile bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olması nedeniyle hükme esas alınabileceği ve dava konusu taşınmazın tarımsal faaliyetine ilişkin tanık beyanları yerine hava fotoğrafları ve bilimsel verilerle hazırlanan bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilerek davanın kabulü ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle, Dava konusu taşınmazın bir bütün halinde çok uzun yıllardır müvekkil ve muris-i evveli tarafından kullanıldığı, ilk derece mahkemesince aldırılan bilirkişi raporunda 1966 ve 1971 yıllarına ait hava fotoğraflarının yanlış değerlendirildiği; , babası ...’a ait iken 2000’li yıllarda vefatı ile evlatları kendi aralarında rıza-i taksimle paylaşmış, birer yıl arayla ekilmiş ve içerisinde de kuru mahsul yetiştirildiği, taşınmazın üzerinde 20 yıldan fazla süredir tarım yapıldığını öne sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla Hazine tarafından açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesinde “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.”
4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde, ‘’Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. ‘’ düzenlemeleri yer almaktadır.
Bilindiği üzere terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık ve yol boşluğu gibi taşınmazlar, ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca iktisap edilebilirken; ham toprak, hali arazi, köy boşluğu gibi basit ameliye ile zilyet edilebilecek yerler ise aynı Yasa'nın 14. maddesi gereğince iktisap edilebilir.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesinin yollamasıyla davada uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesindeki sebeplerin varlığı halinde mümkündür.
2 Kadastro sonucu 148 ada 75 parsel sayılı taşınmaz tarla vasfıyla irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı tarafın temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalının, yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının davalıdan alınmasına,
29.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.