"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasında görülen kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili istekli davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince, davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili ve davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi tarafından davacı vekili ve davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş olup, karar yasal süre içerisinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Kadastro sonucu Etimesgut İlçesi, Aşağı Yurtçu Mahallesi çalışma alanında bulunan çekişmeli taşınmaz 1955 yılında yapılan kadastro çalışmaları esnasında taşlık olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakılmıştır.
I. DAVA
Davacı, zeminde göstereceği iddianın konusu taşınmazın öteden beri kendisinin zilyet ve tasarrufunda olduğunu iddia ederek, taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmıştır.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın kamunun menfaatine bırakılmış yerlerden olduğu, umumun faydalanmasına açık olduğu, bu nedenle kişiler adına tescilinin mümkün olmadığı, bir an için taşınmazın zilyetlikle özel mülkiyete konu teşkil edecek biçimde iktisabının mümkün olduğu kabul edilse dahi davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... Başkanlığı vekili özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili özetle; Aşağıyurtçu Mahallesinin 5216 sayılı Yasa ile Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisine alınarak mahalle statüsüne dönüştüğünü, müvekkili idarenin hudutları içinde bulunan taşınmazın zilyetlik ve imar ihya nedeniyle şahıs adına tescilinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Ankara Batı 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/121 Esas, 2018/444 Karar sayılı kararında, TMK'nın 713. maddesi ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesine göre zilyetlikle kazanma şartlarının davacı lehine oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Yerel Mahkeme kararına karşı yasal süresi içerisinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; teknik bilirkişi raporlarına göre davacının taşınmazı 1981 yılından beri zilyet olduğunun belirlendiğini, mesken, bahçe, hayvan barınağı olarak kullandığını, yerel bilirkişi ve tanıkların da zilyetliği beyan ettiğini, mahkeme gerekçesinde de A1 ile işaretli ev üzerindeki zilyetlinin 1975 den beri sürdürüldüğünü kabul ettiğini, davanın sübut bulmasına rağmen reddinin karar verilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili katılma yolu ile verdiği istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşmemesi nedeniyle davanın reddi kararının doğru olduğunu, ancak aynı dava dilekçesinin 2.sırasında dava konusu edilen taşınmaz hakkında davanın reddine karar verilmesi gerekirken verilen tefrik kararının doğru olmadığını ileri sürerek tefrik kararı açısından mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/418 Esas, 2021/531 Karar sayılı kararında, teknik bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen taşınmazın 1955 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında ekilemez arazi vasfı ile tescil harici bırakıldığı, TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. ve 17.maddelerinde belirtilen koşulların oluşması halinde kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmesinin mümkün bulunduğu, mahallinde yapılan keşif, uygulama, beyan ve teknik bilirkişi raporlarına ve dosyaya getirtilen kayıt, belge ve paftalara göre, dava konusu edilen ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 1.232,00 m2'lik bölümün 1955 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında taşlık vasfıyla tescil harici bırakıldığı, mahallinde yapılan keşif, uygulama ve Jeodezi ve fotogrametri mühendisi tarafından 1975, 1978 ve 1990 tarihli hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik incelenmesi sonucunda ve diğer teknik bilirkişi raporlarına göre, dava konusu edilen taşınmaz içinde sadece A1 ile gösterilen evin 1975 yılında mevcut olduğu, 1990 yılında ayrıca A2 ile gösterilen ağılın ve A3 ile gösterilen ekmek evinin mevcut olduğu, bahçenin ise mevcut olmadığı, ancak ev ve ağılın etrafının yani (A) bölümünün 1975, 1978, 1990 yıllarında boş, doğal görünümlü ve imar-ihya edilmemiş, taşlık yer olduğu, taşınmazın bir bölümü üzerinde ev ve ağıl yapılmak suretiyle tasarruf edildiği, başkaca bir tarımsal faaliyet bulunulmadığı dosya kapsamından anlaşılmasından ötürü ve fakat 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi gereğince imar ve ihya yoluyla taşınmaz iktisabından söz edilebilmesi için, dava konusu taşınmazın öncesi itibariyle imar-ihyaya muhtaç yerlerden olduğundan, taşınmazın emek ve para sarfedilerek tarım arazisine dönüştürülmesinden sonra en az 20 yıl süre ile malik sıfatıyla zilyet olunması zorunlu olup, evvela imar-ihya edilip tarım arazisi haline getirilmeksizin doğrudan taşınmaz üzerine ev ve ağıl yapılarak sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun kazanıma engel teşkil edeceğinden taşınmazın üzerine sadece ev ve müştemilatın yapılmış olması taşınmazın ihya edildiği sonucunu doğurmayacağı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-b/1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar vermiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin yukarıda sözü edilen kararına karşı yasal süresi içerisinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1-Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, Temyizin konusunu teşkil eden ve teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümü üzerinde davacı yararına iktisap koşullarının oluştuğu, bu hususun bilirkişi raporları ile sabit olduğu, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2021/418 Esas, 2021/531 Karar sayılı kararının bozulmasını talep etmiştir.
2.2- Davalı Hazine vekili özetle; davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşmemesi nedeniyle davanın reddi kararının doğru olduğunu, ancak aynı dava dilekçesinin 2.sırasında dava konusu edilen taşınmaz hakkında davanın reddine karar verilmesi gerekirken verilen tefrik kararının doğru olmadığını ileri sürerek tefrik kararı açısından mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yörede yapılan kadastro sırasında "taşlık" vasfıyla tespit harici bırakılan taşınmazların, davacı adına tescili isteğinden ibarettir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, ‘’Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."
3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ve 17. maddesi, "– Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV./3.) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacı vekili ve davalı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 36,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 492 sayılı Harçlar Kanunuun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 17/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.