"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/285 E., 2021/180 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, ... köyü dava dışı 53 parsel sayılı taşınmaza miras yoluyla paydaş olduğunu, anılan taşınmazın yanında bulunan dava konusu 256 ada 2 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına tescil edildiğini, ancak 30- 40 yıldır taşınmazın ekildiğini, ihya edildiğini, zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleştiğini, Hazine tarafından ecrimisil talep edilmiş ise de bunun hukuk dışı olduğunu ileri sürerek, dava konusu yerin davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine, gerekli araştırmaların yapılması gerektiğini, kazanım şartlarının oluşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1. Mahkemece; çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davacı lehine zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25.01.2018 tarihli ve 2015/13303 Esas, 2018/156 Karar sayılı kararıyla; uyuşmazlığın çözümünde hava fotoğraflarından yararlanılmadığı, davacının zilyetlik yolu ile iktisap edebileceği taşınmaz miktarı üzerinde durulmadığı, yetersiz ve tek kişilik ziraat bilirkişi raporu ile yetinildiği, komşu parsellere ait tutanak ve dayanakların getirtilmediği ve uygulanmadığı, taşınmaz üzerinde kimin hangi tarihten beri ne sebeple zilyet olduğunun kesin olarak belirlenmediğine değinilerek, komşu olan taşınmazların kadastro tutanakları, varsa tespite dayanak belgeler ve kadastro sonucu oluşan tapu kayıtlarının onaylı örneklerinin, dava konusu taşınmazların tescil tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğraflarının getirtilmesi, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, teknik bilirkişi ve 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılması, yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrıntılı bilgi alınması, komşu taşınmazların dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmazların yönünü ne okuduğunun bilirkişi ve tanık beyanları ile denetlenmesi, bilirkişilerden rapor alınması, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kadastro sırasında belgesiz zilyetlik nedeniyle tespit edilen taşınmaz bulunup bulunmadığının sorularak varsa bu taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının kesinleşip kesinleşmediklerini gösterir şekilde onaylı örneklerinin getirtilmesi, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3. Mahkemenin 18.02.2021 tarihli ve 2018/285 Esas, 2021/180 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacı ve ailesinin dava konusu yerde yapılan tapulama tarihinden itibaren 20 yıldan fazla, aralıksız, malik sıfatıyla zilyet olarak bulunduğu, yapılan ilanlara rağmen itiraz eden olmadığı, dava konusu yerin taksim ile davacıya bırakıldığı, iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın eksik incelemeye dayandığını, usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının 2650 m2'lik taşınmazı yıllardır ekip biçtiğinden bahisle tapu iptal-tescil talep ettiğini, 744,00 m2'lik kısmın tapusunun iptali ile davacı adına tesciline hükmedildiğini, kısmen kabul neticesinde ret olunan kısım yönünden davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, İdarece 20.08.2010 tarihinde taşınmaz tespit tutanağı düzenlendiğini, buna dayalı olarak ecrimisil işlemi gerçekleştirildiğini, ...'in bir kısım mirasçıları tarafından dilekçe verildiğini, taşınmazın 1990'lı yıllardan beri kullanılmadığı iddiasının sübuta erdiğini, bu delillerin değerlendirilmesi gerektiğini, keşif sırasında dinlenen tanıkların yerin ...'nin çocuklarınca kullanıldığını beyan ettiklerini, ...’in 1990'lı yıllarda ölmesinden itibaren bu taşınmazın kullanılmadığının ...’in oğulları ...,... tarafından resmi memurlarca tanzim olunan resmi tutanak ile belirlendiğini, dava konusu yer ...’ten geliyor ise mirasçılar arasında elbirliği olduğunu, taşınmazın orjinal kadastro paftasında tepelik niteliği ile tespit dışı bırakıldığını, “tepeliklerin” Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, tescil ve sınırlandırmaya tabi olmadığını, taşınmazın İmar Planı kapsamında olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakılan, bilahare davalı Hazine adına ihdasen tescil edilen taşınmaza ilişkin tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakıldığı, bilahare idari sınır değişikliği ile İncekum mahallesi sınırları içerisinde kaldığı anlaşılmaktadır. ... Mahallesinde ise 2009 yılında imar çalışmaları yapılmış, 11.11.2009 tarihinde ihdasen Hazine adına tescil edilen 9999 ada 18, 19, 20, 21 ve 22 parsel sayılı taşınmazlar, 16.11.2009 tarihli imar uygulaması ile 256 ada 2 parsel sayılı taşınmaza gitmiş, dava konusu yer ise, 256 ada 2 parsel sayılı, 1.270,17 metrekare yüz ölçümlü olarak Hazine adına tescil edilen taşınmaz sınırları içerisinde kalmıştır.
2. Bilindiği üzere, Mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese, Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir.
3. Somut olaya gelince; yukarıda da değinildiği üzere bozma kararına uymakla Mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem ve araştırma yapma zorunluluğu bulunmaktadır. Ne var ki; Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmediği gibi, yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, dava konusu yerin; ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakıldığı, ... köyünde yapılan kadastro çalışmalarının ise 1957 yılında tamamlandığı, dava konusu yere komşu 53 parsel sayılı taşınmazın kadastro haritasında dava konusu alanın "Gözletif Tepesi" olarak gösterildiği, nitekim bilirkişi heyet raporunda da bu hususa değinilerek, talep konusu yerin 53 parselin paftasında kadastro harici bırakıldığı ve "Gözletif Tepesi" olarak işlendiğinin bildirildiği görülmüştür. Aynı raporda, 1958 ve 1986 yıllarına ait hava fotoğraflarının incelendiği, dava konusu alanın 1958 yılı hava fotoğrafında doğal eğimli, içerisinde ağaç bulunmayan, hububat arazisi olduğu, 1986 yılı hava fotoğrafında ise imar ihyanın tamamlandığı şeklinde tespite yer verilmiş, yine aynı raporda zirai yönden yapılan incelemede de imar ihya çalışmalarının 30-40 yıl önce tamamlandığı belirtilmiş ise de; tespitlerin yeterli ve mevcut durumu açıklamaya elverişli olmadığı, sözü geçen tepeye ilişkin olarak raporda bir açıklama yapılmadığı, bilirkişilerden ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmadığı, bu haliyle raporun yeterli ve hükme elverişli olmadığı görülmektedir. Öte yandan, ... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu taşınmaz idari sınır değişikliği ile İncekum mahallesine (dava konusu 256 ada 2 parsel) katıldığı halde Mahkemece, bu husus gözetilmeksizin ... mahallesi olarak hüküm tesisi de isabetsizdir.
4. Hal böyle olunca; Mahkemece, öncelikle, dava konusu taşınmazın ihdasen tescil edildiği tarihten 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafının tarihleri açıkça yazılarak Harita Genel Müdürlüğü'nden istenilerek dosyaya konulmalı, memleket haritaları ile en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları getirtilmeli, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, fen bilirkişisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
5. Yapılacak bu keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğu, ilk olarak kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından hangi tarihten beri ve hangi tasarruflarla zilyet olunduğu, taşınmazın imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmişse buna ilişkin çalışmaların hangi tarihte başlayıp, ne zaman tamamlandığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişki doğduğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle oluşan çelişkiler giderilmeye çalışılmalı; tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli; teknik bilirkişiden keşfi takibe elverişli krokili rapor alınmalı; dava konusu taşınmazın çevresinde bulunan komşu taşınmazların kadastro tutanakları ve varsa dayanak kayıtlarının çekişmeli taşınmaz yönünü ne okuduğu belirlenmeli; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini, eğimini, zirai durumunu, bitki örtüsünü, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini belirten, imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, eğim, toprak yapısı ve bitki deseni yönlerinden komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi içerir, çekilecek fotoğraflarla desteklenmiş, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yaptırılmak ve temin edilebilen uydu fotoğrafları da değerlendirilmek suretiyle, dava konusu taşınmazın sınırını ve niteliğini, taşınmaz bölümlerinin imar-ihyaya konu olup olmadığını, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını, tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi ve üzerlerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor hazırlanması ve dava konusu taşınmazın konumunu hava ve uydu fotoğrafları üzerinde göstermesi istenmelidir.
Bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
07.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.