"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tescil istemine ilişkin davada verilen "Davanın Kabulüne" ilişkin karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 16. (Kapatılan) Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 141 ada 6 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, kadastro çalışmalarında kendisine ait parselin bir kısmının Hazine adına yol olarak bırakıldığını, taşınmazının yola olan sınırının yanlış belirlendiğini ileri sürerek, yola bırakılan kısmın kendi adına kayıtlı parsele eklenmesi suretiyle tapu kaydının düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili, yol olan kısmın kamu orta malı olduğu, kimse adına tescil edilemeyeceğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 24.02.2017 tarihli ve 2014/174 E., 2017/69 K. sayılı kararı ile dava konusu edilen yol üzerinde, davacının 141 ada 6 parsel sayılı taşınmazı üzerinde bulunan evine ait bahçe duvarının bulunduğu, bahçe duvarının hemen bitişiğinde ise söğüt ağaçlarının bulunduğu, bunların yaşlarının 25 ilâ 30 yaş arasında değiştiği, yol olarak kullanılan alanın tam orta yerinde 25-30 yaşlarında ağacın bulunması hayatın olağan akışına aykırı olup bu alanının davacının iddia ettiği gibi kendi bahçesine ait olduğunu gösterdiği, keşif sırasında dinlenen bilirkişilerin de dava konusu alanın davacı tarafından kullanıldığını, yolun ortasında bulunan bahçe duvarının ve ağaçların davacının taşınmazı satın aldığı Hasan tarafından yapıldığını ve çok eskiden beri var olduğunu beyan ettikleri, bu itibarla dava konusu taşınmazın 20 yılı aşkın süreden beri davacının zilyetliğinde bulunduğu, bu suretle dava konusu taşınmazın davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran davacının talebi olan 83,35 m²lik alanın yol niteliğinde olmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
Mahkemenin 11/10/2013 tarihli ve 2010/310 Esas 2013/118 Karar sayılı davanın kabulüne ilişkin verilen kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 15/04/2014 tarih ve 2014/1810 Esas, 2014/4536 Karar sayılı kararıyla dava konusunun TMK'nın 713/4 -5 gereğince tescil için ilan edilmediği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.
B. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemece dosya içerisinde mevcut 25/09/2012 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilmiş olan 83.35 m²lik yol olarak tescil harici bırakılan alanın ... ili ... ilçesi ... köyü 141 ada 6 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına dahil edilerek davacı müteveffa ...'un mirasçıları adına miras payları oranında tesciline karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle, davacı tarafından yola doğru genişleme yapıldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. ... Medeni Kanunu’nun 713. maddesinin ilk fıkrasında; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”,
2.3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” düzenlemeleri mevcuttur.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,
492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince temyiz eden davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
05.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.