Logo

1. Hukuk Dairesi2021/9389 E. 2022/3532 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında bazı çocuklarına yaptığı taşınmaz temliklerinin muris muvazaası içerip içermediği ve davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddedilmesinin doğru olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın malvarlığının büyük bir kısmını davalılara temlik etmesi, mirasbırakan tarafından kendisine temlik yapılmayan mirasçıların bulunması ve tanık beyanları değerlendirildiğinde temliklerin paylaştırma veya denkleştirme amacıyla değil, muvazaalı olarak yapıldığı sonucuna varılarak, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği yönündeki bozma kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TENKİS

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil olmazsa tenkis davası sonunda Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükmün Dairece bozulması üzerine, verilen direnme kararı davacı vekilince süresi içinde duruşma istemli temyiz edilmekle duruşma günü olarak saptanan 26/04/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat .......... ile temyiz edilen davalılar ... v.d. vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde, mirasbırakan babası İbrahim Tekin’in 1212 ada 173, 103, 160, 198 ve 223, 1213 ada 20, 1215 ada 67 ve 68 parsel sayılı taşınmazlarını ikinci eşinden olma çocukları ..., ..., ... ve ...’ın eşi ...’ye mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak temlik ettiğini, mirasbırakanın ilk evliliğinden tek çocuğunun kendisi olduğunu, mirasbırakanın taşınmaz satmasını gerektirir ihtiyacı da bulunmadığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tesciline, mümkün olmazsa terekeye iadesine, o da mümkün olmazsa tenkisine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, süresinde davaya cevap vermemişler aşamada mirasbırakanın denleştirme amacıyla temlikleri yaptığını, davacıya da yer vermek istediğini ama onun kabul etmediğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, taşınmazların aileye yakın olan erkek çocuklarda bırakılması ve onlar tarafından paylaşılması şeklindeki genel inanış olduğu, murisin taşınmazlarını satmasını gerektirecek ekonomik ihtiyacının bulunmadığı, davalıların ekonomik alım güçlerinin olmadığı, temlik bedeli ile gerçek değerler arasındaki fahiş fark olduğu, davacının babasından kırk sene önce ayrılarak başka bir yere gittiği, davacının murisin ilk eşinden olma çocuğu olduğu, murisin terekesinden dava dışı kızına ve oğluna herhangi bir taşınmaz devri yapmadığı, temlikin paylaştırma kastıyla yapılmadığı, murisin mirasçılardan mal kaçırmak amacı ile aslında bağışlamak istediği taşınmazlarını satış gibi gösterdiği gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalılar istinaf dilekçelerinde özetle; mahkemece verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, mahkemece delillerin takdirinde ve murisin gerçek iradesinin tespitinde yanılgılı değerlendirme yapıldığını, savunma haklarının kısıtlandığını, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının, beşeri ilişkinin ve minnet duygusunun araştırılmadığını, dinlenilen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından murisin ekonomik durumunun taşınmaz satmasını gerektirmediği belirtilmiş ise de murisin bakıma muhtaç olduğunun ve bunun da davalılar tarafından gerçekleştirildiğinin anlaşıldığını, davalı ...'ın kendi parası ile yaptığı dairelerin ve binanın taşınmazın değerini artıran husus olduğu halde bunların muris tarafından yapılmış gibi değerlendirildiğini, davalılara yapılan devir tarihindeki durumuna göre taşınmazların değerinin tespit edilmemiş olmasının da haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının hiçbir zaman muris ve davalılar tarafından dışlanmadığını, davacı ile muris arasında bir sorun bulunmadığını, murisin mal varlığının bir kısmını ya da tamamını mirasçılara paylaştırma eğiliminde olmasının mal kaçırma kastı olmadığını ortaya koyduğunu, mahkemece her ne kadar murisin davacıya ve dava dışı mirasçılar olan ... ve ...'ye herhangi bir taşınmaz verilmediğinden onlara muris tarafından tapuda bir devir yapılmadığından bahisle murisin paylaştırma kastı ile hareket ettiğinin söylenemeyeceğine dair değerlendirmenin davacının tanığı olan ...'nin beyanı ile çeliştiğini, murisin mal kaçırma kastı olmamasına rağmen davacının kendisine verileni kasten üzerine devralmayarak kötü niyetli olarak bu davayı açtığını, devirlerin farklı tarihlerde yapılmasının murisin mal kaçırma kastı olmadığını gösterdiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 26.02.2020 tarihli, 2020/186 Esas ve 2020/252 Karar sayılı ilamı ile; murisin davacı da dahil tüm mirasçıları ile beşeri ilişkilerinin iyi olduğu, aralarında herhangi bir husumetin bulunmadığı, murisin davacıya da taşınmaz vermeyi teklif ettiği, ancak davacının kendi iradesi ile murisin sağlığında bunu kabul etmediği, murisin davalılara yaptığı devirde mal kaçırma kastının bulunmadığı, şayet murisin mal kaçırma kastı olsa idi vefat tarihinde yukarıda belirtilen adına kayıtlı taşınmazları da davalılara devretmesinin bekleneceği, oysaki somut olayda murisin bu şekilde bir tasarrufta bulunmadığı, salt bedeller arasındaki farkın tek başına muvazaanın kanıtı olamayacağı, dolayısıyla muris tarafından davalı oğullarına ve gelinine yapılan temliklerin mal kaçırma kastı ile yapılmadığı gerekçeleriyle davalıların istinaf taleplerinin kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 26.04.2021 tarihli, 2020/1750 Esas ve 2021/2529 Karar sayılı ilamı ile “...Temyiz kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşılan eldeki dava yönünden davacının davalı ... ve ... yönünden temyiz dilekçesinin değerden reddine, Davacının davalı ... ve ... yönünden temyiz itirazlarına gelince;… her ne kadar mirasbırakanın geriye on parça taşınmazı kalmış ise de terekesinde kalan taşınmazların değerlerinin toplamının 724.994,52 TL olduğu, mirasbırakanın davalılara temlik ettiği taşınmazların değerlerinin toplamının ise 1.134.506,85 TL olduğu, diğer bir deyişle mirasbırakanın mal varlığının büyük bir kısmını davalılara temlik ettiği, tanık olarak dinlenilen mirasçı ...’nin de mirasbırakanın ...’e yer verdiği, ancak onun istemediği, mirasbırakanın kendisine de yer verdiği ama maddi durumu iyi olmadığı için üstüne alamadığı, ... ve ...’ya da yer verdiği, onların taşınmazları üstüne alabildiği, mirasbırakanın kendisine vermiş olduğu yerin de bu sekiz parça taşınmaz içinde kalan bir bölüm olduğu, kendilerinin taşınmazıları fiilen kullandıkları, ...’in kullandığı bir yer olmadığı yönündeki beyanları yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde davalıların savunmalarında belirttikleri gibi mirasbırakan tarafından yapılan bir paylaştırma veya denkleştirmenin olmadığı ve temliklerin muvazaalı olduğu görülmüştür. Hal böyle olunca, temliklerin muvazaalı olduğu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin kararı bozulmuştur.

3. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 29.09.2021 tarihli, 2021/974 Esas ve 2021/1193 Karar sayılı ilamı ile; önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.

4. Direnme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, direnme kararının hatalı ve gerekçesiz olduğunu, süresinde davaya cevap vermeyen davalıların aşamada savunmayı genişlettiklerini, buna muvafakati olmadığını, kendisinin murisin ilk eşinden olma çocuğu olduğunu ve diğerleri kadar mirasbırakan ile sıcak olmadıklarını, Bölge Adliye Mahkemesinin kendisine yer verildiği yönünde gerekçesinin hatalı olduğunu, kendisine ve dava dışı ...’ye bir temlik yapılmadığını, ancak mirasçı olmayan gelinine dahi devir yaptığını, mal varlığının önemli bir kısmının devredildiğini ve bunun muvazaayı kanıtladığını, bedeller arasında fark olduğunu, temliklerin bağış olarak yapıldığının aşikar olduğunu, tenkis talebinin reddinin de doğru olmadığını, yeniden keşif yapılıp rapor alınmasına rağmen eski rapora göre yargılama giderlerine hükmedilmesinin de doğru olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği belirtilmiştir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Somut olayda, mirasbırakanın mal varlığının büyük bir kısmını davalılara temlik ettiği, mirasbırakan tarafından kendisine temlik yapılmayan mirasçıların bulunduğu, tanık olarak dinlenilen mirasçı ...’nin beyanlarının da muris muvazaası ilkeleri birlikte değerlendirildiğinde davalıların savunmalarında belirttikleri gibi mirasbırakan tarafından yapılan bir paylaştırma veya denkleştirmenin olmadığı ve temliklerin muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.

6.3.2. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği yönündeki bozma kararı yerindedir.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; bozma kararının düzeltilmesine gerek görülmediğinden, temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanunun 43. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK'nın 373. maddesinin 5. fıkrası uyarınca görevli Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 26/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.