Logo

1. Hukuk Dairesi2021/9150 E. 2022/403 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki kadastro öncesi hukuki sebebe dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili dava dilekçesinde, Osmaniye İli Kadirli İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 111 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine itiraz edildiğini, Kadirli Tapulama Mahkemesinin 1984/759 esas sayılı dosyasında ölü ...’na karşı dava açıldığı gerekçesiyle davanın reddedildiğini, davaya konu taşınmazın tespitine esas Mayıs 1945 tarih ve 12 numaralı tapu kaydının öncesi mütegayyip eşhastanken taşınmazın iskanen davalılar murisine verildiğini ve miktarı muteber şerhli olduğunu, bu tapu kaydının taşınmaza komşu 112 ve 128 parsellere de uygulandığını, sınırları değişebilir nitelikte olduğundan miktar fazlasının Hazine’ye ait olması gerektiğini, davalıların bu yerde zilyetlikle iktisap şartlarının da oluşmadığını, zilyetliğin 1957/476 esas sayılı dava nedeniyle nizalı olduğunu ileri sürerek 111 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ile Hazine adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

2.1 Davalı ... ... cevabında; davaya konu taşınmazın yarısının babası olan ... ... adına, diğer yarısının ise ... oğulları ..., ... ve ... ... adına iken Kadirli Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 10/07/1944 tarihli 224/130 sayılı ilamı ile taksim edildiğini, bu şekilde muris ... adına yapılan tescilin kesin hüküm teşkil ettiğini, kadastro tespitine karşı yapılan itirazların 30/04/1983 tarihli komisyon kararı ile reddedildiğini, bu tarihten itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, ayrıca kesinleşmemiş tutanaklar tapuya tescil edilmiş olsa dahi ... mirasçılarının taşınmazı malik sıfatıyla 20 yıl boyunca elinde bulundurması nedeniyle davanın haksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 24/05/2016 tarihli ve 2005/28 E. - 2016/557 K. sayılı kararıyla; taşınmaza uygulanan Eylül 1937 tarih 2 numaralı tapu kaydının, ... oğlu ... ... adına kaydedilen miktar fazlasının davaya konu taşınmazın batı hududunda okunan değirmen arkının dava konusu parsel içerisinde 22/A uygulaması sonucu ölçülmesi nedeniyle oluştuğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece gerekli deliller toplanmaksızın ve yeterli araştırma yapılmaksızın eksik yapılan keşif üzerine karar verildiği, verilen kararın gerekçesiz olduğu, keşifte dinlenen mahalli bilirkişilerin yaşlarının küçük olduğu, alınan beyanların taşınmazın tespit tarihindeki zilyetlik durumu, sınırlarının genişlemeye müsait olup olmadığı hususlarında davayı aydınlatmaya yeterli olmadığını, eksik bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm tesis edildiğini, dayanak vergi kaydının taşınmaza uygulanmadığını, komşu taşınmazların dayanaklarının keşif sırasında uygulanmadığını, tapu kaydının güney hududunun bilinmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi hukuki sebebe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. Maddesi uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.

3.2.2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. Maddesi uyarınca; ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.

Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.

3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13. Maddesi uyarınca; tapuda kayıtlı taşınmaz mal:

A) Kayıt sahibi veya mirasçıları zilyet bulunuyorsa;

a) Kayıt sahibi adına,

b) Kayıt sahibi ölmüş ise mirasçıları adına,

c) Mirasçılar tayin olunamazsa, ölü olduğu yazılmak suretiyle kayıt sahibi adına … tespit olunur.

3.2.4. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca; tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde;

A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.

B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.

C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.

D) Hazinece, özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişlemeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık, taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir.

Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakkında şartlar uygun bulunduğu takdirde, 14 üncü ve 17 nci madde hükümleri uygulanır.

3.2.5. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca; kayıt ve belgelerde yazılı miktara itibar edilmesi gereken hallerde kayıt ve belgeler değişebilen ve genişletilmeye elverişli sınırı ihtiva ediyorsa miktar fazlası o taraftan ifraz edilir.

Değişmeyen ve genişletilmeye elverişli olmayan sınırlı kayıt ve belgelere dayanan tespitlerde, miktara itibar edilmesi gerektiği takdirde, miktar fazlası zilyedin göstereceği taraftan ifraz edilir.

Zilyet tespit sırasında hazır bulunmaz veya tercih hakkını kullanmaktan kaçınırsa ifraz, zilyedin yararına uygun düşen taraftan yapılır.

3.2.6. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca; evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastro veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Bu gibi yerler ikinci defa kadastroya tâbi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır ve Türk Medenî Kanununun 1026 ncı maddesine göre işlem yapılır. Süresinde dava açılmadığı takdirde, ikinci defa yapılan kadastro, tapu sicil müdürlüğünce re’sen iptal edilir.

Ancak; tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin sağlanması amacıyla tapulama ve kadastro görmüş yerlerde, Birinci fıkra hükmü uygulanmaz.

3.3. Değerlendirme

3.3.1 Dosya içeriğinden, davaya konu taşınmazın ilk olarak 23/05/1953 tarihinde yapılan kadastro tespiti sırasında 1945 tarih ve 12 sıra numaralı ve 31.256 metrekare yüzölçümlü tapu kaydına dayalı olarak 32.000 metrekare miktar ile davalıların mirasbırakanı ... ... adına tespit edildiği, Balıklağı mevkii 95 tahrir numaralı ve 30.000 metrekare yüzölçümlü vergi kaydınında tespite esas alındığı, tespite karşı yapılan itirazlar ile komşu 112, 113 ve 114 parsel sayılar hakkındaki itirazların birleştirilerek görüldüğü Tapulama Mahkemesi’nin 11/12/1977 tarihli 1957/476 Esas, 1977/82 Karar sayılı kararı ile kadastro tespitinin eksik bilirkişi ile yapıldığı gerekçesiyle 111 parsel sayılı taşınmazın tapulamasının tamamlanmamış sayılmasına ve tamamlanmak üzere tapulama müdürlüğüne gönderilmesine karar verildiği; taşınmazın aynı gerekçelerle 19/08/1982 tarihinde ... ... adına tespit edildiği; Hazinenin 01/11/1982 tarihli itirazının komisyonun 30/04/1983 tarihli kararı ile dayanak tapunun 31.256 metrekare yüzölçümlü olduğu, tespit edilen miktarda 744 metrekare fazlalık bulunsa da tapunun sabit sınırlı olduğu gerekçesiyle reddedildiği, kararın ilgililere 06/05/1983 tarihinde tebliğ edildiği, Hazine’nin 25/05/1983 tarihinde tespit maliki ... ...’a karşı açtığı davanın Kadirli Tapulama Mahkemesinin 15/04/1985 tarihli 1984/759 Esas, 1985/235 Karar ile reddedildiği, taşınmazın tapu kaydında da tespit malikinin edinme tarihinin 15/04/1985 olarak belirtildiği, eldeki davanın 14/04/1995 tarihinde tespit malikinin mirasçılarına karşı süresinde açıldığı anlaşılmıştır.

3.3.2 Kadastro tespitine esas alınan 15/05/1945 tarih ve 12 sıra numaralı tapu kaydının incelenmesinde; taşınmazın evveliyatının komşu 112 parselle bir bütün olarak 1934 tarihli 54 sıra numaralı tapu kapsamında ve 62.512 metrekare yüzölçümlü olduğu, bu kök tapunun eşhası mütegayyipten kaldığı ve iskanen verildiği, kök tapunun satış nedeniyle tedavül gördüğü Eylül 1937 tarihli ve 2 sıra numaralı tapu kaydının ½ hisseyle ..., ½ hisseyle ... oğulları ..., ... ve ... ...’in malik olduğu, Kadirli Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 1944 tarih ve 224/130 sayılı kararı ile tapu maliklerine ait taşınmazların ifraz edildiği, ifrazen oluşan 1945 tarih 13 sıra numaralı 31.256 metrekare yüzölçümündeki ..., ... ve ... adına olan tapunun komşu 112 ve 128 parsel sayılı taşınmazlara revizyon gördüğü, ifrazen oluşan 1945 tarih 12 sıra numaralı tapunun ise tespite dayanak alındığı, sınırlarının ifrazen oluşan taşınmaz ile besleme oğlu tariki, değirmen harkı ve muhacir ... tarlasını okuduğu anlaşılmaktadır.

3.3.3Her ne kadar Hazine tarafından, kadastro çalışmalarında tespit edilen miktar ile dayanak tapu kaydının miktarı arasında fark olduğu ve miktar fazlalığının Hazine adına tescil edilmesi gerektiği ileri sürülerek dava açılmış ise de; 18/03/2016 tarihinde yapılan keşifte davalı tanığının taşınmazı 78 sene öncesinde ...’nun zilyetliğinde bulunduğu, ...’nun ölümü üzerine çocuklarının taşınmaz üzerindeki zilyetliğini sürdürdüğü yönündeki beyanları; bunun yanı sıra taşınmazın Kadastro Kanunu’nun 22. maddesinin 2 fıkrasının a bendi uyarınca uygulamaya tabi tutulduğu ve uygulama sonucunda oluşan 206 ada 1 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün 30.658,60 metrekare olarak tespit edildiği, bu miktarın dayanak tapu kaydının miktarı olan 31.256 metrekarelik miktarın altında kaldığı hususu dikkate alındığında, davacı ...’nin miktar fazlalığına yönelik iddiasının ispatlanamadığı, miktar fazlasının Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uygulaması öncesinde 1953 ve 1982 yılllarında yapılan kadastro çalışmalarındaki sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hatalardan ileri geldiği anlaşılmıştır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, temyiz eden Hazine harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.