"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adıyaman 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali-tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi kararına karşı davacı ... vekilince yapılan istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin karar süresi içinde davacı tarafça temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı taraf, dava konusu taşınmaz hakkında 3402 sayılı Kanun’un 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptalini, olmadığı takdirde ortaya çıkan fazlalığın Hazine adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Adıyaman Sulh Hukuk Mahkemesinin 09.04.2013 tarihli ve 2012/35 Esas, 2013/263 Karar sayılı kararıyla; davacının düzeltme işleminin iptali talebinin reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili
tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince yapılan temyiz incelemesi neticesinde; düzeltme işleminin iptali istemine yönelik davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı ancak davacı ... vekili dava dilekçesinde, düzeltme işleminin iptaline yönelik davanın reddi halinde düzeltme sonrası çekişmeli taşınmazda meydana gelen 22.575,89 metrekarelik farkın Hazine adına tesciline karar verilmesini talep ettiği halde Mahkemece bu yönde bir karar verilmemesinin isabetsiz olduğu, Hazinenin tescile yönelik bu talebi mülkiyete ilişkin olmakla Sulh Hukuk Mahkemesinin görev alanı dışında kaldığından tescil talebine ilişkin görevsizlik kararı verilerek karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gereğine değinilerek hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, Adıyaman Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/718 E. sayılı dosyasında 16.12.2014 tarihinde miktar fazlasının tapusunun iptali ile Hazine adına tescili talebine yönelik davanın tefrikine, aynı Mahkemenin 2016/523 Esas ve 2016/574 Karar sayılı ve 15.06.2016 tarihli kararı ile de Mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Görevsizlik kararı sonrasında dosyanın geldiği Adıyaman 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.03.2019 tarih ve 2016/854 Esas, 2019/177 Karar sayılı kararıyla davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Dava dilekçesindeki iddialar tekrarlanıp, davada hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı, dava konsu taşınmazda meydana gelen fazlalığın Hazine adına tescil edilmesi gerektiğini, vekalet ücretinin maktu olması gerektiğini belirtilerek verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 25.09.2020 tarihli ve 2019/566 E., 2020/775 K. sayılı kararında; kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B.Temyiz Nedenleri
Davacı vekilince; dava ve istinaf dilekçelerindeki iddialar tekrarlanarak kararın bozulması istenilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3. maddesinde; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir.
3. Değerlendirme
Anılan hak düşürücü süre dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir.
Somut olayda çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği 27.09.1983 tarihi ile davanın açıldığı 23.01.2012 tarihi arasında 3402 sayılı Kanun′un 12/3. maddesinde belirlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği açıktır.
VI. KARAR:
Açıklanan nedenle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA;
492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.