"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil, alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin oğlu aynı zamanda davalıların mirasbırakanı olan ...’un, müvekkilini hacca götüreceğini ve para vereceğini söyleyerek, hile ile maliki olduğu 140 ada 7 parsel sayılı taşınmazı devraldığını, satış bedelinin de ödenmediğini, ...’nin eşinin dava tarihinden 2 ay önce, hacdan ve paradan umudunu kesmesini beyan etmesi üzerine müvekkilinin kandırıldığını öğrendiğini, devir tarihinde 88 yaşında olmasına rağmen sağlık raporu alınmadığını, işitme – görme kaybı ve çok sayıda hastalığının bulunduğunu, %80 engelli olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescile mümkün olmadığı takdirde tazminata karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.04.2018 tarihli ve 2015/612 E. 2018/219 K. sayılı kararıyla hile iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile bir kısım davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 20.02.2019 tarihli ve 2019/341 Esas, 2019/402 Karar sayılı kararıyla; davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin hükmün gerekçesi yönünden istinaf başvurusu ile bir kısım davalılar vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca kabulü ile Mahkemenin kararı gerekçe ve vekalet ücreti yönünden düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm verilmesine karar verilmiş, dava, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle usulden reddedilip, bir kısım davalılar vekili lehine AAÜT’nin 7/2.maddesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairece 20.01.2021 tarihli ve 2019/2628 E., 2021/300 K. sayılı kararıyla “...Somut olayda, davacı hileyi dava tarihinden iki ay kadar önce öğrendiğini ileri sürmüş, öğrenme tarihi yönünden ispat yükü kendisinde olan davalı öğrenmenin daha önce gerçekleştiğine ilişkin bir savunma getirmemiş, dosya kapsamıyla aksi yönde bir bilgiye de ulaşılamamıştır. Bu durumda temlik ve dava tarihleri esas alınarak hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Hal böyle olunca, davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı gözetilerek yukarıdaki ilkeler uyarınca araştırma ve inceleme yapılarak temlikin hile ile gerçekleşip gerçekleşmediğinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...." gerekçesiyle bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hile iddiasının ispatlanamadığı, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1)-b-1.madde ve bendi uyarınca esastan reddine, İlk Derece Mahkemesinde kendisini vekille temsil ettiren bir kısım davalılar ..., ... ve ... vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1)-b-2.maddesi gereğince kabulü ile vekalet ücreti yönünden hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilerek davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, İlk Derece Mahkemesinde dinlettikleri tanık ...'nin öldüğünü, yerine Şahin Kurt'u dinletmek istediklerini ancak Bölge Adliye Mahkemesince bu taleplerinin reddedildiğini, müvekkilinin oğlu aynı zamanda davalıların mirasbırakanı olan ...’un, hacca götüreceğini ve para vereceğini söyleyerek dava konusu taşınmazı müvekkilinden devraldığını, satış bedeli ödemediğini, davacının işitme – görme kaybı ve çok sayıda hastalığının bulunduğunu, % 80 oranında engelli olduğunu bu hususun yeterince araştırılmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Bilindiği üzere,"hile"(aldatma); genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun(BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı gibi; taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse, yanılma(hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf bu hakkını kullanarak hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 39. maddesi hükmüne göre aldatma (hile) iddialarının aldatmayı öğrenme tarihinden itibaren bir yıl içerisinde ileri sürülmesi zorunludur. Hak düşürücü süre niteliğindeki bu sürenin hakim tarafından re'sen gözetilmesi gereklidir.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi şöyledir:
"İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",
4721 sayılı ... Medeni Kanunu'un (TMK) 6. maddesi şöyledir:
"Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.