Logo

1. Hukuk Dairesi2021/9764 E. 2022/4091 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanlarından kalan taşınmazların intikal ve taksim işlemleri sırasında vekilin yetkisini kötüye kullanıp kullanmadığı ve davalı adına fazla pay tescil edilip edilmediğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin, vekaletnamede yer alan yetkiler kapsamında hareket ettiği, miras taksim sözleşmesi yapma yetkisinin bulunduğu ve davalı mirasçı adına fazla pay temliki yapılmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının kaldırılıp davanın reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ: ÇERKEZKÖY 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil,bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince,davacı ... yönünden davanın tefrik edildiği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına, davacı ... ... yönünden davanın kabulüne, davalı ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden davanın reddine ilişkin verilen kararın, davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak davacı ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacı ... ... yönünden davanın reddine dair verilen karar, davacı ... ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla duruşma günü olarak saptanan 24.05.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

1.1. Davacı ..., mirasbırakanları ...’tan kalan 752, 758 ve 759 parsel sayılı taşınmazların intikal işlemlerinin yapılması için dava dışı ... ...’i vekil tayin ettiğini, intikal işlemleri yapıldıktan sonra 759 parsel sayılı taşınmazdaki payından 19/8000 payını davalıların hilesi davalı ...’na satış suretiyle temlik ettiğini, vekil ...’nın taşınmazlardaki intikal işlemlerinden sonra oluşan yeni parselleri miras taksimine uygun yapmadığını, davalı ... adına daha fazla pay tescil edildiğini, vekilin kendisini zararlandırdığını ileri sürerek 759 parsel sayılı taşınmazda davalılar adına haksız olarak tescil edilen kısımların iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemiş, yargılama devam ederken kendisi yönünden davanın tefrik edilmesini talep etmiştir.

1.2. Davacı ..., mirasbırakanları ...’tan kalan 752,758 ve 759 parsel sayılı taşınmazların intikal işlemlerini yapması için eşi ...’ı vekil tayin ettiğini, ...’ın da bu yetkiler için ... ...’i tevkil ettiğini, ...’nın vekalet yetkisini kötüye kullanarak mirasçılar arasında adaletli bir taksimi sağlamadığı, davalı ...’in adına daha fazla pay tescil edildiği gibi taşınmazlarda davalı ... adına da pay tescili sağlandığını ileri sürerek 759 parsel sayılı taşınmazda davalılar adına haksız olarak tescil edilen kısımların iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiş, ıslah ile ... ...’in adına intikal etmesi gereken parsellerin büyük bölümünü harita işlemleri nedeniyle ödenmesi gereken ücret bedeli olarak harita mühendisi ... yerine kardeşi ... adına tescil ettirdiğini, vekil ... ... tarafından dava dışı ... ile imzalanan parselasyon yapma karşılığı ücret sözleşmesinde kendisi ve eşi ...’ın onayı ve imzası bulunmadığını, vekil ...’nın yaptığı bu sözleşmenin kendilerini bağlamayacağını, bu sözleşmeye dayanılarak dava konusu 759 parsel sayılı taşınmazın imar ve ifrazı sonucu oluşan 1853 ada 9,1859 ada 8 ve 1959 ada 11 parsel sayılı taşınmazlarda davalı ... adına kayıtlı payların iptali ile miras payı oranında adına tesciline, yine 759 parselin ifrazından sonra davalı ... adına tescil edilip, ... tarafından 3. kişilere satılan 1806 ada 14,15,19, 1853 ada 5,6,7,8,10,1854 ada 22,1858 ada 4,5,8,9,10 ve 1859 ada 4,15 ve 16 parsel sayılı taşınmazların dava tarihindeki değerlerinden miras paylarına karşılık gelen bedelin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.1. Davalı ..., davacıların iddiasının haksız ve yersiz olduğunu, yapılan işlemin bir miras taksim sözleşmesi olduğunu, tarafların murislerinden kalan taşınmazların taksim işlemi için ... ..., ... ve ...’na vekaletname verdiklerini, vekillerin bir araya gelerek talimatlar doğrultusunda tereke mallarının bir kısmını taksim ettiklerini, ancak terekenin halen tam anlamıyla taksim edilmediğini, yapılan işlemlerin kısmi taksim olduğunu, ... terekesindeki bir bölüm taşınmazdan yaklaşık 200 adet imar parseli oluştuğunu ve oluşan bu parsellerin mirasçılar arasında bölüşülerek kısmi taksim yapıldığını,bu taksimde mutlak eşitlik olmayacağını, kaldı ki yapılan taksimde de bir eşitsizlik olmadığını, hatta davacı ...’nin kendisinden daha fazla arsa aldığını, davacıların talep edebilecekleri bir hakkının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

1.2. Davalı ..., iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davacı ... yönünden davanın tefrik edildiği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına, davacı ... ... yönünden davanın kabulüne, davalı ... adına ise miras payından daha az miktarda taşınmaz tescil edildiği gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden ise 1853 ada 9 ve 1859 ada 8 ve 1859 ada 11 parsel sayılı taşınmazlar yönünden iptal-tescil isteğinin kabulüne, 1806 ada 14,15,19,1853 ada 5,6,7,8,10,1854 ada 22,1858 ada 4,1858 ada 5,8,9,10,1859 ada 4,15,16 parsel sayılı taşınmazlar yönünden belirlenen dava tarihindeki bedellerin davalı ...’ndan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2.İstinaf Nedenleri Özetle

2.1. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı ... yönünden, tapu iptali ve tescil davasının reddine dair karar verildiğini, davalı vekili lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, AAÜT 13. maddesi ne göre 95.888,75-TL dava değeri üzerinden davalı vekili lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılarak hükmün bu yönden düzeltilmesini istemiştir.

2.2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadan hüküm tesisi yoluna gidilerek usule aykırı davranıldığını, davalı tarafın tüm delilleri toplanılmadan hüküm tesis edildiğini, Mahkemece HMK.'nın 26.maddesine aykırı şekilde hüküm tesisi yoluna gidildiğini, hakimin talebe bağla kalmadığını, davanın mirasbırakan adına mirasçılar tarafından verasete ilişkin olarak açılan biri dava olmadığını, dava konusu taşınmazların parselasyon işlemlerinin yapıldığı ve tamamlandığı tarihte davacının mirasbırakanı adına kayıtlı olan taşınmazın 2008 yılında davacılar ve diğer mirasçılar adına tapuda intikallerinin yapıldığını, bu tarihten sonra taşınmazın tekrar eski kayıt maliki davacının mirasbırakanı adına tescilinin söz konu olamayacağını, mahkemenin 16/12/2008 tarih ve 18300 yevmiye nolu işlem ile mirasbırakan ... uhdesinden mirasçılardan davacının da içinde bulunduğu intikal sonrası oluşan tapu kaydını esas alınması ve buna göre davacının tapu kaydında ki 1/16 hissesi nazara alınmadan mükerrer intikale sebebiyet teşkil edecek şekilde bu kuralın dışına çıkılması, dava dışı kalan ve dava ile ilişkisi olmayan 3.şahısların haklarını ıskat edecek şekilde hüküm tesisi usule ve yasaya aykırı olduğunu,davacı ... ...'nun 16/12/2008 tarihli ve 18300 yevmiye nolu intikal işleminden sonra oluşan tapu kaydında ki 1/16 hissesi karşılığı olarak alabilecegi miktarın 1.887,19 m2'ye tekabül ettiğini, ...'nun taksim sonucu aldığı toplam miktarın 1.535,97 m² olduğunu, bu durumun davacının tapu kaydında ki hisseye göre alması gereken 1.887,19 m2-1.535,97= 351,22 m2 eksik olduğunu, bu miktarın harita mühendisinin işlem ücreti karşılığı olarak alındığını, davacı ...'nun 3. şahıs ile yapılan ücret sözleşmesinin yetkisizlik nedeni ile geçersiz kabul edilse bile alabileceği farkın bu miktar olduğunu, mahkemece bu yönlerin gözetilmediğini, davalı ...'nun 759 parselin yola ve yeşil alana terkinden sonra daha önceden ...'dan rızai satış yolu ile aldığı 19/8000 hisseye tekabül eden 71.65 m2 de dahil toplam 5.344,04.m2 lik iktisabının bulunduğunu, bundan davalının rızai satım yolu ile satın almış olduğu 71,65 m2 kısım çıkarıldığında davalının ücret sözleşmesi karşılığı iktisap ettiği miktarın 5.272,39.m2'ye tekabül ettiğini, buna göre davacının bu rakamdan alabileceği miktarın 329,52 m2 olduğunu, bu miktarın işlemi yapan harita mühendisinin işlem ücretinin karşılığı olarak alındığını, davalı ... adına tescil olan taşınmazların yola, yeşil alana terki,cins değişikliği, ifraz ve parselasyon işlemlerini gerçekleştiren ... tarafından yapılan işlemler sonucu davacılardan (tapu maliklerinden) bu iş bedelinin karşılığı olarak alındığını, dava dışı ...'nun hak ettiği iş bedeli olarak bu taşınmazların mülkiyetini kardeşi davalı ... adına tescilini talep ettiğini, tescil buna göre davalı adına yapıldığını, işlemleri yapan 3.şahıs ... bu işlemleri yaparken salt işlemlerin teknik yönü ile değil mali yönünü de kendi uhdesinden karşılandığını, bir bakıma tapu malikleri tarafından hiç bir masraf yapılmadığı gibi ayrıca tapu maliklerince kendisine bu hizmeti karşılığı hiç bir bedel ödenmediğini, bu husus davacı dahil ...'ın diğer tüm mirasçıları tarafından bilindiğini, davacının kötü niyetli olduğunu, davalının 759 sayılı parselden mühendislik hizmeti olarak elde etmiş olduğu hizmet karşılığı sadece 759 sayılı parsele ilişkin olmayıp diğer 752 parselide kapsadığını, davalı toplam 2 parselde ifa ettiği mühendislik hizmetine karşılık hak ettiği bedelin karşılığı sadece 759 parsel sayılı taşınmazdan aldığını, diğer 752 parseldeki haklarını davacı ve diğer hissedarın uhdesinde bıraktığını, davacı tarafından dosyaya sunulan 06/05/2015 Tarihli verasetname ve bu verasette ki pay oranlarına göre hüküm tesis edilemeyeceğini;anılan verasette ... mirasçılarından biri olan ...'ın taşınmaz üzerinde 1/12 hisseye sahip olup, taşınmazın yola, yeşil alana terk,ifraz ve parselasyon işlemlerinin yapıldığı, yani mühendislik hizmetlerinin verildiği tarihte sağ olup payını aldığını, ...’ın dava tarihinden yaklaşık olarak 5 ay önce vefat ettiğini, ölümüne değin davalıdan davacı olmadığını, davacıların ...'ın ölümünden 5 ay sonra bu davayı açtıklarını, dava dışı 3. şahıs ...'ın ölümünden sonra, miras hisselerinde ki haklarının da davacıya intikali sonucunu doğuracak şekilde hüküm tesisinin HMK'nın 303. maddesine aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 26/06/2021 tarihli ve 2019/1874 Esas 2021/963 Karar sayılı kararıyla; davacı ... ...’nun eşi ...' yu Üsküdar 13. Noterliğinin 06/10/2008 tarih ve 27495 yevmiye nolu vekaletnamesi ile vekil tayin ettiği, ...’nun da, vekaletnamedeki tevkil yetkisine istinaden, mirasçılardan ... ile birlikte ... 2. Noterliğinin 15/10/2008 tarih ve 03092 yevmiye nolu vekaletnamesi ile Tekirdağ ili, ... ilçesi, ...köyü 752,758,759 parselde kain taşınmazlar ile yine aynı Köy 505 ada 3, 4 ,518, 19 parsel sayılı taşınmazların mirasçılık belgelerine göre mirasçıları adlarına intikal ettirme ve tescillerini yaptırma, iştirak halindeki mülkiyeti müşterek mülkiyete çevirme, cins tahsisi yaptırma ve tapu senetleri düzenleme konusunda ... ...’i vekil tayin ettikleri, ... ...’in vekalet kapsamında verilen işlemlerin yapılması için dava dışı harita mühendisi ... ile anlaştığı, taraflar arasındaki bu anlaşmaya göre taşınmazın dilediği yerinden bir miktarının mühendis ...'na veya onun göstereceği kişiye verilmesi hususunda sözleşme düzenlendiği, yüklenici sıfatıyla işlemleri yürüten ...'na kendisinin belirlediği taşınmazın bir bölümünü davalı ... adına tescilini istediğinden davalı ... adına tescil işlemlerinin gerçekleştiği, tüm bu nedenlerle davacı tarafından vekiline verilen tevkil yetkisini içeren vekaletnameye istinaden vekil tayin edilen dava dışı ... ...'e verilen vekaletnamelerde intikal, dilediği şekil ve şartlarda ifraz, tefrik, tevhit parselasyon ve miras dolayısı ile taksim işlemlerini yaptırmaya... yetkilidir şeklinde açıklamaların yer aldığı, vekil ... ...'in miras taksim sözleşmesi yapma yetkisinin olduğu, buna istinaden dava dışı vekil ... ...'in dava konusu 759 parselle birlikte 752, 758, nolu parsellerin imar planına göre yol ve yeşil alanda kalan kısımlarının terk işlemlerini yaparak kalan kısımlarının parselasyonu ile intikal ve rızai taksim işlemlerinin yapılması ve tapuların teslimi, 505 ada, 3, 4, 5, 18 ve 19 nolu parsellerin intikal ve rızai taksim işlemlerinin yapılması ve tapuların teslimi konulu iş için dava dışı ... ile 4.11.2008 tarihli sözleşme yaptığı, bu sözleşme gereğince yüklenici sıfatıyla ...'nun edimini yerine getirdiği, yaptığı iş ve işlemler karşılığında dava konusu taşınmazdaki pay temlikinin onun rızasıyla davalı ... adına tescil edildiği gözetildiğinde, davaya konu edilen işlemde vekalet görevinin kötüye kullanıldığından söz edilemeyeceği, öte yandan, davalı mirasçı ... adına fazladan bir pay temliki yapılmadığının anlaşıldığı, bu nedenle, davanın her iki davalı yönünden esastan reddine karar verilmesi, ret sebepleri ayrı olduğundan davalılar lehine ayrı ayrı nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile Yerel Mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca ortadan kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak davacı ... ... yönünden davanın reddine, davacı ... yönünden dava terfik edildiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... ... vekili duruşma istekli temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davanın yolsuz tescil ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak açıldığını, yolsuz tescilin kapsamının davacı adına ... ...’e verilen vekaletnamenin oluşturduğunu, ... ...’in bu vekaletnameye dayanarak, davalı ...’nun kardeşi ... ile parselasyon işlemlerine ilişkin ücret sözleşmesi imzaladığını, bunun karşılığında dava konusu parselin en değerli kısımlarının davalı ... adına tescil edildiğini, ancak, bu sözleşme ve yapılan devrin vekilin temsil yetkisinin kapsamı dışında kaldığını ve yapılan işlemin yolsuz tescil niteliğinde olduğundan iptalinin gerektiği, TBK 46. madde gereği vekil ... tarafından yapılan parselasyon ücret sözleşmesinin davacıyı bağlamayacağı, davacının intikal işlemlerinin yapılması için eşi ...’yu vekil tayin ettiğini, ...'ın da bu vekalete istinaden ... ...’i vekil tayin ettiğini, dolayısıyla, vekaletnamedeki yetkilerin kapsamı değerlendirilirken her iki vekaletin içeriğinin de göz önünde bulundurulması gerektiğini, verilen yetkilerin sadece, intikal işlemlerinin tamamlanması için verildiğini, vekaletname içeriğinde hiç bir şekilde parselasyon ücret sözleşmesi yapılması ve bunun karşılığında 3. kişilere pay verilmesine ilişkin bir yetki bulunmadığını, buna rağmen vekil ...’nın davalı ...’nun kardeşi ... ile tüm mirasçıları temsilen 752,758 ve 759 parsel sayılı taşınmazlar için parselasyon ücret sözleşmesi imzalayarak, davacıyı ve diğer mirasçıları borç altına soktuğunu, sözleşme karşılığında ... adına tescillerin yapıldığını, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, bu sözleşmenin vekil ... ... tarafından yetkisiz olarak yapıldığını, (... ...’in yetkisinin miras taksim sözleşmesi yapmayı içermekteyse de) parselasyon ücret sözleşmesi yapmayı içermediğini, davacı ...’nin, ... ... ve ... arasında akdedilen sözleşmeyi kabul etmediğinden, bu sözleşmenin davacı açısından bağlayıcı olmadığını, bu nedenle davalı ... adına tescil edilen taşınmazların tescil sebebinin hukuka aykırı olduğundan, davalı adına oluşan tescilin de yolsuz olduğu, İlk Derece Mahkemesi hükmünün yerinde olduğunu, vekilin, vekil eden ... aleyhine hareket ettiğini, parselasyon ücret sözleşmesinde vekil ile davalının iyi niyetli olmayıp, iş birliği içinde hareket ettiklerini, parselasyon işlemleri sırasında, harita mühendisinin emeğine karşılık ilgili parselde ortak haline getirilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi, makul ölçüleri de aştığını, vekil ... ile İbrahim arasında imzalanan parselasyon ücret sözleşmesi ile harita mühendisine, dilediği yerde toplu veya kısım kısım parsel hakkı verildiğini ve bunun karşılığında da taşınmazların harita mühendisinin kardeşi ... adına tescil edildiğini, vekilin, harita mühendisi ile böyle bir sözleşme imzalamasının, davacıyı büyük zarara soktuğunu, davalı adına tescil edilen taşınmazların sadece rayiç bedelleri dikkate alındığında bile vekil ile harita mühendisi İbrahim’in işbirliğinin ortaya çıkacağını, davalı adına tescil edilen taşınmazların, diğer parsellere göre daha avantajlı ve rayici yüksek olan taşınmazlar olduğunu, iddiaların ispatlandığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, üçüncü kişilere devredilen taşınmazlar yönünden bedel isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere, Türk Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

3.2.2. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

3.2.3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3.2.4. TMK 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür", HMK 190/1. maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir" düzenlemeleri yer almaktadır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre Bölge Adliye Mahkemesince kararın (IV./3.) no.lu paragrafında yer verilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davacı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı ... vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacı ...’dan alınmasına, 24/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.