"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde;162 parsel sayılı taşınmazın 180,21 m2'lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile tescil harici bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar davaya cevap vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 25/05/2015 tarihli ve 2014/214 E. 2015/421 K. sayılı kararıyla; mahallinde icra edilen keşif sonucu Jeomorfolog, Jeoloji Mühendisi, Harita Yüksek Mühendisi ve Ziraat Yüksek Mühendisine, tanzim ettirilen bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte nazara alındığında, davaya konu Bursa İli Karacabey İlçesi Ekinli mah./köy'de kain 162 parsel sayılı taşınmazın “kıyı kenar çizgisi” içerisinde kalmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesince “...Somut olayda jeolog, jeomorfolog, harita mühendisi ve ziraat mühendisi bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda, İdare tarafından oluşturulan kıyı kenar çizgisine göre dava konusu parselin 180,21 m2'sinin kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı belirlendikten sonra bilirkişi kurulunca oluşurulan kıyı kenar çizgisine göre anılan taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi dışında (kara tarafında) kaldığı bildirilmiş, ancak İdare tarafından oluşturulan kıyı kenar çizgisi ile bilirkişi kurulu tarafından belirlenen kıyı kenar çizgisi arasındaki çelişkinin nedeni açıklanmamıştır. Bu nedenle, İdarece oluşturulan kıyı kenar çizgisi ile Mahkemece oluşturulan bilirkişi kurulunca 21.04.2015 havale tarihli raporda belirlenen kıyı kenar çizgisi arasındaki çelişkinin nedenleri hakkında anılan raporu sunan bilirkişilerden bilimsel gerçeklere ve maddi bulgulara dayalı, denetime açık ek rapor alınması gerekir. Başka bir anlatımla eldeki uyuşmazlıkta idari saptamalardan takdiri delil olarak yararlanılması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.06.2003 tarihli ve 97/110 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Yapılacak bu araştırmalarla, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin hangi tarafında kaldığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra, oluşacak durum, dosya içeriği, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan diğer tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekir....”gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozma İlamına Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 31/05/2017 tarihli ve 2017/67 E. 2017/521 K. sayılı kararıyla; Bakanlıkca onaylı kıyı kenar çizgisi içinde bırakılan 180,21 m² alan ile birlikte taşınmazın tamamı olan 5.500,00 m²'lik alanın Kıyı Kanunu ve bu kanuna göre çıkarılan uygulama yönetmeliğine göre kıyı çizgisinin dışında kaldığı, kıyı kenar çizgisi hattının taşınmazın kuzeyinden sazlık bataklık sahadan geçtiği, ek bilirkişi raporunun bilimsel yeterlilik taşıdığı ve Yargıtay bozma ilamında belirtilen idare tarafından 19/11/2011 tarihinde oluşturulan kıyı kenar çizgisine neden itibar edilmemesi gerektiğine dair doyurucu ve denetime elverişli açıklama içerdiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kıyı çizgisi içerisinde kabul edilmesi ve tescil harici bırakılması istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere; 2709 Sayılı T.C. Anayasası'nın, "Kıyılardan yararlanma" başlıklı 43. maddesinde, "Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir." düzenlemesi ve bu düzenleme gereğince çıkarılan 3621 Sayılı Kıyı Kanunu'nun "Genel Esaslar" başlıklı 5. maddesinde "Kıyılar ile ilgili olarak kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açık olduğu, yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetildiği, kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespitinin zorunlu olduğu, sahil şeritlerinde yapılacak yapıların kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabileceği, yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanlar, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebileceği, kıyılarda hiçbir yapı yapılamayacağı, duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamayacağı şeklinde genel esaslar düzenlenmiştir.
6.3. Değerlendirme
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 180,21 m2'lik taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi dışında kaldığı ve toprak yapısının, 5.500,00 m²'lik 162 parselin tamamı ile bütünlük arz ettiği anlaşılmaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
10/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.