Logo

1. Hukuk Dairesi2021/9273 E. 2023/4491 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında paftasında yol olarak gösterilen taşınmaz bölümünün davacı adına tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmazın davacı zilyetliğinde olduğu kabul edilerek tesciline karar verilmiş ise de, taşınmazın evveliyatı, davacı tarafından kullanım şekli, yola terkin edilip edilmediği gibi hususların yeterince araştırılmadığı ve eksik incelemeyle hüküm kurulduğu gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

DAVALILAR : ... ve müşterekleri

DAVA TARİHİ : 05.12.2011

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın dahili davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 15.02.2016 tarihli, 2015/1260 Esas, 2016/1240 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş; kararın yasal süresi içerisinde dahili davalı Hazine temsilcisi ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... dava dilekçesinde; adına kayıtlı 296 ada 35 parsel sayılı taşınmaz ile davalılar adına kayıtlı 296 ada 33, 34, 37 ve 41 parsel sayılı taşınmazlar arasında yol bulunmamasına rağmen kadastro çalışmaları sırasında taşınmazlar arasında yol bırakıldığını, adına kayıtlı taşınmazın bir bölümünün de bu yola dahil edildiğini ileri sürerek söz konusu yolun iptali ile adına kayıtlı 296 ada 35 parsel sayılı taşınmaza eklenerek tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar cevap dilekçelerinde; davacının kardeşi olduğunu, davacı adına kayıtlı 296 ada 35 parsel sayılı taşınmaz ile adlarına kayıtlı taşınmazların kendilerine babalarından kaldığını, taşınmazların kıyısından ilerideki kabristanlığa giden kadim patika bir yol bulunduğunu, bu patika yolun genişletilmesi gerekince davacı ile kendilerinin rızaen taşınmazlarından yer verdiklerini, bu nedenle davacının iddiasının doğru olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.

2. Dahili davalı Hazine temsilcisi cevap dilekçesinde; taraflar adına kayıtlı taşınmazların arasından geçen yolun kadim bir yol olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Dahili davalı ... Belediye Başkanlığı ile ... Belediye Başkanlığı tarafından davaya cevap verilmemiştir.

4. Bozma sonrası dahili davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmaz bölümünün bulunduğu yerin vekil eden belediyenin sorumluluk alanında bulunmadığını ileri sürerek aleyhlerine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, bunun mümkün olmaması halinde ise davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

... Kadastro Mahkemesinin 03.12.2012 tarih, 2011/301 Esas, 2012/49 Karar sayılı kararıyla; davanın, paftasında yol olarak gösterilen taşınmaz bölümüne ilişkin olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 26/son maddesi uyarınca, kadastro tutanağı düzenlenmeyen yerlerde kadastro mahkemesinin görevli olmadığı gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin ... Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş; hüküm, temyiz edilmeksizin 03.05.2013 tarihinde kesinleşmiştir.

Görevsizlik kararı üzerine, ... Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 26.12.2013 tarih, 2013/99 Esas, 2013/362 Karar sayılı kararıyla; taraflar adına kayıtlı taşınmazlar arasından geçen yolun kadim bir yol olduğu, bu yolun haricinde hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen nizalı taşınmaz bölümünün ise davacı adına kayıtlı dava dışı 296 ada 35 parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğinde olduğu ve davacının zilyetliğinde bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, teknik bilirkişi Kenan Yıldız tarafından tanzim edilen 24.12.2013 tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 147,80 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, davalılar ..., ..., ... ve ... aleyhine açılan davanın ise husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde dahili davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 15.02.2016 tarihli, 2015/1260 Esas, 2016/1240 Karar sayılı kararıyla; öncelikle Büyükşehir Belediyesinin davaya dahil edilmesi sağlanarak taraf koşulunun tamamlanması, bundan sonra yasal ilanlar yapılarak işin esasına girilmesi, Mahkemece yapılacak keşfe ziraat bilirkişisinin de götürülmesi, taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresi ile imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, eğim, toprak yapısı ve bitki deseni yönlerinden değerlendirmeleri içerir, gerektiğinde çekilecek fotoğraflarla desteklenmiş şekilde rapor alınması, ayrıca davalı Hazinenin yasal hasım olması sebebiyle aleyhine vekalet ücretine hükmedilemeyeceği hususunun da dikkate alınması, bundan sonra toplanacak deliller değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinilmek suretiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar

... Asliye Hukuk Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 14.11.2017 tarih, 2016/227 Esas, 2017/216 Karar sayılı kararıyla; hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen nizalı taşınmaz bölümünün davacı adına kayıtlı dava dışı 296 ada 35 parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğinde olduğu ve davacının zilyetliğinde bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, teknik bilirkişi Kenan Yıldız tarafından tanzim edilen 13.10.2017 tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 147,80 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün, davacı adına kayıtlı 296 ada 35 parsel sayılı taşınmaza eklenmesine; davalılar ..., ..., ... ve ... aleyhine açılan davanın ise husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde dahili davalı Hazine temsilcisi ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

1. Dahili davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; nizalı taşınmaz bölümünün özel mülkiyete konu olamayacağını, davanın niteliğine göre yasal hasım konumunda bulunan Hazinenin harç ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının da yasal olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz bölümünün vekil eden belediyenin yetki ve sorumluluk alanında olmadığını, bu nedenle vekil eden belediye aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın esası yönüyle verilen kararın da usul ve yasaya aykırı olduğunu, öte yandan, Mahkemece aleyhlerine yargılama giderine hükmedilmesinin de yerinde olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1 inci ve 17 nci maddeleri

3. Değerlendirme

1. 2011 yılında ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında, dava konusu taşınmaz bölümü paftasında yol olarak gösterilmiştir.

2. Mahkemece, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen nizalı taşınmaz bölümünün yol vasfında olmayıp, taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Davacı ..., adına kayıtlı taşınmazın devamı niteliğinde bulunan taşınmaz bölümünün, kadastro çalışmaları sırasında paftasında yol olarak gösterildiğini ileri sürerek dava açmıştır. Davalılar ise, evvelden beri taşınmazlar arasından geçen kadim bir patika yol bulunduğunu, bu yoldan ilerideki kabristana gidildiğini, bu patika yolun genişletilmesi gerekince davacı ile kendilerinin rızaen taşınmazlarından yer verdiklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir. Bozma öncesi mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler, taraflar adına kayıtlı taşınmazlar arasında evvelinden beri 1-1,5 metre genişliğinde kadim bir patika yol bulunduğunu belirtmişler, bozma sonrası yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ise, taraflar adına kayıtlı taşınmazlar arasında evvelinden beri kadim bir patika yol bulunduğunu ancak daha sonra bu yolun, davacının taşınmazına müdahale edilmek suretiyle genişletildiğini beyan etmişlerdir. Dava konusu taşınmazın dosya arasında bulunan teknik bilirkişi raporlarına ekli krokilerde (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü olduğu ve davacı adına kayıtlı taşınmazın etrafının da telle çevrili bulunduğu anlaşılmıştır. Bozma sonrası ziraat mühendisi bilirkişiden aldırılan 01.11.2017 tarihli raporda, (Bozma öncesi yapılan keşif heyetine ziraat mühendisi bilirkişi dahil edilmemiştir.) (A) harfi ile gösterilen nizalı taşınmaz bölümünün 40-45 yıldan beri işlendiği, taşınmazda tarla tarımı yapıldığı belirtilmiş ancak rapora ekli resimlerde nizalı taşınmaz bölümünün sınırları işaretlenmediğinden nizalı taşınmaz bölümünün neresi olduğu anlaşılamamıştır. Mahallinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişiler tarafından, taraflar adına kayıtlı taşınmazların arasından kabristana doğru giden kadim bir patika yol olduğu beyan edilmiş ise de, teknik bilirkişi raporlarında (A) harfi ile gösterilen nizalı taşınmaz bölümünün evvelinin ne olduğu, davacı veya bayileri tarafından yolun genişletilmesi amacıyla yola bırakılıp bırakılmadığı, teknik bilirkişi raporuna ekli krokilerde davacı adına kayıtlı taşınmazın etrafının telle çevrili olduğu ve nizalı taşınmaz bölümünün telin dışında kaldığı görüldüğü halde, söz konusu telin ne zaman ve kim tarafından çekildiği, telin dışında kalan nizalı taşınmaz bölümünün davacı tarafından ne şekilde kullanıldığı hususları açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.

Hal böyle olunca; öncelikle, dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ilişkin dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğü’nden tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulmalı, bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ile jeodezi ve fotogrametri mühendisi, ziraat mühendisi bilirkişi ve teknik bilirkişinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalı; keşifte dinlenilecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından nizalı taşınmaz bölümünün önceki ve şimdiki niteliği, kadim yol vasfında olup olmadığı, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, imar ve ihyaya muhtaç yerlerden ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığı ve imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlandığı, davacı adına kayıtlı 296 ada 35 parsel sayılı taşınmazın etrafındaki telin kim tarafından ve ne zaman çekildiği, nizalı taşınmaz bölümünün ne sebeple telin dışında bırakıldığı, nizalı taşınmaz telin dışında olduğu halde davacı tarafından ne şekilde kullanıldığı, bu yerin davacı veya bayileri tarafından yolun genişletilmesi amacıyla yola bırakılıp bırakılmadığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; beyanlar arasında oluşacak çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı; teknik bilirkişiden keşfi takibe ve denetlenmeye elverişli krokili rapor alınmalı; ziraat mühendisi bilirkişiden, nizalı taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini, zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, yine aynı bilirkişiden nizalı taşınmaz bölümü ile çevresinin yakın plan ve panaromik fotoğraflarını çekip, üzerine nizalı taşınmaz bölümünün sınırlarını işaretlemesi istenilmeli; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak nizalı taşınmazın hava fotoğraflarının çekildiği tarihlerdeki niteliğini ve kullanım şeklini açıklayan ayrıntılı rapor düzenlettirilmeli; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi yerine, değinilen yönler göz ardı edilerek eksik araştırma ve incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi; kabule göre de, yargılama giderlerinin yasal hasım konumunda bulunan davalılar üzerinde bırakılması da doğru değildir.

VI. SONUÇ

Açıklanan sebeplerle;

Dahili davalı Hazine temsilcisi ve dahili davalı ... vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Temyiz edenler tarafından yatırılan peşin harcın istek halinde iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

14.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.