"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/148 E., 2021/430 K.
DAVA TARİHİ : 03.09.2013
HÜKÜM/KARAR : Davanın kabulü
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Doğubayazıt İlçesi Atabakan köyü Yeniköy mezrasında bulunan 146 ada 10 parsel sayılı taşınmazın eklemeli zilyetlik süresiyle birlikte 30 yıldır davacının zilyetliğinde olduğunu ancak kadastro çalışmaları sırasında davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, cevap dilekçesi sunmamış, yargılama sırasında davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 15.09.2015 tarihli ve 2013/355 Esas, 2015/539 Karar sayılı kararıyla, davacı ve taşınmaza birlikte zilyet olduğu babasının belgesizden edindikleri taşınmaz miktarının aynı çalışma alanı içerisinde 100 dönümden fazla olduğunun tespit edildiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi gereği kuru toprakta 100 dönüm olan iktisap miktarının aşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi'nin 01.12.2020 tarihli ve 2017/1650 Esas, 2020/5987 Karar sayılı kararıyla, davacı, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği sebebine dayanarak eldeki davayı açmış olduğuna göre Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmazın babası tarafından davacıya hibe edilip edilmediği, edilmiş ise, hibenin tarihi, zilyetliğin davacıya devredilip devredilmediği ve zilyetlik devredilmiş ise kadastro tespitinin yapıldığı tarihe kadar davacı lehine 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesinde öngörülen (bağımsız zilyetlik yolu ile) taşınmaz edinme süresinin gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak, davacının belgesiz zilyetlik yolu ile edinebileceği miktarın da bu araştırmanın sonucuna göre değerlendirilmesi gereğine değinilerek hüküm bozulmuştur.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacı lehine zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, dinlenen mahalli bilirkişilerin taraflı beyanda bulunduklarını, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, hava fotoğraflarının incelenmediğini, eklemeli zilyetliğe dayanıldığı takdirde hem tescil talebinde bulunan hem de zilyetliğine dayandığı kişilerin belgesizden adlarına tespit olup olmadığının araştırılması gerektiğini, belirterek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dava konusu 146 ada 10 parsel sayılı 3.040,24 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 06.04.2007 kesinleşme tarihli tesis kadastrosu ile ham toprak vasfıyla "Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olup, kimsenin mülkiyet iddiasında bulunmadığı" gerekçesiyle davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Aynı kadastro çalışmaları sonucunda davacının babası Mehmet adına belgesiz zilyetlik yolu ile toplam 93.263,42 metrekare, davacı ... adına toplam 39.301,16 metrekare taşınmaz tespit ve tescil edilmiştir.
2. Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı ve babasının dava konusu taşınmaz üzeride eklemeli zilyetlikle birlikte 30 yıldır zilyet olduğunu iddia etmiş, 12.03.2014 tarihli celsede dava konusu taşınmazı davacının babasının davacıya bağışladığına dair beyanda bulunmuştur.
3. Mahkemece, bozma kararı öncesinde davacı ve babası adına 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinde aranan kuru toprakta 100 dönümlük belgesiz zilyetlik yoluyla edinme sınırının aşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bozma kararı ile davacının tek başına zilyetlik süresini doldurup doldurmadığının tespiti gerektiğine işaret edilmiştir.
4. Bozma kararı öncesi dinlenen mahalli bilirkişiler ve davacı tanığı "Ferhan da buraya babası ile birlikte yaklaşık yirmi sene hububat ekti" yönünde beyanda bulunmuşken, bozma kararı sonrası 12.08.2021 tarihinde dinlenen mahalli bilirkişiler davacının 35 yıldır tek başına dava konusu taşınmazın zilyedi olduğunu beyan etmişler, Mahkemece bu beyanlara itibarla davanın kabulüne karar verilmiştir.
5. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülkiyet edinme şartlarına yer verilmiştir. İlgili düzenlemeler uyarınca kişilerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinebileceği taşınmaz miktarı kuru toprakta 100 dönüm olarak sınırlandırılmış ve zilyetlik süresinin de en az 20 yıl olması gerektiği düzenlenmiştir.
6. Somut olayda UYAP üzerinden yapılan kontrolde davacı ...'ın 1976 doğumlu olduğu, kadastro tespit tarihinin 2007 olduğu görülmekle; davacı tarafından dava konusu taşınmazda tek başına 20 yıllık zilyetlik süresinin doldurulduğu iddia edildiği takdirde, davacının kadastro çalışmaları sırasında 31 yaşında olduğu, kadastro tespit tarihinden geriye doğru 20 yıllık sürenin davacı tarafından tek başına doldurulabilmesi için davacının 11 yaşından sonra dava konusu taşınmazda zilyetliğinin bulunması gerekmektedir.
7. Diğer yandan, davacı tarafından babası Mehmet ile birlikte dava konusu taşınmazda eklemeli zilyetliğe dayanıldığı takdirde, her ikisi adına senetsizden tespit edilen taşınmaz miktarının 100 dönümü aştığı görülmektedir.
8. Hal böyle olunca, her iki ihtimalde de davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
Temyiz eden harçtan muaf olduğundan, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
11.09.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.