"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince Mahkemenin gerekçesinde hata edildiği belirtilmek suretiyle, istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm tesis edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, eşi olan ölü ... ...'nın davalılar ile birlikte ... oğlu ...'un mirasçısı olduğunu, ... ... hastanede iken ortak muris adına tespit edilmesi gereken üç yerin davalılar adına tespit edildiğini, bu nedenle ... Merkez ... 238 ada 6 parsel, 224 ada 10 parsel ve 16 ada 123 parsel no.lu taşınmazlara ilişkin tapu kayıtlarının iptali ile ... oğlu ... mirasçıları adına veyahut her bir mirasçının hissesi oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada çekişme konusu taşınmazların 22/a uygulaması neticesinde 3582 ada 812 -3547 ada 6 ve 10 no.lu parseller olduğunu bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... mirasçıları, ... oğlu ...'un ölümü sonrası davacının eşi olan ... ...'nın da ölümü ile mirasçılar arasında ... yapıldığını, bazı taşınmazların davacıya verildiğini ve buna göre tapuda işlem yapıldığını, edinme sebebi olarak da "taksim" yazıldığını belirterek 1976 tarihli senedi sunmuşlar ve davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 15.01.2018 tarihli ve 2014/92 Esas, 2018/32 Karar sayılı kararı ile somut olayda m2 kaybı gibi itiraz da olmadan mülkiyete yönelik olarak taleplerin dile getirildiği, Kadastro Kanunu çerçevesinde davaya konu yerlerde 22/a uygulaması ile mülkiyete yönelik bir düzenleme olmadığı, davacının da davasını 22/a'ya itiraz olarak değil tapu iptal ve tescil talepli açtığı dikkate alınarak Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi gereği süre yönünden bu davanın görülemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... veresesi olduğunu, dava konusu üç parselin ... ve ... adına tespit edildiğini davalıların sunduğu ... sözleşmesinin bu taşınmazları kapsamadığı gibi sözleşmenin geçerliliğinin de araştırılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 18.04.2019 tarihli ve 2019/170 Esas, 2019/363 Karar sayılı kararı ile Mahkeme kararının sonuç itibari ile doğru olmakla birlikte gerekçe yönünden hatalı olduğu, somut olayda dava konusu parsellerin kadastro tutanaklarının incelenmesinde tutanakların 13.12.1959 tarihinde kesinleştiği, veraset ilamı ve nüfus kayıtları incelendiğinde ise kök muris ...'un kadastro tutanakları kesinleştikten sonra 02.12.1961 tarihinde vefat ettiği, davacının murisi ... ...'nın ise 18.10.1975 yılında vefat ettiği, o halde, dava konusu parseller yönünden 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı, ancak; dava konusu parsellerden 3502 ada 13 parsel (eski 812) sayılı taşınmazın, miras bırakanlar ... ve ...'nin ölümünden sonra 25.03.1976 tarihinde tüm mirasçıların katılımı ile düzenlenen "..." senedine ve 28.06. 1978 tarihinde tapu memuru huzurunda yapılan resmi senede göre eşit paylarla ... ve ...'a bırakıldığı ve tapuya da eşit paylarla adı geçenler adına tescil edildiği, resmi senette davacının da imzasının bulunduğu, bu nedenle davacının bu parselde eşi ...'den gelen miras hakkının kalmadığı anlaşıldığından davanın bu gerekçe ile reddine, dava konusu parsellerden 3547 ada 6 ve 10 parsel sayılı taşınmazların ise halen kök muris ... adına kayıtlı olduğu, davalılar adına intikalen ya da başka bir nedenle yapılan bir tescilin bulunmadığı, davacının Tapu Müdürlüğünde intikal işlemlerini yapmasının her zaman mümkün olduğu anlaşıldığından bu gerekçe ile reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve yeniden hüküm tesisi ile davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ... sözleşmesinin yasaya uygun şekilde tanzim edilmediğini, davaya konu 3 adet parselin davalılardan ... ve ... adına yapılan tesbitinin rızai taksim sözleşmesinde yer almadığını, yapılan tespitlerin hatalı olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken gerekçesiz bir şekilde reddedilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3.maddesinde; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kurallarına göre usul ve kanuna uygun olup, özellikle çekişme konusu 3502 ada 13 parsel (eski 812 parsel) sayılı taşınmaz yönünden Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetildiğinde bu gerekçe ile ve sonucu itibariyle verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 135,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.