Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8511 E. 2022/2560 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar, tapulu taşınmazlarının mera olarak tespit ve tescil edildiğinin iptali ile kendi adlarına tescilini talep etmişlerdir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların dayandığı tapu kayıtlarının dava konusu taşınmaza uyup uymadığının tespiti için yeterli araştırma yapılmadığı ve eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TESCİL

Taraflar arasında görülen tescil davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair verilen kararın davacılar vekilince istinafı üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 29.03.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı Hazine vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen diğer davalı ... vekili ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; 22 Ocak 1974 tarihli ve 36 - 37 sıra numaralı tapu kaydı ile malik oldukları 101 ada 3 parsel sayılı taşınmazın "mera" olarak Sugeldi köyü ortak malı olarak tespit ve özel siciline kayıt edildiğini, oysa taşınmazın tapulu yerleri olup, kadimden beri tarım alanı olarak kendileri ve murisleri tarafından kullanıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar, dava konusu taşınmaz kadastro tespiti sırasında mera vasfıyla kamu orta malı olarak tespit edildiğini, söz konusu alanların yukarıda belirtilen yasa hükmü uyarınca özel mülkiyete konu olamayacağını, davacının talebinin hukuki dayanağının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davacıların dayandığı eski tapu kayıtlarının sınırlarının çekişmeli taşınmaza uymadığı, keşif sonucunda alınan bilirkişi raporunda uzun yıllardan beri dava konusu taşınmazda tarımsal faaliyet yapılmadığının belirtildiği, dinlenilen mahalli bilirkişiler her ne kadar dava konusu bölümleri davacılara ait olarak bildiklerini ve davacılar tarafından uzun yıllardır zilyet edildiğini beyan etmişlerse de geçmişte köylüler tarafından taşınmazda hayvanlarını otlattıklarını da bildirdikleri, kaldı ki dava konusu bölümlerin mera olarak tahsis edilmiş yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili; Mahkemenin hatalı bilirkişi raporuna dayanarak karar verdiğini, fen bilirkişi raporlarının subjektif ve ön yargılı olduğunu, raporlarda teknik hatalar yapıldığını, sınırların yanlış yerlerde gösterildiğini, bilirkişi raporlarında müşterek hudutların da birbirlerini okumadıklarından tapunun çekişmeli taşınmazlara uymadığı değerlendirmesinin doğru olmadığını, tapunun kapsamının daha büyük olduğunu ancak davacıların talep ettiği kısmın daha küçük bir alan olduğunu, dosya kapsamında yapılan keşif ve sonucunda alınan bilirkişi raporlarının davayı çözümlemekten uzak olduğunu, ziraat bilirkişinin raporunun hatalı olduğunu, taşınmazın tapulu olduğunun görmezden gelindiğini, arazinin değerinin yüksek hesaplandığını, taşımazın eski mera olduğuna ilişkin hiç bir belge ve kayıt bulunmadığını, bir taşınmazda salt hayvan otlatılması o yerin mera veya yayla olduğunu göstermeyeceğini belirterek, kararının kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 17/01/2020 tarihli ve 2019/1782 E., 2020/93 K. sayılı kararıyla; davacıların dayandığı eski tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmaza uyduğunun davacı tarafından ispatlanamadığı, dayanak tapu kayıtlarının hudutlarının bir kısmının orman içinde, bir kısmının ise mera parseli içinde kalıyor olması nedeniyle mahalli bilirkişilerin beyanlarının denetlenemediği, keşifte yapılan uygulama sonucunda davacının dayandığı iki tapu kaydının okunan ve gösterilen hudutlarının birbirleriyle çeliştiği, ziraat bilirkişi raporu ile uzun zamandan beri tarım yapılmayan bir alan olduğunun belirlendiği, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin mevcut konumları itibariyle de mera bütünlüğünü bozacak nitelikte olduğu, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğu gerekçesiyle davacıların istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili; Mahkemece hatalı düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verildiğini, bilirkişi heyetinin uzman olmadığını, dosyaya haricen sundukları 23.12.2019 tarihli mütalaa raporunun değerlendirilmediğini, dosyaya sunulan fen bilirkişi raporunda eski tapu kayıtlarında belirtilen sınırların yanlış gösterildiğini, “Çapanoğulları” yeri “Manastır” sınırının batısında yer alması gerekirken, fen bilirkişileri tarafından Manastır’ın doğu tarafında gösterildiğini, eski tapu kaydındaki sınırlar ile mahalli bilirkişilerin beyanlarının dava konusu taşınmaza birebir uyduğunu, ancak fen bilirkişilerinin “Çapanoğulları” sınırını yanlış yerde gösterdiği için yanlış değerlendirme yapıldığını, yine fen bilirkişiler 37 no.lu tapu kaydında “Hacısüleymanoğulları” sınırı doğru olmasına rağmen, 36 no.lu tapuda da bu sınırın "sahibi senet" olarak okunması gerektiğini belirterek yanlış değerlendirme yaptıklarını, fen bilirkişi raporunda kadim yolun mutlaka okunması gerektiği değerlendirmesinin de hatalı olduğunu, kaldı ki anılan yolun önceden tapu sınırından değil taşınmazın içinden geçtiğini bu nedenle yolun arazinin içinde kalması sebebiyle tapu kaydında okunmadığını, dayanılan eski tapu kayıtlarının Cos mevkiinde olmasına, dava konusu taşınmazın da Cos mevkiinde bulunmasına rağmen bilirkişilerin bu yönde hiç bir değerlendirme yapmadığını, eski tapuların ilk tesis tarihinde Korucuk ve Yanıktaş köyü olmadığını, daha sonradan bu iki köy arasında bölünen davacılara ait arazinin Kaziret/Ağaçbaşı olarak bilinen köy üzerinden tapuya kayıt edildiğini, fen bilirkişi raporunda belirtilen köylerin tapu kaydının ilk tesisinde olmadığını, “Cos mevkii” tapuların konumunu net bir şekilde gösterdiği ve mahalli bilirkişiler de bu şekilde beyanda bulunduğu halde, teknik bilirkişilerin bunu esas almadıklarını, dava konusu taşınmazın bulunduğu Korucuk köyü'nün Sugeldi köyü'nden ayrılma olduğunu, Sugeldi köyü'nün ise Kazret/Ağaçbaşından ayrılma olduğunu, çok önceleri fazla köy olmadığı için Cos mevkiindeki tapular için köy kısmı “Kazret Ma Loloka” olarak tanımlandığını, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde eski mera tahsis kaydının bulunmadığını, dava konusu taşınmazda salt hayvan otlatılması o yerin yayla ya da mera olarak kabulü için yeterli olmadığını belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesinde “Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde; A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur. B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır. C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.” hükmüne yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1.Kadastro çalışmaları sırasında dava konusu 101 ada 3 parsel sayılı 151.141,75 m2 yüzölçümündeki taşınmaz kadimden beri orta malı olduğu gerekçesiyle mera vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline kaydedildiği anlaşılmaktadır.

3.3.2.Davacılar vekili, 22/01/1974 tarihli 36 ve 37 sıra no.lu tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazın sınırları içerisinde kaldığı iddiasına ve zilyetliğe dayanarak tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.

3.3.3.İlk Derece Mahkemesince, dayanak tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazın sınırlarına uymadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.

3.3.4. Hal böyle olunca; öncelikle davacıların dayandığı 22/01/1974 tarihli 36 ve 37 sıra no.lu tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ve varsa haritalarının getirtilmesi, eski yazı tapu kayıtlarının bulunması halinde tercümelerinin yaptırılması, dayanak tapu kayıtlarının başka taşınmazlara revizyon görüp görmediğinin tespit edilmesi, revizyon görmüşlerse revizyon gördükleri taşınmazların kadastro tespit tutanaklarının temin edilmesi, bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ve en az üç kişilik teknik bilirkişi kurulu eşliğinde yeniden keşif yapılmak suretiyle, tapu kayıtlarının tüm tedavülleriyle birlikte okunup hudutların mahalli bilirkişilere zeminde tek tek göstertilmesi, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanması, teknik bilirkişiye yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği hudutlar haritasında işaret ettirilmesi, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın kim ya da kimler tarafından ne şekilde kullanıldığı hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, bilirkişi ve tanık sözlerinin komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmesi, uzman bilirkişilerden yapılan keşfi ve tapu kayıt uygulamasını takibe ve denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı rapor alınması suretiyle dava konusu taşınmazın davacıların dayandığı tapu kayıtlarının kapsamında kalıp kalmadığının tereddüte yer vermeyecek şekilde saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Of Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.