"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda, Hani Asliye Hukuk Mahkemesinin 17/12/2019 tarihli 2017/3 Esas 2021/230 Karar sayılı kararıyla davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafından istinafı üzerine Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar yasal süre içerisinde davacı tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 10/05/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ...... ile temyiz edilen davalı Hazine vekili Avukat... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen dahili davalı ... Belediye Başkanlığı vekili Avukat gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, dava konusu 281 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ceddinden intikalen geldiğini ve 30 yılı aşkın süredir nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduğunu, taşınmazı tarımsal amaçlı kullandığını, 2008 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazın ham toprak vasfıyla davalı Hazine adına tescil edildiğini, dava konusu taşınmaza komşu olan dava dışı 281 ada 2-3 ve 279 ada 1 parsellerin ise adına tespit ve tescil edildiğini, dava konusu taşınmazın kadastrodan önce dava dışı 281 ada 2 ve 3 parsellerle tek parça halinde bir bütün olarak kendisine ait iken, kadastro sırasında üç parça halinde tespit yapıldığını ileri sürerek, dava konusu 281 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
1.1. Davalı Hazineyi temsilen ..., K.K. 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufunda olan yerlerden olup, özel mülkiyete konu olamayacağını, davacının dava konusu yere hiçbir zaman yasaların aradığı anlamda zilyet olmadığını, taşınmazın tarıma elverişli hale getirilmesi, imar ihyanın bitiş tarihinden itibaren tespit tarihine kadar kazandırıcı zamanaşımı süresinin hesaplanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
1.2. Davalı ... Belediye Başkanlığı, davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davalı ... Belediye Başkanlığı yönünden husumet yokluğu nedeniyle; davalı Hazine yönünden ise iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosya kapsamındaki ziraat, fen bilirkişi raporları ile mahalli bilirkişi beyanlarına göre dava konusu taşınmazın zilyetliğinde olup, mutlak tarım arazisi olduğunu, kadimden beri ailesi tarafından kullanıldığını, yerel mahkemece delillerin yok sayıldığını, emlak vergilerinin yatırıldığını, geriye dönük 1994 yılına kadar vergilerinin ödendiğini, vergi kayıtlarında taşınmaza ait kayıtların belli olmaması gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, emlak vergisi kayıtlarının dava konusu yere ait olduğunu, ... Mahallesinde adına kayıtlı başka yer olmadığını, dava konusu taşınmazın sahipsiz yer olmadığını, zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu, dava konusu taşınmazın dört yanında mutlak tarım arazileri bulunduğunu, dava dışı 279 ada 1, 281 ada 2-3 parsellerin dava konusu taşınmaza bitişik olup adına tespit ve tescil edildiğini, kadastro öncesi bu taşınmazların tek tarla olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 02/03/2021 tarihli 2020/661 Esas, 2021/230 Karar sayılı kararıyla; 25.12.2007 tarihinde ham toprak vasfıyla davalı Hazine adına tespit edilen dava konusu taşınmaz hakkında jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi tarafından 1953, 1973, 1984, 2002 ve 2008 tarihli hava fotoğrafları üzerinde yapılan incelemede, taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyet bulunmadığı ve imar ihyanın olmadığı tespit edilmiş olmakla, taşınmazın tespit gününden sonraki niteliğini açıklayan, ancak öncesine dair bilimsel veri içermeyen, taşınmazın kullanım durumunu, toprak yapısını ve imar ihyaya konu edilip edilmediğini açıklama bakımından yetersiz, denetime elverişli olmayan zirai bilirkişi raporuna ve soyut içerikli yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği, davacı yararına kazanma koşullarının gerçekleşmediği, İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle HMK’nın 353/1-b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, daha sonra esas hakkındaki savunmasını sunacağını, süreyi kaçırmamak için şu an temyiz ettiğini, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasını istediğini belirterek kararın bozulmasını istemiş; davacı tarafından süresi içinde başkaca temyiz itirazı ileri sürülmemiş; davacı vekili tarafından sunulan 03/09/2021 tarihli temyiz dilekçesi ise temyiz süresinden sonra sunulmuştur.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun “Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti” başlıklı 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.’’ Olağanüstü zamanaşımı yolu ile taşınmaz mülkiyetinin kazanılması ve taşınmazın zilyedi adına tespitine ilişkin temel koşulların 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre, tapuda kayıtlı olmayan bir taşınmaz, aralıksız ve nizasız yirmi yıllık süreyle malik sıfatı ile elinde bulunduran ve zilyedi olan kişi adına tespit ve tescil edilecektir.
3.2.2. Yine 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesine göre, "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir."
3.2.3. Zilyetlik, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 973. maddesinde, "Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir. Taşınmaz üzerindeki irtifak haklarında ve taşınmaz yüklerinde hakkın fiilen kullanılması zilyetlik sayılır" şeklinde tanımlanmıştır. Bir şeye malik olmayan kimsenin zilyetliği zamanla o şeyin mülkiyetinin kazanılmasını sağlayabilir. Mülkiyetin kazanılma sebeplerinden biri olan zilyetliğin konusu ancak maddi şeylerdir. Zilyetliğin tanımında da görüleceği gibi, zilyetlik olması için bir şeyin bulunması ve ayrıca o şey üzerinde fiili hâkimiyetin kurulması ve kullanılması gerekir (İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.12.1998 tarihli ve 1996/4 E., 1998/3 K. sayılı kararı).
3.2.4. Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereğince zilyedi lehine taşınmazın tespiti koşullarına ilişkin yapılan açıklamaların yanında, 3402 sayılı Kanun'un "Hazine adına tespit" başlıklı 18. maddesinde; “Yukarıdaki maddelerin hükümleri dışında kalan ve tescile tabi bulunan taşınmaz mallar ile tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerler Hazine adına tespit olunur. Orta malları, hizmet malları, ormanlar ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da bir kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile kanunları uyarınca Devlete kalan taşınmaz mallar, tapuda kayıtlı olsun olmasın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez" hükmüne yer verilmiştir.
3.2.5. 3402 sayılı Kanun'un 18. maddesinden önce gelen 13, 14. ve 17. maddelerinde mülkiyet hakkının tespitine ilişkin esaslar düzenlenmiştir. Kanun'un önceki maddelerinde özel veya tüzel kişiler adına taşınmaz malların tespit ve tescil şartlarına yer verilmişken, Kanun'un 18/1. fıkrası ile bunların dışında kalan ve tescile tabi olan malların Hazine adına tespit ve tescil edileceği, diğer bir deyişle özel ve tüzel kişiler lehine iktisap şartları oluşmayan malların Hazineye ait olması esası getirilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında ise kamunun yararlanmasına mahsus orta malları ile hizmet mallarının (3402 sayılı Kanun'un m. 16/1), ormanların (6831 sayılı Orman Kanunu m. 1 vd), devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da (TMK'nın m.715) kamu hizmetine tahsis edilmeyen yerler ile kanunlar uyarınca devlete kalan yerlerin olağanüstü zamanaşımı zilyetlik yolu kazanılamayacakları açıkça ifade edilmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2.) paragrafta yer verilen yasal ve hukuksal gerekçeye göre, Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3). nolu paragrafta belirtilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı Hazine vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 10/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.