"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Kararın asıl ve birleştirilen davaların davacıları vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleştirilen davaların davacıları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davanın davacısı ... vekili dava dilekçesinde; dava konusu 9, 25, 105, 470, 961, 979, 1145, 1231, 1253, 1301, 1488, 1830, 1899, 2000, 2003, 2102, 2314, 2315, 2407, 2440 ve 2462 parsel sayılı taşınmazların davalı tarafla müvekkilinin müşterek murisi olan ...’dan geldiğini, kadastro tespiti sırasında dava konusu taşınmazlarda müvekkilinin babası ...’a, davalılara göre daha az pay verildiğini, bir kısım ... mirasçılarının, müvekkilinin babasına baskı yapmış olması sebebiyle böyle bir durumun ortaya çıktığını, yine bir kısım ... mirasçılarının, diğer mirasçıların paylarına tecavüz ederek haksız şekilde mal edindiklerini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının, müvekkilinin murisinden gelen miras payı oranında iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
2. Birleştirilen davanın davacısı ... (asıl davanın davacısı ...’ın kardeşi) vekili dava dilekçesinde; asıl davada dava konusu edilen taşınmazlarla ilgili olarak, asıl davada ileri sürülen sebeplerle, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının, müvekkilinin murisinden gelen miras payı oranında iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar tarafından davaya cevap verilmemiş; bir kısım davalılar ... ve müşterekleri 15.07.2014 tarihli duruşmada, dava konusu taşınmazlarda davacıların babasının da payının bulunduğunu ancak bu payın miktarında bir yanlışlık bulunmadığını, açılan davayı kabul etmediklerini beyan etmişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasındaki ihtilafın, dava konu taşınmazların kadastro tespitlerinin, bir kısım ... mirasçılarının iradelerinin etkilenmesi sebebiyle yolsuz olarak yapılıp yapılmadığı noktasında toplandığı, davacı tarafın yolsuz tescil iddiasını, "kendi murisleri baskı altında tutulmak suretiyle iradesinin etkilendiği" hususuna dayandırdığı, bu iddianın ise, Türk Borçlar Kanunu'nun "hata, hile, ikrah ve gabin altında işlem yapılması" ile ilgili hükümleri gereğince, kadastro tespitinin ve tapu tescillerinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan hükümlere göre, öğrenmeden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu, eldeki davaların ise, 2013 ve 2016 yıllarında açıldığı, buna göre davacı tarafın, irade etkilenmesi ile ilgili iddiası yönüyle hak düşürücü sürenin geçirilmiş bulunduğu, diğer taraftan davacılar vekili yargılamanın son aşamasında "muvazaa ile yetkisiz vekaletnameye dayalı satış” yapıldığını ileri sürmüş ise de, dilekçelerin teatisi aşamasında ileri sürülmeyen dava sebeplerine davalılar tarafından muvafakat edilmediği, bilirkişilerden aldırılan raporlardan, dava konusu taşınmazların tapuya doğru şekilde tescil edildiği, taşınmazlardaki paylarda hata bulunmadığı, davacıların davasını kanıtlayamadığının anlaşıldığı gerekçesiyle; asıl ve birleştirilen davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili müşterek istinaf dilekçesinde özetle; eldeki davanın dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında yapılan usulsüz işlemlerin iptali istemine ilişkin olduğunu, müvekkillerinin tarafların müşterek murisi ...’nın çocuklarından ...’nın çocukları olduğunu, dava konusu taşınmazların tarafların müşterek murislerine iskanen verildiğini, eldeki davadan önce taraflar arasında görülen ortaklığın giderilmesi davasının yapılan yargılaması sırasında, dava konusu taşınmazlardaki ... payının, diğer ... mirasçılarının payına göre daha az olduğunu öğrendiklerini, dava konusu taşınmazların bir kısmına kadastro tespiti sırasında çeşitli tapu kayıtlarının revizyon gördüğünü, Mahkemece bilirkişilerden aldırılan raporlardan, taşınmazlara revizyon gören eski tapu kayıtlarında tarafların müşterek murisi ...’nın da payının bulunduğu, ...’in vefat etmeden önce 20.09.1973 tarihinde ... ... isimli bir kişiye vekaletname verdiği, onun da taşınmazlardaki ... payını bu vekaletnameye dayanarak, ... vefat ettikten sonra ... ...’a sattığı, onun da aynı yıl içerisinde ...’in ... dışındaki diğer oğullarına sattığının anlaşıldığını, bu satış işleminin muvazaalı olduğunu, ... tarafından ... ...’e verilen vekaletnamede, vekaletnamenin vekalet verenin “ölümünden sonra da kullanılabileceğine dair” bir ibare bulunmadığını, bu nedenle ... tarafından ... ...’a, ...’in ölümünden sonra yapılan satışların yolsuz olduğunu, buradaki amacın ...’in bir kısım mirasçılarından mal kaçırmak olduğunu, Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre de, mirastan mal kaçırma iddiasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davalarının hak düşürücü sürelere tabi olmadığını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava dilekçesindeki açıklamalara göre eldeki davanın, kadastro öncesi müşterek muristen intikal hukuksal nedenine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazların bir kısmının kadastro tespitinin itirazsız olarak 13.02.1990 tarihinde, bir kısmının ise 31.01.1997, 28.12.1993 ve 21.04.1994 tarihlerinde hükmen kesinleştiği, bilindiği gibi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde, “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz” hükmünün yer aldığı, hak düşürücü süreye ilişkin dava şartını Mahkemenin kendiliğinden araştırması gerektiği, somut olayda ise, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği tarihlerden, eldeki davaların açıldığı 30.04.2013 ve 13.04.2016 tarihlerine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürelerin geçtiğinin anlaşıldığı, hemen belirtmek gerekir ki, muris muvazaası, sahtecilik ve vekaletin kötüye kullanılması iddiasına dayalı davaların, herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği tartışmasız olmasına rağmen, bu haller kadastro tespitinden önce ise ve 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş ise buna ilişkin itiraz ve davaların dahi dinlenemeyeceği gerekçesiyle;
Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun ...nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili müşterek temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrarla, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucunda Edirne ili, Lalapaşa ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 25 parsel sayılı 20.800,00 metrekare, 105 parsel sayılı 28.000,00 metrekare, 470 parsel sayılı 28.950,00 metrekare, 961 parsel sayılı 24.000,00 metrekare, 979 parsel sayılı 40.800,00 metrekare, 1145 parsel sayılı 30.550,00 metrekare, 1231 parsel sayılı 1.126,00 metrekare, 1301 parsel sayılı 25.600,00 metrekare, 1899 parsel sayılı 31.950,00 metrekare, 2102 parsel sayılı 6.047,00 metrekare, 2314 parsel sayılı 1.592,00 metrekare, 2315 parsel sayılı 1.316,00 metrekare, 2407 parsel sayılı 1.783,00 metrekare ve 2440 parsel sayılı 20.992,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazlar, tapu kaydı, hibe, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davacıların murisi ... ve müşterekleri adına tespit ve 13.02.1990 tarihinde tescil edilmiştir.
Aynı çalışma alanında bulunan dava konusu 9 parsel sayılı 18.700,00 metrekare, 1253 parsel sayılı 4.500,00 metrekare ve 1488 parsel sayılı 2.600,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davacıların murisi ... ve müşterekleri adına tespit ve 13.02.1990 tarihinde tescil edilmiştir.
Aynı çalışma alanında bulunan dava konusu 1830 parsel sayılı 10.250,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı, hibe, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davacıların murisi ... ve müşterekleri adına tespit ve hükmen 30.01.1997 tarihinde tescil edilmiştir.
Aynı çalışma alanında bulunan dava konusu 2000 parsel sayılı 49.600,00 metrekare ve 2462 parsel sayılı 10.075,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazlar, tapu kaydı, hibe, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davacıların murisi ... ve müşterekleri adına tespit ve hükmen 28.12.1993 tarihinde tescil edilmiştir.
Aynı çalışma alanında bulunan dava konusu 2003 parsel sayılı 20.450,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, vergi kaydı uyarınca Hazine adına tespit ve hükmen davacıların murisi ... ve müşterekleri adına 21.04.1994 tarihinde tescil edilmiştir.
2. Dosya kapsamına göre, eldeki davaların kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği 13.02.1990, 28.12.1993, 21.04.1994 ve 30.01.1997 tarihlerinden, eldeki davaların açıldığı 30.04.2013 ve 13.04.2016 tarihlerine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş bulunduğu anlaşılmıştır.
3. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. SONUÇ
Açıklanan sebeplerle;
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120.60 TL bakiye onama harcının temyiz edenlerden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.