Logo

1. Hukuk Dairesi2021/9367 E. 2023/2250 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın davalıya yaptığı taşınmaz temliklerinin muris muvazaası içerip içermediği ve davacının miras payı oranında tapu iptali ve tescil talebinin kabul edilip edilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın davalıya yaptığı ölünceye kadar bakma ve satış akitleriyle gerçekleştirdiği temliklerin, mirasbırakanın malvarlığının önemli bir kısmını kapsaması, davalının alım gücünün olmaması ve mirasbırakanın diğer mirasçıya taşınmaz vermemiş olması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, temliklerde asıl amacın bakma veya satış değil, mirasçıdan mal kaçırma olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil - tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan babası ...'ün 176 ada 138, 187 ada 1, 234 ada 1, 218 ada 2 ve 196 ada 11 parsel sayılı taşınmazlarını ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle, 209 ada 2, 218 ada 3 ve 209 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarını ise satış suretiyle oğlu olan davalı ...'e temlik ettiğini,...'in 196 ada 11 parsel sayılı taşınmazı dava dışı ... ..., ...'nın da davalı ...'ye devrettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz, muvaazalı olduğunu, mirasbırakanın bakıma muhtaç olmadığı gibi taşınmazlarını satmak için bir sebebinin de bulunmadığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, mümkün olmazsa tenkise karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., bakım borcunu yerine getirdiğini, mirasbırakanın geride başkaca taşınmazlarının kaldığını, 196 ada 11 parsel sayılı taşınmazın bedeli karşılığında dava dışı ...'ya satıldığını, satış parasının mirasbırakanın bakımı ve ihtiyaçları için kullanıldığını, temliklerde muvazaanın bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.

Davalı Nihal, 196 ada 11 parsel sayılı taşınmazı dava dışı ...'dan satın aldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 01.04.2021tarihli ve2017/189 Esas, 2021/69 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakan tarafından davaya konu taşınmazların bakım karşılığı temlik edildiği, temlik edilen taşınmazların mirasbırakanın bütün taşınmazlarına oranının makul karşılanabilecek sınırda kaldığı, muvazaa iddiasının ispatlanamadığı, temlikler ivazlı olduğundan tenkise tabi tutulamayacağı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dosyasına celp edilen tapu kayıtlarından da görüleceği üzere 5 adet taşınmazın 07.01.2005 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edildiğini, mirasbırakan ...'in ilk akitten üç yıl kadar sonra bu defa iki adet taşınmazını da aynı oğlu davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, ayrıca bu taşınmazların bedellerinin ödenmiş olduğunun da davalı tarafça kanıtlanamadığını, yapılan bütün temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, bu hususun dosyada yer alan delillerle ispatlandığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 24.09.2021 tarihli ve 2021/1454 Esas, 2021/1823 Karar sayılı kararıyla; davacının muvazaa iddialarını 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. Ve 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddeleri uyarınca ispatlayamadığı, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin takdirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde ve hükmün fer'ilerinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası hukuki sebebine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., ... Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Öte yandan, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Ancak semenin, bir başka ifade ile malın bedelinin mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emek de olabileceği kabul edilmelidir. Esasen muris muvazaası hukuki nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının, mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinde kuşku yoktur.

6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (BK m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614).

Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda uygulama yeri bulur.

Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.

4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun “İyiniyetli üçüncü kişilere karşı” başlıklı 1023. maddesi; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.” şeklinde düzenlenmiştir.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...'ün 176 ada 138, 187 ada 1, 234 ada 1, 218 ada 2 ve 196 ada 11 parsel sayılı taşınmazlarını 07.01.2005 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile, 209 ada 2 ve 218 ada 3 parsel sayılı taşınmazlarını ise 10.08.2009 tarihinde satış suretiyle davalı ...'e temlik ettiği, bu taşınmazlardan 196 ada 11 parsel sayılı taşınmazın davalı ... tarafından 24.01.2012 tarihinde dava dışı ... ..., ... tarafından da 06.05.2016 tarihinde davalı ...'ye devredildiği, davalı ...'in 209 ada 1 parsel sayılı taşınmazı 11.08.2009 tarihinde dava dışı ...'den satın aldığı, anılan taşınmazın mirasbırakandan intikal etmediği, mirasbırakan tarafından davalıya ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen beş parça taşınmazın dava tarihindeki değerleri toplamının 139.344,65 TL, mirasbırakanın geride kalan on parça taşınmazının dava tarihindeki değerleri toplamının ise 122.983,22 TL olduğunun keşfen saptandığı, 1933 doğumlu mirasbırakanın 26.11.2016 tarihinde öldüğü, geride mirasçıları olarak çocukları davacı ... ile davalı ...'in kaldıkları anlaşılmaktadır.

2. Hemen belirtilmelidir ki, tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı ...'e mirasbırakandan intikal etmeyip dava dışı 3. kişi tarafından temlik edilen 209 ada 1 parsel sayılı taşınmaz bakımından muris muvazaasına dayalı tapu iptali, tescil ve tenkise ilişkin taleplerin reddinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekilinin 209 ada 1 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.

3. Mirasbırakan tarafından davalı ...'e ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen 176 ada 138, 187 ada 1, 234 ada 1, 218 ada 2 ve 196 ada 11 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; mirasbırakan tarafından aynı akitle beş parça taşınmazın davalı ...'e temlik edildiği, temlik edilenler ile mirasbırakanın geride kalan taşınmazları kıyaslandığında makul oranın aşıldığı görülmekte olup, ayrıca mirasbırakanın iki parça taşınmazını da satış suretiyle davalıya devrettiği, davacıya taşınmaz vermediği de göz önüne alındığında ölünceye kadar bakma akdiyle yapılan devirlerde kastın bakım olmayıp mal kaçırma olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, davalı ...'in akrabası olan diğer davalı Nihal'in, temlikin muvazaalı olduğunu bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olduğu, TMK'nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı tartışmasızdır.

4. Mirasbırakan tarafından davalı ...'e satış suretiyle temlik edilen 209 ada 2 ve 218 ada 3 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince; davalının bakım savunmasında bulunduğu, halbuki daha önce beş parça taşınmazı mirasbırakandan ölünceye kadar bakma akdiyle temlik aldığı, sosyal ekonomik durum araştırmasına göre davalının taşınmazları alım gücünün bulunmadığı, temliklerin muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.

5. Hal böyle olunca 176 ada 138, 187 ada 1, 234 ada 1, 218 ada 2, 196 ada 11, 209 ada 2 ve 218 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.