Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8734 E. 2022/2563 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Mahkemece asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, asıl davada davacı mirasçıları, asıl davada davalı mirasçıları ve birleştirilen davada davacı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 29/03/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden birleştirilen davada davacı ... vekili Avukat ...... geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden asıl davada davacı ... v.d. Vekili ve asıl davada davalı mirasçıları vekili gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare dosya incelenerek gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl davada davacı ...; dava konusu 7101 ada 4 sayılı parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, ancak taşınmazın kök muris ... ... ...'den kaldığını ve mirasçılar arasında yapılan rizai taksim sonucu taşınmazın annesi ... ...'e düştüğünü, annesi ... ...’ün de 1986 yılında taşınmazı kendisine sattığını açıklayarak tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında davacının ölümü üzerine mirasçıları davayı sürdürmüşlerdir.

Birleştirilen davada davacı ...; dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda davalı ... adına tespit ve tescil edilmişse de davalı lehine iktisap koşullarının bulunmadığını, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Asıl ve birleştirilen davada davalı ...; dava konusu taşınmazın kök muris ... ... ...'den kalmadığını, taşınmazın kendisine ait olduğuna ilişkin eski tapu kaydı ve mahkeme kararının bulunduğunu, taşınmazın rızai taksimde davacının annesi ... ...’e kaldığının da doğru olmadığını, bahsedilen satış senedinin başka bir taşınmaza ait olabileceğini belirterek davanın reddini savunmuş, yargılama sırasında davalının ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 05/07/2012 tarihli ve 2011/439 E. 2012/284 K. sayılı kararıyla, iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 16/12/2013 tarihli ve 2013/612 E. 2013/19169 K. sayılı kararıyla; “...Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Öncelikle 7101 ada 4 parselin 1986 tarihli satış senedi kapsamında kalıp kalmadığının keşfen belirlenmesi zorunludur. Dava konusu taşınmazın tarafların annesi ...'nin babası ... ... ...'den kaldığı yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından ifade edildiğinden ... ... ...'ün terekesinin tüm mirasçılarının katılımıyla usulüne uygun olarak taksim edilip edilmediğinin açıklığa kavuşturulması, taksim sonucu murisin kızı ... ...'e düşmüş ise, ...'nin de 1986 yılında oğlu ...'a satışının miras payının devri (TMK 677) niteliğinde olduğunun kabulüyle şimdiki gibi davanın kabulüne karar verilmesi düşünülmelidir...O halde mahkemece yapılacak iş; yerel bilirkişilerin mahkemece belirlenmesi, yerel bilirkişi ve tarafların bildirdiği tanıkların HMK’nın 243 ve 244. maddeleri gereğince, keşif yerine davetiyeyle çağırılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri, beyanlar arasında çelişki bulunduğu taktirde HMK’nın 261. maddesi gereğince aykırılığın giderilmesi, dava konusu 7101 ada 4 parselin 1986 tarihli satış senedi kapsamında kalıp kalmadığının yerel bilirkişi ve tanıklara sorular yöneltilmek suretiyle saptanması, muris ... ... ...'ün terekesinin tüm mirasçılarının katılımıyla usulüne uygun olarak taksim edilip edilmediğinin açıklığa kavuşturulması, ondan sonra istek konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır....” gerekçesiyle mahkemenin kararı bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 20/11/2020 tarihli ve 2014/132 E., 2020/619 K. sayılı kararıyla; dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile kök muris ... ... ...'ün terekesinin mirasçıları arasında taksim edildiği ve dava konusu taşınmazın davacının annesi ... ...'e düştüğü, taşınmazın 1986 tarihli satış senedi kapsamında kaldığı ve bu tarihinden itibaren davacı ... tarafından kullanıldığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne; davacı ... tarafından açılan birleştirilen davanın ise ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı ... mirasçıları vekili, asıl davada davalı ... mirasçıları vekili ve birleştirilen davada davacı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Asıl davada davacı ... mirasçıları vekili, asıl davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olduğunu, ancak hükümde davacı tarafından yatırılan 1.795,80 TL tamamlama harcının davacılara iadesine karar verilmediğini, ayrıca asıl davada Hazine taraf olmadığı halde, davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin hem davacılara hem de Hazineye verilmesinin doğru olmadığını, ayrıca yargılama giderinin de eksik hesaplandığını belirterek hükmün düzeltilerek onanmasını veya bozulmasını istemiştir.

Asıl davada davalı ... mirasçıları vekili, dava konusu taşınmazın davalı ...’e ait olduğunu ve uzun yıllardır ... tarafından kullanıldığını, taşınmazın kök muris ... ... ...’den gelmediğini, davacının taşınmazı ... ...'den satın aldığı iddiasının da gerçek olmadığını, dosyaya sunulan tapu kaydı ve Kahramanmaraş 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/604 E. 1973/697 K. sayılı kararı ile taşınmazın davalıya ait olduğunun açık olduğunu, ancak mahkemece bu hususta bir araştırma yapılmadığını, eksik inceleme sonucunda karar verildiğini, bozma kararının gereklerinin de yerine getirilmediğini, taşınmazın ... ... ...'den geldiğine ve taksim yapıldığına dair belge bulunmadığını, ayrıca Kahramanmaraş Kadastro Mahkemesinin 2011/40 E. sayılı dava dosyası kesinleşmeden karar verildiğini belirterek hükmün bozulmasını istemiştir.

Birleştirilen davada davacı ... vekili; dosyaya sunulan bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazın 1956, 1988. 2002 tarihli gizli memleket haritaları ve 1952, 1985 ve 1999 tarihli hava fotoğraflarında taşınmaz üzerinde herhangi bir tarımsal faaliyet olmadığının ve hali vaziyette arazi olduğunun belirtildiğini, mahkemece eksik inceleme sonucunda usul ve yasaya aykırı olarak asıl davanın kabulüne karar verildiğini, oysa asıl davada davacı lehine iktisap koşullarının oluşmadığını, taşınmaz üzerinde davacının zilyetliğinin bulunmadığını belirterek hükmün bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

6.2.3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 326/1. maddesinde “Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.”

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, (IV./2.) no.lu paragrafta yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

6.3.2. Asıl davada davacı ... mirasçıları vekilinin temyiz itirazlarına gelince;

Mahkemece, asıl davada davacı tarafından yatırılan 118,80 TL peşin ve 1.677,00 TL tamamlama harcının toplamı 1.795,80 TL’nin davalılardan alınarak davacılara verilmesine karar verilmesi gerekirken, bu hususta bir hüküm kurulmamış olması doğru olmadığı gibi, asıl davada sadece davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, taraf olmadığı halde Hazine lehine de vekalet ücretine hükmedilmiş olması isabetsizdir.

6.3.3. Ancak, değinilen bu hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığından hükmün düzeltilerek onanması gerekir.

V. SONUÇ:

1- Asıl davada davalı ... mirasçıları vekilinin ve birleştirilen davada davacı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

2- Asıl davada davacı mirasçılarının temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulü ile;

3- Hükmün 1-A) bendinin son cümlesinden sonra gelmek üzere; “...davacı tarafından yatırılan 118,80 TL peşin ve 1.677,00 TL tamamlama harcının toplamı olan 1.795,80 TL’nin davalı ... mirasçılarından müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı ... mirasçılarına verilmesine,” cümlesinin yazılmasına,

4- Hükmün 1-D) bendinin hükümden çıkarılarak yerine 1-D) bent olarak; “Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ve hesaplanan 8.203,00-TL vekalet ücretinin davalı ... mirasçılarından alınarak davacı ... mirasçılarına verilmesine,” cümlesinin yazılmasına, 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.