Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8788 E. 2022/2787 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Dava konusu taşınmazların zilyetliğe dayalı tapu tescili, tapu iptali ve tescil taleplerinin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, taşınmazların zilyetlik yoluyla iktisabı konusunda orman kadastrosu, imar planı ve zilyetlik süresi gibi hususlarda gerekli araştırmayı yapmadan eksik inceleme ile hüküm kurması, hava fotoğrafları gibi delillerden yararlanmaması ve bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri gidermemesi nedeniyle bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 8. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ ALANYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tescil, tapu iptali ve tescil davası sonucunda, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince verilen 13/04/2021 tarihli ve 2020/886 Esas, 2021/370 Karar sayılı karar, davacılar vekili tarafından süresi içerisinde duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 05/04/2022 Salı günü için yapılan tebligatlar üzerine, temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... Yılmaz geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen dahili davalı ... vekili ve diğerleri gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı ... ve müşterekleri vekili dava dilekçesinde; hudutlarını dava dilekçesinde belirttikleri taşınmaz bölümünün müvekkilerine, murisleri olan ...’dan kaldığını, taşınmazın imar-ihya edildikten sonra 1960’lı yıllardan günümüze kadar ekilip dikilmek suretiyle kullanıldığını ileri sürerek, taşınmazın müvekkillerinin miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemiştir.

2. Davacılar vekili, mahallinde yapılan keşif sonrası Mahkemeye verdiği 15/07/2010 havale tarihli ıslah dilekçesiyle; dava konusu edilen taşınmazın bir bölümünün, Hazine adına kayıtlı bulunan 1959 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığının anlaşıldığını, bu yerin idari yoldan Hazine adına tescil edildiğini davadan sonra öğrendiklerini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın 1959 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalan bölümü yönüyle davalarını tapu iptali ve tescil davası olarak ıslah ettiklerini beyan etmiştir.

3. ... müdahale dilekçesinde; davacılardan ...’ın dava konusu taşınmazdaki payını, taşınmazın zilyetliği ile birlikte Süleyman’dan devir ve teslim aldığını ileri sürerek, ... payının adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

4. ... vekili müdahale dilekçesinde; daha önce müvekkili hakkında verilen gaiplik kararının mahkeme kararıyla kaldırıldığını, kök muris ...’dan gelen dava konusu taşınmazda müvekkilinin de hakkının bulunduğunu ileri sürerek, müvekkilinin davaya katılma talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.

5. ... vekili müdahale dilekçesinde; dava konusu taşınmazın sınırında bulunan 1227 parsel sayılı taşınmazın müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin taşınmazı 1999 yılında satın aldıktan sonra teraslayıp bahçe olarak kullanmaya başladığını, taşınmazdaki eklemeli zilyetliğinin 20 yılı aşkın olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazın müvekkiline ait bölümünün müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmaz Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğundan zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, Mahkemece yapılacak inceleme ve araştırma sonunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı Kestel Belediye Başkanlığı ile dahili davalı ... tarafından davaya cevap verilmemiştir.

3. Dahili davalı ... vekili cevap dilekçesinde; eldeki davanın Hazine ile ilgili kamu tüzel kişilikleri aleyhine açılması gerektiğini, vekil eden belediyenin ilgili kamu tüzel kişiliklerinden olmadığını, bu nedenle vekil eden belediye yönüyle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, öte yandan imar planı kapsamında kalan yerlerin zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini ileri sürerek, Mahkemece yapılacak araştırma ve inceleme sonucunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/06/2019 tarihli ve 2007/74 Esas, 2019/458 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede, 1960 yılında tesis kadastrosu çalışması, 1986 yılında ise orman kadastrosu çalışması yapıldığı, yine bu yerde 2015 yılında yapılmış imar uygulamasının bulunduğu, dava konusu taşınmazın davacılar ve asli müdahil tarafından, tesis kadastrosu çalışmalarının kesinleştiği tarihten, taşınmazın imar planı kapsamına alındığı tarihe kadar, 20 yılı aşkın süre boyunca kullanıldığı, dava konusu taşınmazın kamu malı (orman, resmi bina ve tesis, tahsisli/ kadim mera, yaylak, kışlak, kayalık, tepelik, göl vb.) niteliğinde olmadığı, taşınmaz üzerinde aralıksız ve çekişmesiz şekilde tarımsal faaliyette bulunulduğu, dosya arasında bulunan orman bilirkişi ve ziraat bilirkişi raporlarında da taşınmazın tarım arazisi vasfında olduğunun belirtildiği, bunun gibi idari yoldan Hazine adına tescil edilmiş bulunan 1959 parsel sayılı taşınmaz yönünden de taşınmazın tapuya tescil edildiği tarihe kadar müdahil davacı lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluşmuş olması nedeniyle, bu parsel yönünden de talebin kabulünün gerekeceği, davacılardan ... pay devri nedeni ile adına düşecek hissenin ... adına tescilini talep etmiş ise de, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 677 ve 678. maddesi gereğince, yapılan sözleşme geçerli olmadığından talebin kabul edilmediği gerekçesiyle,

Davacıların ve asli müdahil ...’nin davalarının kabulüne, teknik bilirkişi ... ... ...'ın 31/08/2018 tarihli raporunda; "A1" harfi ile gösterilen "4.508,71” metrekarelik taşınmaz bölümünün ... mirasçıları adına veraseten iştirak halinde; "B1" harfi ile gösterilen "805,43” metrekarelik taşınmaz bölümünün ise müdahil davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, 1959 parsel sayılı taşınmazın aynı bilirkişi raporunda; "A4" harfi ile gösterilen "1.930,06” metrekarelik bölümünün Hazine adına olan tapu kaydının iptali ve taşınmazdan tefriki ile bu bölümün ... mirasçıları adına veraseten iştirak halinde tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde davalı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin karar vermek için yeterli olmadığını, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan bu taşınmazın zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, kaldı ki zilyetlikle iktisap koşullarının da davacı taraf lehine oluşmadığını, ayrıca Mahkemece belgesiz araştırması da yapılmadığını belirterek, re’sen göz önünde bulundurulacak sebeplerle birlikte istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 13/04/2021 tarihli ve 2020/886 Esas, 2021/370 Karar sayılı kararıyla; yerleşmiş Yargıtay uygulamasına göre, bir taşınmazın öncesi orman veya 6831 sayılı Kanun’un 1/j maddesi kapsamında eğimi % 12’yi aşan (toprak muhafaza karakteri taşıyan) çalılık niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde, orman kadastrosunun yapıldığı tarihten, dava veya taşınmazın imar planı kapsamına alınma tarihine kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin dolup dolmadığının dikkate alınması gerektiği, somut olayda fen ve orman bilirkişilerinin raporlarına göre, dava konusu taşınmazın, 1960 yılında kesinleşen tesis kadastrosu çalışmalarında taşlık ve çalılık olarak tapulama harici bırakıldığı ve eğiminin de % 15-16 civarında olduğu belirlendiğine göre, yörede yapılan orman kadastrosunun askı ilanına çıkarıldığı 24/11/1988 tarihinden 6 ay sonraki kesinleşme tarihi ile dava tarihi olan 2007 yılı arasında TMK’nın 713/1. maddesinde öngörülen 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı; ıslahla dava konusunun kapsamı içerisine alınan 1959 parsel sayılı taşınmazın nizalı bölümü yönünden, taşınmazın ihdasen Hazine adına tescil edildiği 1995 yılına kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı; dava konusu olup 1234 no.lu parsel içerisinde kalan 3012,47 metrekarelik taşınmaz bölümü, 1233 no.lu parsel içerisinde kalan 1262,61 metrekarelik taşınmaz bölümü ve 1227 no.lu parsel sınırları içerisinde kalan 358,16 metrekarelik taşınmaz bölümü hakkındaki davanın, tapuda kayıtlı taşınmazların TMK’nın 713/1. maddesi uyarınca zilyetliğe dayalı olarak kazanılmasının mümkün olmadığı, tapuda kayıtlı taşınmazların zilyetlikle kazanılmasını sağlayan iki ayrı istisnai durumu düzenleyen TMK’nın 713/2. maddesindeki koşullar somut olayda gerçekleşmediği gibi, davacılar tarafından bu maddeye de dayanılmadığı gerekçesiyle; müdahil davacı ...’nin davası yönüyle ise, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 65. maddesine göre, açılan bir davaya, dava konusu edilen şey hakkında taraflar dışında hak iddia edilerek o şeyin kendisine ait olduğunu ileri süren ve harcını yatırmak suretiyle davaya dahil olan kimsenin hukuki durumunun asli müdahillik niteliğinde olup, değinildiği üzere, asli müdahalede dava edilen müddeabih esas olduğundan, bir başka deyişle asli müdahale dava konusuyla bağlantılı olarak tarafların dışında müstakil hak arama durumu olduğundan, müddeabihin dışına çıkılarak dava konusu edilmeyen hususta hak talebinde bulunulmasına asli müdahale yoluyla yasal olanak bulunmadığından, müdahil ...’nin dava ettiği, hükme esas alınan fen bilirkişi raporuna ekli krokide (B1) ile gösterilen 805,43 metrekarelik taşınmaz bölümünün, davacıların dava ettiği taşınmaza dahil olmaması karşısında, müdahale yoluyla dava konusu edilmesi mümkün bulunmadığı gerekçesiyle;

Davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/06/2019 tarih 2007/74 Esas 2019/458 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, HMK'nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca davanın esasına ilişkin olarak; davacıların ve asli müdahilin davalarının reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde, davacılar vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz talebinde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararında yer alan gerekçenin yerinde olmadığını, dava konusu taşınmazın eğiminin ne kadar olduğunu belirleme yetkisinin orman mühendisi bilirkişide değil ziraat mühendisi bilirkişide olduğunu, ziraat mühendisi tarafından bir alet yardımıyla ölçüm yapılarak taşınmazın eğiminin belirlenmediğini, kaldı ki keşif sonrası ziraat mühendisi bilirkişiden aldırılan 22/11/2009 tarihli raporda, taşınmazın tesviye edilerek teraslandığı ve meyilinin ortadan kaldırılarak taşınmazda muz tarımının yapıldığının belirtildiğini, yine orman mühendisi bilirkişiden aldırılan 14/03/2016 tarihli raporda, taşınmazın eğimi % 10 civarında iken teraslanmak suretiyle eğiminin %3 ila 5 civarına indirildiğinin belirtildiğini, dava konusu taşınmaz Kestel Mahallesinde bulunsa da bu beldenin mahalle olmadan önceki adının Çamyolu köyü olduğunu ve Çamyolu köyünde yapılan orman kadastrosu çalışmasının 1985 yılında kesinleştiğini, bu hususta emsal Mahkeme kararlarının da olduğunu, bu anlamda Bölge Adliye Mahkemesinin 20 yıllık süre hesabında yanlışlık bulunduğunu, dosya kapsamına göre iddialarını kanıtladıklarını, 1959 parsel sayılı taşınmaza ilişkin davaları yönünden verilen kararın da yine isabetsiz olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

1960 yılında Antalya ili, Alanya ilçesi, Kestel Mahallesi çalışma alanında bulunan dava konusu taşınmaz bölümü, taşlık ve çalılık olduğundan bahisle tescil harici bırakılmıştır. Dava konusu taşınmazın sınırında bulunan 1959 parsel sayılı taşınmaz ise, 16/06/1995 tarihinde idari yoldan tarla vasfıyla Hazine adına tescil edilmiştir.

Dava; Türk Medeni Kanunu’nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tescil ve tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.

İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.” hükümlerini içermektedir.

3.3. Değerlendirme

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, kararın (III.) numaralı paragrafında açıklanan gerekçelerle davacıların ve müdahil davacının davasının kabulüne, Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme sonunda ise, kararın (IV/3.) numaralı paragrafında açıklanan gerekçelerle, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A1) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü ile 1959 parsel sayılı taşınmazın aynı raporda (A4) harfi ile gösterilen dava ve temyize konu bölümü, 1960 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında “taşlık ve çalılık” vasfında olduğundan bahisle tescil harici bırakılmıştır.

Mahkemece mahallinde 30/10/2009 tarihinde yapılan keşif sonrası orman mühendisi Mehmet Boz’dan aldırılan 02/12/2009 tarihli raporda; dava konusu taşınmazın bulunduğu Kestel beldesi (Çamyolu köyü) ormanlarının kadastrosuna 21/09/1987 tarihinde başlandığı, 24/11/1987 tarihinde köy ilan panosunda gerekli ilanların yapıldığı ve kadastronun itirazsız yerlerde 6 ay sonra kesinleştiği, taşınmazın doğu-batı mailede %15-16 civarında eğiminin olduğu ancak arazide yapılan toprak hafriyatı sebebiyle eğimin ortadan kaldırıldığı, taşınmaz 14 ila 17 numaralı O.S. noktalarını birleştiren tahdit hattı dışında bulunduğundan orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmiş; 15/11/2013 tarihinde yapılan keşif sonrası orman mühendisi Adem Sönmez’den aldırılan 14/03/2016 tarihli raporda ise, dava konusu taşınmazın bulunduğu Kestel beldesi (Çamyolu köyü) ormanlarının kadastrosuna 25/09/1984 tarihinde başlanıp, 26/10/1984 tarihinde bitirildiği, 26/04/1985 tarihinde ise köy ilan panosunda gerekli ilanların yapıldığı ve kadastronun itirazsız yerlerde 6 ay sonra 27/04/1986 tarihinde kesinleştiği, 1958 tarihli hava fotoğraflarında taşınmazın bulunduğu yer ve çevresinin ağaçsız vaziyette olup, hububat ekili olduğu, 1986 tarihli hava fotoğraflarında ise yine taşınmazda hububat ekili olduğu, taşınmaz başında hassas gps ile yapılan ölçüm ve memleket haritalarındaki eş yükselti eğrilerinin değerleri yardımıyla yapılan eğim hesaplamasında, taşınmazın bulunduğu havzanın doğal yamaç eğiminin %10 olarak hesaplandığı ancak yapılan teraslama sonucunda eğimin %3-5 civarına indirilmiş olduğu, ziraat bilirkişi raporunda taşınmazı eğiminin %15-16 civarında olduğu belirtilmiş ise de bunun genel yamaç eğimi olmayıp, yalnızca taşınmazın eğimi olduğu, taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olmadığı belirtildiği halde, Mahkemece dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede ilk orman tahdidinin ne zaman ve hangi kanun uyarınca yapıldığı araştırılmamış, yine taşınmazın bulunduğu yörede 1744, 2896, 3116, 3302, 3373 ve 6831 sayılı Kanunlara göre yapılmışsa aplikasyon, orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamalarına ilişkin ayrı ayrı işe başlama, çalışma, işi bitirme tutanakları ile sonuçlarının ilanına ilişkin askı ilan tutanakları, taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösteren ilk orman tahdit harita örneği, aplikasyon ve 2/B madde uygulama harita örneklerinin orijinallerinden çekilmiş onaylı, renkli fotokopi örnekleri dosya arasına alınmamış, orman mühendisi bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler yöntemince giderilmemiş, taşınmazın gerçek eğimi, eğim ölçer (klizimetre) aleti ve memleket haritasındaki münhanilerden yararlanılarak kesin olarak belirlenmemiş, Bölge Adliye Mahkemesince de, hangi orman bilirkişi raporunun hükme esas aldığını belirtmeksizin, “fen ve orman bilirkişi raporlarına göre” denilmek suretiyle hüküm kurulmuştur.

Yine, dosya arasında bulunan Kestel Belediye Başkanlığının 02/02/2009 tarihli yazı cevabında, dava konusu taşınmaz bölümünün bulunduğu alanda yapılmış ve kesinleşmiş imar planının bulunmadığı; Alanya Belediye Başkanlığının 29/11/2018 tarihli yazı cevabında ise, dava konusu taşınmaz bölümünün, mülga Kestel Belediye Meclisinin 19/01/2006 tarih, 3 sayılı kararı uyarınca 1/5000 ölçekli nazım imar planı kapsamına alındığı belirtilmiş olmasına rağmen, Mahkemece dava konusu taşınmaz bölümünün ilk defa hangi tarihte imar planı kapsamına alındığı hususu ... ile Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığından ayrı ayrı sorularak, imar planının kesinleşme tarihini de gösterir şekilde onaylı bir örneği getirtilerek dosya arasına konulmamış, ayrıca taşınmaz üzerindeki zilyetliğin başlangıcını ve sürdürülüş biçimini belirlemede en etkili yöntem olan hava fotoğraflarından da yararlanılmamıştır.

Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle, dava konusu taşınmaz bölümünün ilk defa hangi tarihte imar planı kapsamına alındığı ve imar planının hangi tarihte kesinleştiği ... ile Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığından ayrı ayrı sorularak, alınacak yazı cevabı, tüm plan ve haritalar getirilerek dosya arasına konulmalı; Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazın bulunduğu mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve denetimin sağlanması bakımından ilgili sayfanın çıktısı dosya arasına konulmak suretiyle, buradan elde edilen verilere göre, taşınmazın ilk defa imar planı kapsamına alındığı tarihten (imar planının onay tarihinden) 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı, tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı; dava konusu 1959 parsel sayılı taşınmazın idari yoldan tapuya tescil edildiği anlaşıldığından, taşınmazın oluşumuna esas tüm bilgi, belge ve kroki getirtilip dosya arasına alınmalı; dava konusu taşınmaz bölümünün sınırında bulunan 1227 ve 1234 parsel sayılı taşınmazların tespitine esas alınan vergi kayıtları getirtilip dosya arasına alınmalı; dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, serbest orman mühendisleri arasından seçilecek 3 kişilik orman mühendisi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ve teknik bilirkişinin katılımı ile mahallinde yeniden keşif yapılmalıdır.

Yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, dava konusu taşınmaz bölümlerinin önceki ve şimdiki niteliği, ilk olarak kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından hangi tarihten beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, taşınmazların ne şekilde imar-ihya edildiği ve ihyanın hangi tarihte tamamlandığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişki doğduğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle oluşan çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellerin tespit tutanakları ve dayanaklarıyla denetlenmeli; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, önceki tarihli ziraat mühendisi bilirkişi raporları da irdelenmek suretiyle taşınmazların evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, taşınmazların imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığını ve üzerlerindeki zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazların ve çevresinin yakın plan ve panaromik fotoğrafları çektirilip, üzerine taşınmazların sınırlarının işaretlenilmesi istenilmeli; Mahkeme hakiminin, taşınmazın konumuna, niteliğine ve çevre parsellerle karşılaştırılmalı şekilde fiziksel özelliklerine ilişkin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, taşınmazların kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle, dosya arasında bulunan ve varsa temin edilecek başkaca hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, taşınmazların önceki ve şimdiki niteliği, imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı, ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren başladığı hususlarında ayrıntılı rapor düzenlemesi istenilmeli; memleket haritası ile bu haritaların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafları ve amenajman planı, orman mühendisi bilirkişi kurulu ve teknik bilirkişi yardımıyla, dava konusu taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmalı, taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli, 1744, 2896, 3116, 3302, 3373 ve 6831 sayılı Kanunlar karşısındaki durumları saptanmalı, ayrıca taşınmazların gerçek eğimi, taşınmazların eğimini belirleyen eğim ölçer (klizimetre) aleti ve memleket haritasındaki münhanilerden yararlanılarak kesin olarak belirlenmeli, yine taşınmazların bulunduğu yere ait orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita, komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan, krokili, bilimsel verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; taşınmazların öncesi orman veya 6831 sayılı Kanun'un 1/J maddesi kapsamında eğimi % 12'yi aşan (toprak muhafaza karakteri taşıyan) çalılık niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde, orman

kadastrosunun yapıldığı tarihten, taşınmazların imar planı kapsamına alındığı tarihe kadar zilyetlik süresinin dolup dolmadığı gözetilmeli; taşınmazların bulunduğu yerde 2006 yılından önce yapılıp kesinleşen imar planı bulunup bulunmadığına dair kesin bir bilgiye ulaşılamamış olup, eğer taşınmazların bulunduğu yerde 2006 yılından önce yapılarak kesinleşmiş ve dava konusu taşınmazları kapsayan imar planı varsa buna göre, yoksa Kestel Belediye Meclisinin 19/01/2006 tarih 3 sayılı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planının kesinleştiği tarih sorulup saptanarak, imar planına alınma tarihine kadar, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A1) harfiyle gösterilen taşınmaz bölümü yönüyle kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin davacı taraf yararına gerçekleşip gerçekleşmediği; 1959 parsel sayılı taşınmaz bölümü yönüyle ise, aynı şartların taşınmazın idari yoldan Hazine adına tescil edildiği tarihe kadar gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilip, sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.

VI. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1. maddesi uyarınca Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen temyiz eden davacılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin temyiz edilen davalı Hazineden alınmasına, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 05/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.