"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın süresi içinde temyiz edilmemesi üzerine kesinleştiği, davacılar vekilinin tavzih talebinin reddine ilişkin ek karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; Adıyaman ili, ... ..... köyünde kain 310, 311, 327 ve 339 parsel sayılı taşınmazların yarı hissesinin davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini taşınmazların yarı hissesinin tarafların müşterek murisleri olan ....'dan intikal ettiğini, ....'ın iki çocuğundan birinin davalı ..., diğer oğlunun ise ... olduğunu, .....'ın ölümüyle de kendisinden önce ölmüş olan kız.....'ın çocukları ..... ve .... kaldığını, mirasının bu çocuklara intikal ettiğini, .....'ın torunu olan.....'nin 1981 yılında vefat ettiğini ve mirasının davacılara intikal ettiğini, örf ve adetlere göre kız çocuklara hisse verilmemesi sebebi ile tapulama tespiti sırasında davacıların hisselerinin verilmediğini ve davalı adına tespit edildiğini, halbuki dava konusu taşınmazlarda davacıların da hissesi bulunduğunu, davalı adına tespit edilen hissenin 1/2'sinin davacılara ait olduğunu ileri sürerek, davalının payının davacıların payları oranında iptali ile davacılar adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Bir kısım davalılar davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Adıyaman 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/02/2010 tarihli ve 2005/2 E. 2010/319 K. sayılı kararıyla; davanın kabulüne, Adıyaman ili ... ..... köyünde kain 310, 311, 327 parsel sayılı taşınmazların tamamı 18 pay kabul edilerek 6 payının ... oğlu ..., 3 payının ... oğlu ..., 3 payının ... oğlu ..., 3 payının İsmihan oğlu Memet Tanrıveren, 1 payının İsmihan kızı ...'nin oğlu ..., 1 payının İsmihan kızı ..... oğlu ..... ve 1 payının ..... kızı .....'nin kızı .....’a ait olduğunun tespitine, taşınmazların baraj suları altında kalması nedeni ile bu parsellerde davacıların payına düşen toplam 124,88-TL tazminatın ... ve ... mirasçıları olan dahili davalılar ile davalı ...’den taşınmazların tespit edilen aidiyetleri nispetinde (ölen taşınmaz malikleri ... ile ... mirasçıları açısından veraset ilamlarındaki payları oranında) alınarak davacılara ödenmesine, Adıyaman ili ... ..... köyünde kain 339 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile göl suları altında kalan 8665.31 m2lik kısmının tapudan terkinine, geri kalan göl suları altında kalmayan 107685.39 m2sinin tamamı 18 pay kabul edilerek 6 payının ..... oğlu ..., 3 payının ..... oğlu ..., 3 payının ..... oğlu ..., 3 payının ... oğlu ....., 1 payının İsmihan kızı .....nin oğlu ......, 1 payının İsmihan kızı ......'nin oğlu ..... ve 1 payının İsmihan kızı .... kızı ..... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Adıyaman 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde DSİ Genel Müdürlüğüne izafeten Hazine vekili 339 parsele ilişkin temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 29/12/2011 tarihli 2011/5919 E. 2011/7897 K. sayılı kararıyla; temyize konu 339 sayılı parselin krokisinde A ile gösterilen 8665,31 m2'lik yer su altında kaldığından ve kesinleşen Adıyaman Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/920 Esas sayılı dosyasına ait krokide C harfiyle belirlenen 34337,55 m2 yüz ölçümlü yer konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi nedeniyle davacılara kalan yer olduğu anlaşıldığından ve su altında kalan yer bakımından da kamulaştırma bedelini almakta hakları bulunduğu belirlendiğinden, dahili davalı ... vekilinin bu taşınmaz bölümlerine yönelik temyiz itirazları yerinde bulunmadığından reddi ile bunlara ilişkin hüküm fıkralarının açıklanan nedenlerle onanmasına,
Uyuşmazlık konusu 339 sayılı parselin yapılan baraj nedeniyle kısmen kamulaştırıldığı, toplam miktarının 114,800 m2 olduğu, bu miktardan 8665,31 m2'sinin göl suları altında kaldığı, kalan kısmın ise, baraj göl suları altında kalmayan bölüm olduğu anlaşılmıştır. Maliye Hazinesi tarafından Adıyaman Asliye Hukuk Mahkemesinde 1991/920 Esas ve 2001/15 Karar sayılı dava dosyası ile kayıt malikleri ... ve ...’e karşı açılan tapu iptali ve tescil davasında, anılan Mahkemece 339 sayılı parsel içerisinde A (9007,85 m2), B (19835,31 m2) ve D (51619,29 m2) harfleriyle gösterilen kısımlar bakımından tapu kaydının iptaline, aynı krokide B ve D harfleriyle işaretlenen kısımların tepe ve ekilip biçilmeyen yerlerden olması nedeniyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, A harfiyle belirlenen kısmın ise, su altında kalması nedeniyle mülkiyetinin Hazineye ait olduğunun tespitine karar verilmiş ve bu karar temyiz edilmediğinden 27.6.2001 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşen 1991/920 Esas sayılı karar ile krokide C harfiyle gösterilen 34337,55 m2'lik kısım bakımından Mahkemece olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği belirlenmiştir. Gerek eldeki dava dosyasında 339 parsel içinde A ile gösterilen bölüm ve gerekse kesinleşen dosyadaki krokide A ile işaretlenen kısımların aynı yerler olduğu anlaşılmıştır. (A) ile gösterilen bölümün göl suları altında kalan bölüm olması nedeniyle davacılar bakımından kamulaştırma bedeline hak kazanıldığı anlaşılmaktadır.
Kesinleşen Adıyaman Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/920 Esas ve 2001/15 Karar sayılı dava dosyasında davacıların taraf olmadığı, aynı zamanda eldeki dosyanın dahili davalısı durumunda bulunan DSİ Genel Müdürlüğünün de taraf bulunmadığı anlaşıldığına göre, HUMK.un 237.maddesi anlamında kesinleşen 1991/920 Esas sayılı hüküm, taraflar arasında kesin hüküm oluşturmaz. Ancak, kesinleşen dosyada krokide işaretlenen B ve D harfleriyle gösterilen kısımların tepe, ekilip biçilmeyen ve tarıma elverişli olmayan yerlerden olduğu, bu nedenle Hazine adına tapuya kayıt ve tescillerine karar verildiği anlaşılmıştır. Bu tür yerlerin TMK.nın 715.maddesi gereğince Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu, aynı Kanun'un 999.maddesi gereğince özel mülkiyete konu olamayacak ve tapuya tescili mümkün olmayan yerlerden olması nedeniyle kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmeleri olanağı bulunmamaktadır. Taşınmazların belirlenen niteliği itibariyle davacılar açısından eldeki dosya bakımından güçlü delil olarak kabul edilmesi gerekir. Bu nedenle B ve D harfleriyle işaretlenen toplam 71454,60 m2 bakımından davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmek suretiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Adıyaman 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/02/2014 tarihli ve 2013/294 E. 2014/34 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabul kısmen reddine, Adıyaman ili, ... ilçesi, ..... köyünde bulunan 339 parsel sayılı taşınmaza ilişkin tapu kaydının iptali ile göl suları altında kalan 8665,31 m2'lik kısmın tapudan terkinine, geri kalan 107685,39 m²'den, davacıların 36.270,79 m²'lik kısmına ilişkin taleplerinin kabulü ile bu kısmın 18 pay kabul edilerek, 6 payının ... oğlu ..., 3 payının ... oğlu ..., 3 payının ... oğlu ..., 3 payının İsmihan oğlu ..., 1 payı İsmihan kızı ...'nin oğlu ..., 1 payının İsmihan kızı ...'nin oğlu ... ve 1 payının İsmihan kızı ...'nin kızı... adına tapuya kayıt ve tesciline, bilirkişi raporunda B ve D harfleriyle gösterilen 71.454,60 m2.lik kısım yönünden davanın reddine, dahili davalı ... açısından davanın reddine karar verilmiştir.
İş bu karar tarafların temyiz etmemesi üzerine 15/10/2015 tarihinde kesinleşmiştir.
4. Tavzih Talebi
Davacılar vekili tarafından verilen dilekçe ile; dava konusu Adıyaman ili, .... köyünde bulunan 339 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak Tapu Müdürlüğünden kesinleşmiş Mahkeme kararının infazını talep ettiklerini, Tapu Müdürlüğünün 1991/920-2001/15 E-K sayılı Mahkeme kararında fen bilirkişisi raporunda geçen ve A ile gösterilen su altında kalan kısım ile davalılar adına kalan kısmın her iki kararda birbiriyle örtüşmediği belirtilerek hükmün uygulanmasında tereddüt hasıl olduğu belirtilerek, Mahkeme kararlarıyla ilgili olarak tavzih kararı getirmelerinin istendiğini, buna ilişkin Adıyaman Kadastro Müdürlüğünün cevabı yazısını ekte sunduklarını, bu dosyanın daha yeni esaslı ve son durum itibari ile eski kararlarda değerlendirme konusu yapılarak fen bilirkişi raporu hazırlandığını ve ilgili kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini ileri sürerek, mağduriyetlerinin ve iki karar arasındaki çelişkinin giderilmesini, tavzih kararı verilerek Mahkeme kararının uygulanmasının sağlanmasını talep etmiştir.
5. Mahkeme Kararı
Adıyaman 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/12/2016 tarihli 2013/294 E. 2014/34 K. sayılı kararıyla; 6100 sayılı ...nın 305/1. maddesinde tavzih nedenlerinin sayıldığı, tavzihin ancak hükmün yeterince açık olmaması, icrasında tereddüt uyandırması yahut birbirine aykırı fıkralar içermesi halinde istenebileceği, somut olayda anılan hususlardan hiçbirinin mevcut olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin tavzih talebinin reddine karar verilmiştir.
6. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Adıyaman 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
7. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; tavzih dilekçesindeki taleplerini yineleyerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
8. Gerekçe
8.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, Mahkeme kararının tavzihi talebine ilişkindir.
8.2. İlgili Hukuk
8.2.1. 6100 sayılı HMK'nın 30. maddesi, “Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür”
8.2.2. 6100 sayılı HMK'nın 297/2. maddesi, “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”
8.2.3. 6100 sayılı HMK 305. maddesi, “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir.
Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” hükümlerini içermektedir.
8.3. Değerlendirme
8.3.1. Bilindiği üzere Mahkemenin vazifesi uyuşmazlığın giderilmesidir. Bir uyuşmazlığın giderildiğinden söz edilebilmesi için hüküm infaz edilebilir niteliği haiz olmalıdır. HMK'nın 297/2. maddesi gereğince taleplerden her biri hakkında verilen hüküm ile taraflara yüklenen borç ve hakların sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi gerekir.
Tavzih talebi değerlendirilirken HMK'nın 305. maddesinin yukarıda anılan hükmü göz önünde bulundurulmalıdır. Bu bağlamda Tapu Müdürlüğünden gelen 22/12/2015 tarihli yazı ve karar ekindeki bilirkişi raporu dikkate alındığında hükmün yeterince açık olmaması, tereddüt uyandırmaması bir tarafa infazının kabil olmadığı anlaşılmıştır. Tavzih talebinin reddi halinde yeni bir dava açılmasına sebebiyet verilmesi durumunda ise kesin hüküm itirazı ile karşılaşılacağı gibi, bu durumun HMK'nın 30. maddesi ile de uyuşmayacağı açıktır.
8.3.2. Hal böyle olunca özellikle HMK'nın 305/2. maddesi gözetilerek gerekirse yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle infaza uygun hüküm kurulması gerekirken HMK'nın 305. maddesine yanlış anlam verilmek suretiyle talebin reddi doğru olmamıştır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile tavzih talebinin reddine yönelik hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacılar tarafından yatırılan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.