"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 28.12.2015 tarihli ve 2015/826 Esas, 2015/16316 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; kararın davacılar ... ve müdahil davacı ... ile davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar ... ve ... vekili dava dilekçesinde; kadastro çalışmaları sırasında, hudutları dava dilekçesinde belirtilen dava konusu taşınmaz bölümlerinin köy boşluğu olarak tescil harici bırakıldığını, dava konusu taşınmaz bölümlerinin 100 yıldan beri nizasız ve fasılasız şekilde müvekkillerinin eklemeli zilyetliğinde olduğunu, davalı tarafın taşınmazlarda hakkının bulunmadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmaz bölümlerinin müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine temsilcisi cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmaz bölümlerinin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, Mahkemece dava konusu taşınmazlarda davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda yapılacak araştırma ve inceleme sonunda, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı ...köyü tüzel kişiliği tarafından davaya cevap verilmemiştir.
III. MÜDAHALE
... vekili müdahale dilekçesinde; kadastro çalışmaları sırasında, hudutları müdahale dilekçesinde belirtilen taşınmaz bölümünün köy boşluğu olarak tescil harici bırakıldığını, müvekkilinin söz konusu taşınmazı 50 yılı aşkın süredir zilyet ettiğini ileri sürerek, taşınmazın müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
IV. MAHKEME KARARI
... Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.03.2013 tarihli ve 2011/139 Esas, 2013/54 Karar sayılı kararıyla; eldeki davanın, köy boşluğu olarak tescil harici bırakılan taşınmaz bölümlerinin davacılar adına tescili istemine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmaz bölümlerinde davacı taraf lehine ayrı ayrı zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle,
Davacıların ve müdahil davacının davasının kabulüne, teknik bilirkişi ... tarafından düzenlenen 13.12.2012 havale tarihli ek rapor ve ekindeki krokisinde (A) harfiyle gösterilen 3.619,59 metrekarelik taşınmaz bölümün ayrı parsel numarası verilerek davacı ... adına, (B) harfiyle gösterilen 1.755,23 metrekarelik taşınmaz bölümün ayrı parsel numarası verilerek müdahil davacı ... adına ve (C) harfiyle gösterilen 1.666,57 metrekarelik taşınmaz bölümün ayrı parsel numarası verilerek davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 28.12.2015 tarihli ve 2015/826 Esas, 2015/16316 Karar sayılı kararıyla; “ Mahkemece, kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakılan ve davaya konu edilen yerlerden teknik bilirkişi haritasında (A), (B) ve (C) harfi ile gösterilen bölümler yönünden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile kazanım koşulları gerçekleştiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerlerin köy boşluğu ya da harman yeri olarak bırakıldığı veya kullanıldığı dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarında belirtilmesine rağmen bu kısımların köylünün ortak kullanımına mahsus yerlerden olup olmadığı araştırılmadığı gibi çekişmeli taşınmazların imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığı da belirlenmemiştir. Fen bilirkişi tarafından hazırlanan 11.10.2012 tarihli raporda haritada (A) ve (B) harfi ile gösterilen kısımların 226 ve 227 nolu mera parseli içinde kaldığı belirtilmiş, 12.12.2012 tarihli raporda ise dava konusu kısımların 226 ve 227 nolu mera parselleri içerisinde kalmadığı açıklanmış ancak çekişmeli kısımların mera parselleri içerisinde kalıp kalmadığı net olarak ortaya konulamamıştır. Hal böyle olunca, sağlıklı sonuca varılabilmesi için, öncelikle hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun'un 1. ve geçici 1/13. maddeleri nazara alınarak ... ile ... davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmalı, daha sonra çekişmeli taşınmazların hangi tarihte ve hangi sebeple tescil dışı bırakıldığı sorulup saptanmalı, dava tarihi olan 2011 yılından geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş hava fotoğrafları ile temin edilebilen en eski ve en son tarihli uydu fotoğrafları getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri uzmanı, jeolog, ziraat mühendisi ve fen bilirkişisi huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, çekişmeli taşınmazların hangi nitelikle tescil harici bırakıldığı, evveliyatı itibari ile zilyetlikle kazanıma uygun yerlerden olup olmadığının (mera ya da köylünün ortak kullanımına mahsus harman yeri olup olmadığı) belirlenmesine çalışılmalı, çekişmeli taşınmazlar zilyetlikle kazanıma uygun yerlerden ise imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığı tespit edilmeli, imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise ev, ahır ve samanlık yapmanın imar ve ihyaya dayalı zilyetlikle kazanmaya yeterli olmayacağı da nazara alınarak mahalli bilirkişi ve tanık sözleri ile çekişmeli taşınmazların hangi tarihten itibaren ne şekilde ve kim tarafından zilyet edildiğinin sorularak saptanmalı, jeodezi veya fotogrametri uzmanından dava konusu taşınmazların dava tarihine göre 15-20-25 yıl öncesine ait ve üç ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak taşınmazın niteliği ile taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile ekonomik amaca uygun zilyetliğin başlangıç tarihi ayrı ayrı saptanmalı, bilgisayar programı vasıtasıyla ölçekler eşitlenmek suretiyle taşınmazın paftası, hava fotoğrafları ve uydu fotoğrafları üzerinde çakıştırmalı, ziraat mühendisi bilirkişiden çekişmeli kısımların öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, tamamlandığı ve zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususları irdelenir şekilde rapor alınmalı, çekişmeli taşınmalardan fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen kısmın sınırında dere olduğu belirtilmesi karşısında jeolog bilirkişiden taşınmazın dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığı hususlarında ayrıntılı rapor alınmalı; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra sonucuna göre karar verilmelidir. Kabule göre de; kabule konu edilen fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen kısım içerisinde 1163 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu anlaşılmasına nazaran fen bilirkişi raporundan bu kısmın hariç tutulup tutulmadığı anlaşılmadığı gibi aynı şekilde (C) harfi ile gösterilen kısmında komşu 1142, 1143, 1144 ve 1152 parsel sayılı taşınmazlara kısmen çakıştığı anlaşılmasına nazaran diğer taşınmazlarla çakışan kısımlarında hariç tutulup tutulmadığı anlaşılamamaktadır. Bu bakımdan (B) ve (C) kısımlara ilişkin hükmün infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar
... Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 21.01.2021 tarihli ve 2016/19 Esas, 2021/9 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmaz bölümlerinin tarım dışı arazilerden olduğu ve halen tarımsal amaçlı olarak kullanılmadıkları, yerel bilirkişi beyanlarına göre, davacıların dava konusu taşınmaz bölümlerini harman yeri haline getirdikleri, bir yere tarım alet ve edavatını bırakmak, traktör ve romörkünü park etmek, taş dökmek ya da yılın belli aylarında gübre dökmek suretiyle sürdürülen zilyetliğin, ekonomik amaca uygun zilyetlik olarak kabul edilemeyeceği, yine bir yere ev ahır ve samanlık yapmanın da imar ve ihyaya dayalı zilyetlikle kazanmaya yeterli olmadığı, dava konusu taşınmazlarda davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacılar ... ve müdahil davacı ... ile davacı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
1. Davacılar ... ve müdahil davacı ... müşterek temyiz dilekçelerinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kadastro çalışmaları sırasında dava konusu taşınmaz bölümlerinin köy boşluğu olarak tescil harici bırakıldığını, taşınmazlarda 100 yılı aşkın süredir eklemeli zilyetliklerinin bulunduğunu, dosya kapsamına göre davalarını kanıtladıklarını ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemişlerdir.
2. Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verildiğini, dava konusu taşınmaz bölümünün kadimden beri müvekkilinin zilyetliğinde bulunduğunu, dosya kapsamına göre davalarını kanıtladıklarını ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
a) 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
b) 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” hükümlerini içermektedir.
3. Değerlendirme
1. 1983 yılında ... ili, ... ilçesi, ...köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında, dava konusu taşınmaz bölümleri köy boşluğu vasfında olduğundan bahisle tescil harici bırakılmıştır.
2. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacılar ... ve müdahil davacı ... ile davacı ... vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı ... ve müdahil davacı ... ile davacı ... vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 438. maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60'ar TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
15.06.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.