"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Yerel Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 17/05/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vasisi, babası ...’dan hile ile alınan vekaletname kullanılarak davacıya ait 1972, 2739, 2864, 2916, 2929, 3110 ve 3154 parsel sayılı taşınmazların dava dışı vekil eliyle davalı oğlu ...’e temlik edildiğini, davacının satış iradesi bulunmadığı gibi satış bedelinin de ödenmediğini, davacının işlem tarihinde ehliyetsiz olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında davacının ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
II. CEVAP
Davalı, taşınmazları bedelini ödeyerek satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/05/2014 tarihli ve 2012/663 E., 2014/311 K. sayılı kararı ile; iddianın sabit olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 02/05/2017 tarihli ve 2014/19461 E., 2017/2253 K. sayılı ilamı ile ‘‘...Davada, ehliyetsizlik hukuki sebebine de dayanıldığına göre, hukuki ehliyetin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur. Ne var ki, mahkemece ehliyetsizlik yönünden araştırma ve inceleme yapılmadan neticeye gidilmiştir. Somut olaya gelince, mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca gerekli inceleme ve araştırma yapıldığından söz etmek olanaksızdır...Hal böyle olunca, değinilen ilkeler uyarınca gerekli inceleme ve araştırma yapılmadan eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/04/2021 tarihli ve 2017/587 E., 2021/342 K. sayılı kararıyla; davacı ...’nın vekaletname tarihinde hukuki ehliyeti haiz olduğunun Adli Tıp Kurumu raporuyla saptandığı gerekçesiyle ehliyetsizlik iddiası yönünden davanın reddine; vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiası yönünden ise, tüm dosya kapsamı ve tanık beyanlarından, davacı ...’nın taşınmazları satma iradesinin bulunmadığı, taşınmazların halen davacı ...’ya ait olduğunun bilindiği, fiilen davalı ve diğer oğulları tarafından kullanıldığı, her ne kadar davalı ödeme ve ölünceye kadar bakma karşılığında taşınmazların kendisine devredildiğini savunmuşsa da savunmasında belirttiği hususları ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili; davacı ...’nın akit ve vekaletname tarihinde akli melekelerinin yerinde olduğunun saptandığını, davacı ...’nın şeklen davacı konumunda olduğunu, iradesi dışında vasisi tarafından dava açıldığını, davacının bakım ve gözetimini sağlayan davalı oğluna iradesi dahilinde bir kısım taşınmazlarını vekil eliyle devrettiğini, davacı ...’nın devir iradesinden kendisine vasi atanana kadar hiçbir şekilde vazgeçmediğini, ihtarda bulunmadığını, savcılığa başvurmadığını, kısaca davalı oğlu tarafından kandırıldığına dair bir beyanının olmadığını, bunu ileri sürmediğini, eldeki davanın vasinin isteğiyle davacı babasının iradesine aykırı olarak açıldığını, dava dışı vekile karşı dahi açılmayan davada mahkemece vekalet görevinin kötüye kullanıldığının kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı ve vekilin işbirliği içerisinde olduğuna dair hiçbir delil bulunmadığını, dava dışı vekilin dahi tanık olarak dinlenmediğini belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390. maddesinde) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.
6.2.2. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanun'un 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
6.3. Değerlendirme
Kararın (IV./2.) no.lu bendinde yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 9.324,97 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.