Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8935 E. 2022/1916 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından borç temin etmek amacıyla verilen vekaletnamenin kötüye kullanılıp taşınmazların devredilmesi nedeniyle açılan tapu iptal-tescil davasının hukuki niteliğinin ve davalıların sorumluluğunun belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın, inançlı işlem değil vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle açılmış bir tazminat davası olduğu ve ilk el davalının da vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bilen konumda olduğunun anlaşılması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi değiştirilmek suretiyle düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasındaki tapu iptal- tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, borç temin edebilmek amacıyla davalı ...'a 17 parsel sayılı taşınmazda bulunun 38, 39, 40 ve 41 sayılı bağımsız bölümlerin satış yetkisini içeren vekaletname verdiğini, davalının ise borç para vermediği gibi anılan taşınmazları diğer davalı olan eşi ...’ye devrettiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiş, yargılama sırasında taşınmazın el değiştirmesi nedeniyle davacı 6100 sayılı HMK'nin 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkını davalıya karşı tazminat olarak kullanmıştır.

II. CEVAP

1. Davalı ..., taşınmazları satın aldığını ve bedeli olan 220.000,00 TL’yi elden ödediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2. Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davanın inançlı işlem hukuki sebebine dayandığı, davalıların davacıyı borç para vereceği vaadi ile dolandırarak taşınmazlarını aldıkları ancak taşınmaz bedellerini ödemedikleri gerekçesiyle 200.000,00 TL'nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar vermiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davalı ... ve davalı ... tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalılar ayrı ayrı verdikleri istinaf dilekçesinde özetle, inançlı işlemin yasal unsurlarının oluşmadığını, inançlı işleme dayanak oluşturacak resmi belge bulunmadığını, yargılama sırasında davacı ile anlaştıklarını, davalı ...’ye yapılan devirden sonraki devirlerin davacının talebi ile yapıldığını, ihtiyati tedbirin davacının rızası ile kalkmasının bunun delili olduğunu, buna rağmen davaya devam edilerek haksız kazanç sağlandığını, taraflarına herhangi bir duruşma zaptı tebliğ edilmediğini, davanın devam ettiğine ilişkin bilgileri olmadığını, yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, kendisini ifade etme imkanı bulamadığını, adil yargılanma hakkının kısıtlandığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemişlerdir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 18.06.2021 tarihli ve 2021/735 E. 2021/1180 K. sayılı kararıyla; her ne kadar inançlı işleme dayalı bedel istemli davanın yazılı delil ile kanıtlanması gerekiyor ise de, davacının şikayeti üzerine başlatılan soruşturma neticesinde davalı ...’ın davaya konu edilen eylemine uyan nitelikli dolandırıcılık suçundan dolayı mahkumiyetine karar verilerek hükmün kesinleştiği, ceza dava dosyasının içeriği ve sonucu itibariyle dava kanıtlandığından ayrıca yazılı bir delil aranmasına gerek bulunmadığı, davalı ...'ın da ilk el konumunda olduğu, TMK'nin 1023.madde koruyuculuğundan da yararlanamayacağı gözetilerek davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuş olmasında ve hükmün kuruluş biçiminde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davalı ... ve davalı ... tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalılar ayrı ayrı verdikleri temyiz dilekçesinde özetle, inançlı işlemin yasal unsurlarının oluşmadığını, inançlı işleme dayanak oluşturacak resmi belge bulunmadığını, yargılama sırasında davacı ile anlaştıklarını, davalı ...’ye yapılan devirden sonraki devirlerin davacının talebi ile yapıldığını, ihtiyati tedbirin davacının rızası ile kalkmasının bunun delili olduğunu, buna rağmen davaya devam edilerek haksız kazanç sağlandığını, taraflarına herhangi bir duruşma zaptı tebliğ edilmediğini, davanın devam ettiğine ilişkin bilgileri olmadığını, yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, kendisini ifade etme imkanı bulamadığını, adil yargılanma hakkının kısıtlandığını ileri sürerek hükmün bozulmasını istemişlerdir.

3.Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tazminat istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390. Maddesinde) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.

3.2.2 TMK’nin 1023. maddesinde “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur." hükmüne yer verilmiştir

3.3. Değerlendirme

3.3.1 Dosya içeriği ve toplanan delilerden; davacının çekişme konusu 38, 39, 40 ve 41 nolu bağımsız bölümlerin satış yetkisini içeren 11.11.2014 tarihli vekaletnameyi davalı ...’a verdiği, davalı ...’ın bu vekaletname ile anılan taşınmazları davalı eşi ...’ye 12.11.2014 tarihinde satış suretiyle devrettiği, davacı asil ve vekilinin 10.07.2015 havale tarihli dilekçeleri ile anlaştıklarını belirterek taşınmazlar üzerindeki ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasını istedikleri, taşınmazlar üzerindeki ihtiyati tedbirlerin kalkması ile birlikte kayıt maliki ...’ye vekaleten vekil ...’in anılan taşınmazları dava dışı Kadir’e devrettiği, bundan sonra taşınmazların çok sayıda el değiştirdiği, dava konusu eylem nedeniyle davalı ...’ın Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/214 Esas, 2017/307 Kararı ile dolandırıcılık suçundan hapis ve para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve hükmün istinaf incelemesinden geçerek 18.10.2019 tarihinde kesinleştiği sabittir.

3.3.2 Her ne kadar İlk Derece Mahkemesince davanın hukuki sebebi inançlı işlem olarak nitelendirilmiş ise de; iddianın ileri sürülüş biçimi, taraf anlatımları ve dosya kapsamı itibariyle davanın vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki sebebine dayandığı, vekilin vekalet görevini kötüye kullandığının kesinleşen Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/214 Esas, 2017/307 Karar sayılı dosyası ile sabit olduğu, ilk el davalı ...’nin de vekilin eşi olması karşısında vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda olduğu, vekil ile el ve iş birliği içinde davacıyı zararlandırdıkları anlaşılmaktadır. Davanın bu gerekçe ile kabulüne karar verilmesi gerekirken sonucu itibariyle doğru olduğu için İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilmesine karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalılar ... ve ...’nin temyiz itirazlarının ayrı ayrı reddine, resen yapılan inceleme sonucu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, kararın (V/3.3.) paragrafında belirtilen gerekçelerle İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi değiştirilmek suretiyle 6100 sayılı HMK’nin 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.