"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 05/10/2021 tarihli ve 2021/171 Esas - 2021/1244 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, maliki olduğu 36 ada 6 parsel sayılı 397 m2 alanlı taşınmazının 65 m2'lik kısmını oğlu olan davalı ...’a 21/03/1991 tarihli satış işlemi ile devrettiğini, satış işleminden yaklaşık 2 sene kadar sonra kendisinin bilgisi dışında, davalının ifraz yaptırmak için Kırıkhan Belediye Başkanlığına başvurduğunu, Kırıkhan Belediye Encümeninin 08/01/1993 tarih ve 10 sayılı kararı ile 36 ada 6 parsel sayılı taşınmazın 36 ada 17 ve 18 parsel olmak üzere iki parçaya ifraz edildiğini, 166,82 metrekarelik kısmın 36 ada 17 parsel olarak kendisi, 229,76 metrekarelik kısmının ise 18 parsel olarak davalı adına tescil edildiğini, yapılan ifraz işleminden haberinin olmadığını, davalının devredilen 65 metrekarelik hissede problem çıktığını söyleyerek kendisini kandırdığını ve büyük olan parseli adına tescil ettirdiğini, bu hususun 2018 yılı Kurban Bayramında tüm ailenin davaya konu parsellerin bulunduğu yerde toplandığı esnada, davalının aynı avluda bulunan iki katlı evin bulunduğu kısmın kendisine ait olduğunu, burayı satacağını söylemesi ile anlaşıldığını ileri sürerek, davalı adına kayıtlı dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile ifraz öncesindeki tarafların payları oranında (Alaybeyli 36 ada 6 parseldeki 332/397 hisse davacıya; 65/397 hisse ise davalıya ait olacak şekilde) tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davada zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, taraflarca yapılan tüm işlemlerin, karşılıklı bilgi ve rıza çerçevesinde yapıldığını, davaya konu edilen işlemlerin üstünden 25 yıl geçtiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Kırıkhan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17/07/2020 tarihli ve 2018/399 E.- 2020/283 K. sayılı kararıyla; tüm tanık beyanları ve fiili kullanım ile alttaki iki katlı binanın davalı tarafından yıllarca kullanıldığı da dikkate alındığında, esasında davacı tarafın da alttaki dava konusu 2 katlı yapı olan taşınmazın ağabeylerine/oğluna satıldığını bildikleri, ancak söz konusu binanın davalı tarafından satışı söz konusu olunca bu şekilde davayı açtıkları kanaatinin oluştuğu, yani dava konusu hile iddiasının davacı tarafından Kurban Bayramı öncesinde, zamanaşımı süresi olan 1 yıllık süreden çok önce bilindiğinin kabulü gerektiği gerekçeleri ile öncelikle davanın zamanaşımı nedeni ile reddine, bir anlık zamanaşımı şartları oluşmadığının kabul edilmesi durumunda davacının hile iddiasını ispatlayamadığı kanaatiyle davanın esastan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili, davacının ifraz için verilen Encümen kararından ve tapuda yapılan ikinci işlem içeriğinden 2018 yılı Kurban Bayramına kadar hiçbir şekilde haberi olmadığını, davacının esasında taşınmazın 65 m2'sini rızai olarak davalıya devrettiğini kabul ettiğini, ancak dava konusu taşınmazın 164,76 m2'sini davalı oğlunun, müvekkilinin rızası olmaksızın hileli hareketle, adına tescil ettirdiğini, Yerel Mahkemece dinlenen davacı tanıkları olan diğer çocuklarının başka bir deyişle davalının kardeşlerinin annelerini tapuya emeklilik bağlatacağım diyerek götürdüğünü, kandırıp taşınmazı kendisine devrettirdiğini bildirdiklerini, zamanaşımı yönünden Yerel Mahkemece yapılan değerlendirmeyi kabul etmediklerini, davacı ve tanık olarak dinlenen kardeşlerin tamamının 65 metrekarelik kısım bakımından evvelden beri bilgi sahibi olup, herkesin hileli devir işleminden 2018 yılı Kurban Bayramında davalının evini satacağı beyanı ile haberdar olduklarını, davaya konu yapının yaşı, davalının orada oturması vs. hiçbir durumun davacının bu durumu bilmesini gerektirir bir gerekçe sayılamayacağını, çünkü hiç kimsenin davalıdan böyle bir davranış sergilemesini beklemediği gibi yıllarca bu durumu ortaya çıkaracak herhangi bir tapu resmi iş ve işlem gerçekleşmediğini belirterek, Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 05/10/2021 tarihli ve 2021/171 E. - 2021/1244 K. sayılı kararıyla; Mahkemece dinlenen kardeşler alınan beyanlarında annelerinin kendilerine söylediği şekilde kandırıldığını beyan ettikleri, duyum üzerine beyanda bulundukları, dosya içeriğine göre ifraz belgeleri tapuda yapılan ifraz ve taksim sureti ile tescil belgesine göre davacının 2 tanık huzurunda mühür ve parmak basmak sureti ile ifrazın ve tescilin yapıldığı, dosya içeriğine göre devirlerin iradi olduğu ve hile iddiasının kanıtlanamadığı, Mahkemece belirtilen nedenlerle davanın reddine ilişkin kararın dosya içerine uygun olduğu gerekçeleri ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, davacı annenin hiç okuma yazması olmayan, devlet dairelerini bilmeyen, gerek dulluk maaşı için gerekse sair Devlet dairesi işlemleri için nereye gidip imza atacağını dahi bilmeyen cahil bir insan olduğunu, gerçekten yaptığı işlemin hüküm ve sonuçlarını bilmediği gibi daha önce tapuda işlem yaptığı, bu nedenle aldatılmasının mümkün olmadığının Mahkemelerce peşinen kabulünün hukuk vicdanını zedelediğini, zira davacının yaptığı ilk işlemi hiç bir aşamada inkar etmediğini, davalı oğluna 65 metrekarelik kısmı gönül rızası ile verdiğini baştan itibaren beyan ettiğini, davacının tapuda ikinci kez işlem yapılarak 65 metrekare dışında diğer kısmın da oğluna devrinden - ifraz için verilen Encümen kararından ve tapuda yapılan ikinci işlem içeriğinden 2018 yılı Kurban Bayramına kadar hiçbir şekilde haberinin olmadığını, dava konusu taşınmaza ilişkin ikinci işleme konu 164,76 m2'sini davalı oğlu adına devrettiğini bilmeden, dul maaşı için imza attığını düşünerek imzaladığını, tanık beyanları ile de bu hususun sabit olduğunu, zamanaşımı yönünden yapılan değerlendirmenin de hatalı olduğunu, ikinci satış işlemi için ödenen herhangi bir bedelin de söz konusu olmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
3.2.2. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."
3.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2) numaralı paragraftaki yasal ve hukuksal gerekçeye göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 03/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.