Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8998 E. 2022/1498 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, mahkemenin tanık delillerini toplamadan karar vermesinin doğru olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıya tanık listesi sunması için usulüne uygun süre verilmemesi, tanık bildirilmesi halinde dinlenmemesi ve diğer delillerin toplanıp değerlendirilmemesi nedeniyle eksik inceleme yapıldığı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - BEDEL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil-bedel davası sonunda Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen karar yasal süre içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, davalı ...'nın kız kardeşi, diğer davalı ...’ın da onun eşi olduğunu, Samsun 6. Noterliğinin 22/05/2019 tarihli ve 14771 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile intikal vs. gibi işlemler ile ilgilenmesi amacıyla vekil olarak tayin ettiği davalı ...’ın vekaletnamedeki yetkilerini kötüye kullanmak suretiyle mirasbırakan annesi ...’ten intikal eden 1228 ada 10 parseldeki 13 nolu, 7671 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki 18 nolu, 1071 ada 76 parseldeki 13 nolu bağımsız bölümlerdeki 1/2’şer payını diğer davalı ...’ya satış yoluyla devrettiğini, davalı eş ...’nın iyi niyet iddiasında bulunmasının mümkün olmadığını, yine trafik sicilinde muris adına kayıtlı bulunan ... plakalı iki aracın satıldığını ya da davalı ... üzerine tescil edildiğini, ayrıca muris adına kayıtlı banka hesaplarındaki paraların da davalılar tarafından çekildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile ½’şer payın adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazların dava tarihindeki rayiç değerlerinin tespit edilerek 1/2 hissesine düşen kısmının davalı ...’dan tahsiline, muris adına kayıtlı araçların sicillerinin tespiti ile davalı ... adına tescil edilmiş ise 1/2 hisselerinin iptali ile adına tesciline, şayet satılmış ise dava tarihindeki rayiç değerinin davalı ...’dan alınarak kendisine ödenmesine, yine murisin banka hesaplarından çekilen paraların ½ payının davalı ...’dan alınmasına karar verilmesini istemiş, aşamada sunduğu 06/07/2020 tarihli dilekçesinde; banka hesapları ve araçlara ilişkin davayı takip etmediğini bildirmiş, 26/05/2021 tarihli dilekçesi ile dava konusu 18 nolu bağımsız bölüm hakkındaki davasından feragat etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar iddiaların doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 16/07/2020 tarihli 2019/376 E., 2020/240 K. sayılı kararıyla; davalı ...'nin kendisine verilen vekaletnameyi kullanarak dava konusu edilen taşınmazları ve taşıtları eşi üzerine satış göstermek suretiyle devrettiği, bu hususların vekalet görevini kötüye kullandığının göstergesi olduğu, kaldı ki vekalet görevine istinaden davacının yararına bir kazanım yaptırmadığı gibi davacının zarara uğramasına sebebiyet verdiği gerekçeleri ile, dava konusu 1228 ada 10 parseldeki 13 ve 7671 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki 18 nolu bağımsız bölümlerin davalı ... adına olan tapu kayıtlarının 1/2 hisselerinin iptali ile davacı adına tesciline, diğer dava konusu 1071 ada 76 parseldeki 13 nolu bağımsız bölümün dava dışı ...’a devredilmiş olması nedeniyle, bu taşınmaz yönünden bedel talebinin kabulü ile dava tarihi itibariyle hesaplanan değerinin 1/2 hissesi olan 102.500,00 TL'nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı ...'den alınarak davacıya verilmesine, davacının 06/07/2020 tarihli dilekçesi ile; davalı ... tarafından vekaletin kötüye kullanılması suretiyle 3. kişilere satılan ... plakalı araçlar ile ilgili davasını atiye bıraktığını beyan ettiği anlaşılmakla bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Kaldırma Kararı

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’nin 23/11/2020 tarihli ve 2020/1610 E. 2020/1815 K. sayılı kararıyla; Mahkemece öncelikle davacı vekilinin tefrik istemi yönünden olumlu-olumsuz bir karar verilip şayet tefrik talebi reddedilir ise davacı vekilinin terditli "davayı takip etmeyecekleri" yolundaki talebi davanın geri alınması niteliği taşıdığından HMK'nın 123. maddesi gereği davalı vekiline davanın geri alınmasına muvafakati bulunup bulunmadığı sorularak sonucuna göre bir karar verilmesi ve buna göre davalı vekili lehine vekalet ücreti takdiri gerekip gerekmeyeceği hususunda bir karar verilmesi gerekirken davalı vekilinin vekalet ücretini bertaraf eder şekilde yazılı olduğu üzere karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu, mevcut gerekçeye nazaran davalı vekilinin diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin bu yönden kabulü ile HMK'nın 353/1-a-5-6. maddesi uyarınca Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere Yerel Mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11/02/2021 tarihli ve 2020/549 E - 2021/66 K. sayılı kararıyla; kaldırma kararından önceki kararda belirtilen gerekçelerle; 7671 ada 6 parseldeki 18 nolu ve 1228 ada 10 parsel sayılı taşınmazdaki 13 nolu bağımsız bölümler yönünden tapu iptali ve tescil, 1071 ada 76 parsel sayılı taşınmazdaki 13 nolu bağımsız bölüm yönünden tazminat talebinin kabulüne, dava konusu ... plakalı araçlar ile ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, daha sonra 02/06/2021 tarihli ek karar ile dava konusu 18 nolu bağımsız bölüm ile ilgili davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

4. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

5. İstinaf Nedenleri Özetle

5.1. Davacı vekili, davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını belirterek, istinaf talebinde bulunmuştur.

5.2. Davalılar vekili, Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı ile davalı ...’nın Av. ... ... ve Av. ... ...’na vermiş oldukları vekaletlerin dosyaya celbi ile bu hususların taraflara sorularak konunun açıklığa kavuşturulması ve hasıl olacak neticeye göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik ve yeterli olmayan bir araştırma ile hüküm tesisinin yasaya uygun olmadığını, gerek kamu hukukunda ve gerekse özel hukukta; iyiniyet ilkesine ve dürüstlük ilkesine aykırı davranışların hiçbir şekilde korunmadığını, HMK'nın ilgili hükümlerine göre; mahkemelerin kararlarının, gerekçeli ve yargılamaya konu tüm uyuşmazlıkları çözecek biçimde yeterli ve doyurucu olması gerektiğini, gerekçeli kararın belirtilen yasal unsurları taşımadığını ve gerekçelerinin taraflar arasındaki uyuşmazlıkları çözecek derecede doyurucu olmadığını, gerekçeli kararda davalılara yapılan tebligatların yasaya uygun olup olmadığı, davalılar vekilinin 22/06/2020 tarihli dilekçesi başta olmak üzere aşamalarda dile getirdiği yazılı ve sözlü savunmalara neden itibar edilmediği ve davalı taraf delillerinin neden toplanmadığı hususunda hiçbir açıklama ve gerekçe mevcut olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

6. Gerekçe ve Sonuç

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’nin 05/07/2021 tarihli ve 2021/1421 E., 2021/1432 K. sayılı kararıyla; davacının istinaf talebi yönünden yapılan incelemede; davacı tarafın davadaki taşınmazlara yönelik istemlerinin 1071 ada 76 parsel 13 nolu bağımsız bölüm yönünden terditli bedel talebi olmak üzere kabul edildiği, muristen intikal eden araçlarla ilgili dava ise geri alınmakla bu dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olmakla 1071 ada 76 parsel 13 bağımsız bölüm sayılı taşınmaz yönünden tapu iptali ve tescil isteminin reddedilmiş olmasına karşın terditli bedel talebi kabul edildiğine göre bu parsel yönünden davalı vekili lehine vekalet ücreti takdirinin isabetsiz olduğu, bu durumda davalı vekili lehine sadece atiye terk edilen dava yönünden vekalet ücreti takdiri gerekirken 13 nolu bağımsız bölümün değeri üzerinden fazla vekalet ücretine hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğu, davalıların istinaf taleplerinin incelenmesinde; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları delillere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin dosyadaki delillerle çelişmeyen tespit ve değerlendirmesine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve re'sen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varıldığı gerekçeleri ile davalılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve vekalet ücretinin düzeltilmesi yoluyla yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalılar vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını tekrarlayarak, davacı ile davalı ...’nın muris ...’den intikal eden taşınmazların paylaşımı konusunda anlaşmaya vardıklarından, davacının bu anlaşma uyarınca dava konusu taşınmazların 3. kişilere satılma yetkisini de içeren vekaletnameyi ...’ye verdiğini, tam ve yeterli bir kovuşturma yapılmaksızın hüküm tesis edildiğini, "davanın kısmen kabulü” ile “kısmen reddine” ve 3. kişilere satılan ... plakalı araçlara ilişkin talep yönünden “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesine karşın, davacı tarafın neden olduğu yargılama giderlerinin davacıya yüklenmemesinin yasaya uygun olmadığını, davanın konusu ve davanın değeri nazara alındığında davacı taraf lehine hükmedilen 48.050 TL avukatlık ücretinin yasaya uygun olmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

3.Gerekçe

3.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile bedel istemine ilişkindir.

3.2.İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.

Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 671 ada 6 parseldeki 18 ve 1228 ada 10 parseldeki 13 nolu bağımsız bölümler davacı ile davalı ...’nın mirabırakanı ... adına kayıtlı iken 30/05/2019 tarihli intikal işlemi ile ½’şer paylı olarak davalı ve davalıya intikal ettiği, yine diğer dava konusu 1071 ada 76 parsel sayılı taşınmazdaki 13 nolu bağımsız bölüm de muris ... adına kayıtlı iken 22/05/2019 tarihinde davacı ve davalıya intikal ettiği, daha sonra davacının, Samsun 6. Noterliğinin 22/05/2019 tarihli ve 14771 yevmiye numaralı -içerisinde taşınmaz alım ve taşınmaz satış yetkileri bulunan- vekaletnamesi ile vekil olarak tayin ettiği davalı ...’nın eşi olan davalı ...’ın, 30/05/2019 tarihli satış işlemi ile çekişme konusu taşınmazlardaki davacı adına kayıtlı 1/2’şer payları (davacıya vekaleten) davalı ...’ya temlik ettiği, 1071 ada 76 parseldeki 13 nolu bağımsız bölümün davalı ... tarafından 21/06/2019 tarihli satış işlemi ile dava dışı... isimli şahsa devredildiği, davacının dava dilekçesinde taşınmazlar yönünden tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel talebinde bulunduğu, yine davacının dava dilekçesinde muris adına kayıtlı iki parça aracın satışı ve bankadaki paraları nedeniyle de bedel talebinde bulunduğu, aşamada sunduğu 06/07/2020 tarihli dilekçesi ile banka hesapları ve araçlara ilişkin davayı takip etmediğini bildirdiği, yine aşamada sunduğu 26/05/2021 tarihli dilekçesi ile de dava konusu 18 nolu bağımsız bölüme yönelik davasından feragat ettiğini beyan ettiği anlaşılmaktadır.

3.3.2. Somut olayda; davacının dava dilekçesinde tanık deliline dayandığı, ancak Mahkemece tanık deliline dayanılmasına rağmen tanık listesini ibraz etmek üzere usulüne uygun şekilde süre verilmediği, davacı tanıkları dinlenmeden sonuca gidilerek yazılı şekilde karar verildiği dosya kapsamı ile sabittir.

3.3.3. Hâl böyle olunca, davacıya tanık listesi sunması için usulüne uygun süre verilmesi, tanık bildirilmesi halinde dinlenilmesi, taraflarca süresinde bildirilen diğer delillerin toplanması, toplanan ve toplanacak delillerin bir arada değerlendirilmesi ve yukarıdaki ilkeler doğrultusunda inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek hüküm tesis edilmiş olması doğru değildir.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin değinilen yönler itibariyle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 24/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.