Logo

1. Hukuk Dairesi2021/9299 E. 2023/3914 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan babası ...’in ... ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 109 ada 119 parsel sayılı taşınmazını kendisi ve davalıların mirasbırakanı olan oğlu ...’a ev yapmaları için 1/2’şer paylarla senetsizden verdiğini, ancak taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında ... adına tespit edildiğini, durumu ağabeyi ...’a söylemesine rağmen taşınmazın ½ payının kendisine devredilmediğini ileri sürerek, tapu kaydının ½ pay oranında iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde miras payı oranında iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, taşınmazın kadastro tespitinin 03.10.1994 tarihinde yapıldığını, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, mirasbırakanları ...’in taşınmazı kök mirasbırakan ...’den satın aldığını ve 1983 yılından beri malik sıfatıyla nizasız ve fasılasız olarak zilyet olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.01.2019 tarihli ve 2017/311 Esas, 2019/8 Karar sayılı kararı ile dava konusu 109 ada 119 parsel sayılı taşınmazın 109 ada 34 ve 118 parsel sayılı taşınmazların tevhidinden oluştuğu, 109 ada 34 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 03.09.1996 tarihinde kesinleştiği,davanın ise 2017 yılında açıldığı ve bu parsel yönünden hak düşürücü sürenin geçtiği,109 ada 118 parsel sayılı taşınmazın ise mahkeme hükmüne istinaden davalıların mirasbırakanı ... adına tescil edildiğini, her ne kadar hükmen tescile dayanak kararın eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil etmese bile kuvvetli delil niteliğinde olduğu, bu nedenle bu taşınmazın davalıların mirasbırakanına ait olduğunun kabulü gerektiği, muris muvazaası yönünden mirasbırakan tarafından tapu kayıtları üzerinden yapılan bir temlik bulunmadığı, kadastro tespiti ile davalı adına tescil edilen taşınmazlarda 01/4/1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanmayacağı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasbırakanın mal taksiminde ...'e satış suretiyle mal bağışlamasının hukuka uygun olmadığını, mirasbırakan ... ...'nin maddi durumunun gayet iyi olup taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığını, yapılan bu işlemin muris muvazaası olduğunu, taşınmazın davacı ile davalıların murisi ...'e eşit bila bedel verildiğini ancak davacının yurt dışında olmasından dolayı ağabeyi ile arasının bozulmaması için taşınmaza kuyu kazdırdıktan sona müdahale edemediğini, ...’un davacıya 1/2 payını vereceğini söylediğini, kuyuyu da davacının ilk kayınpederi olan ... ... kazdığını, dinlenen tanıkların her iki tarafa da eşit seviyede akraba olduklarını bu yüzden herhangi bir taraf tutmadıklarını, davalı tanıklarının ise yanlı beyanda bulunduklarını, hak düşürücü ya da zaman aşımı süresinin geçmediğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 16.09.2021 tarihli ve 2019/571 Esas, 2021/1544 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın, 01/08/1960 tarih 1073 sıra numaralı tapu kaydıyla kök muris ... adına tapuya kayıtlı iken, harici satış suretiyle satıldığı belirtilerek davalıların murisi olan ... adına kadastro tespiti sonucu tescil edildiği ve kadastro tespitinin 03.09.1996 tarihinde kesinleştiği, davalıların murisine, kök muris ... tarafından tapuda yapılan bir temlik bulunmadığı gibi kadastro tutanağının incelenmesinde muris ...'in yapılan tespite onay verdiğine dair bir ibareye de rastlanmadığı, kadastro öncesi sebebe dayalı olarak tapu iptal ve tescil talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise, Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin dava tarihi itibariyle geçmiş olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş olmasında ve hükmün kuruluş biçiminde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere ek olarak, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, taşınmazın ilk malikinin kök mirasbırakan ... olduğunu, mirasbırakan tarafından davalıların mirasbırakanı ...’a yapılan bir satış bulunmadığını, ortada aslında muris muvazaası bulunduğunu, bu nedenle zamanaşımı işlemeyeceğini ve hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilemeyeceğini, muris muvazaasının da tanık beyanları ile ispat edildiğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi neden ve muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3. maddesinde; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir. Söz konusu hak düşürücü süre dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir.

2. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunun'un 706., ... Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

3. Hemen belirtmek gerekir ki; tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlar, taşınır mal niteliğindedir ve zilyetlikten ibaret olan hakkın devri suretiyle yapılan elden bağışlama sözleşmeleri hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir. Bu nedenle de, gizlenerek yapılan bağışlama niteliğindeki tasarruf geçerlidir. Mirasbırakan tarafından tapusuz taşınmazların zilyetliğinin devri suretiyle gerçekleştirirken geçerli işlemlere karşı 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri yoktur.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.