"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/53 E., 2021/72 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozma kararına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; ... mevki doğusunda 140,141 ve 142 parsellerin bulunduğu, ortasında D.S.İ Müdürlüğünün yapmış olduğu 36. yedek su kanalı geçirilmiş olan yaklaşık 45.000 m2 yüz ölçümlü taşınmazın kadimden beridir zilyetliğinde olduğunu, her yıl buğday ekmek suretiyle taşınmazı kullandığını, 1985 yılından bu yana ise sebze ekmek suretiyle kullandığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiş; davacının yargılama sırasında vefatı ile mirasçıları ile davaya devam edilmiş ve davacılar vekili 22.01.2021 tarihli beyan dilekçesi ile, yargılama sırasında taşınmazın Hazine adına tescil edildiğini belirterek Hazine adına tescili yapılan taşınmazın tapusunun iptali ile müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili; dava konusu taşınmazın niteliği itibariyle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, Kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakıldığını, zilyetlik koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı ... vekili; davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... Kişiliğini temsilen köy muhtarı;dava konusu taşınmazın davacılara ait olduğunu beyan etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, dava konusu taşınmazın davacının 20 yılı aşkın bir süredir nizasız ve fasılasız olarak kullandığı, taşınmazın niteliği itibariyle kazanılmaya elverişli olduğu ve zilyetliğin ekonomik amaca uygun olarak sürdürüldüğü belirlenerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 06.11.2018 tarihli ve 2016/3649 Esas, 2018/6435 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece yapılan araştırmanın eksik incelemeye dayandığı, taşınmazın hangi vasıfla tespit harici bırakıldığının araştırılmadığı, dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ile dava konusu taşınmazdan geçen kanala ilişkin kamulaştırma haritası dosya arasına alınarak zemine uygulanmadığı belirlenerek mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi, ziraat mühendisi bilirkişi ve fen bilirkişisinin katılımı ile yeniden keşif yapılması gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taşınmazın niteliği itibariyle kazanılmaya elverişli olduğu ve zilyetliğin ekonomik amaca uygun olarak kesintisiz bir şekilde 20 yılı aşkın süredir davacılar tarafından kullanıldığı değerlendirilerek davanın kısmen kabulü ile 101 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 12.12.2019 tarihli fen bilirkişisinin hazırladığı raporda (A) harfi ile gösterilen 15064,74 m2'lik yüz ölçümü belirlenen kesimin tapu kaydının iptali ile aynı adayı takip eden parsel sayısı verilerek Bingöl Sulh Hukuk Mahkemesi 2014/61 Esas, 2014/80 Karar sayılı veraset ilamında belirtilen mirasçıların payları oranında adlarına tapuya kayıt ve tesciline, 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin hazırladığı raporda (B) harfi ile gösterilen 15617,63 m2'lik yüz ölçümü ile belirlenen kesimin tapu kaydının iptali ile aynı adanın takip eden parsel sayısı verilerek veraset ilamında belirtilen mirasçıların payları oranında adlarına tapuya kayıt ve tesciline, fen bilirkişisinin raporunda (G) harfi ile gösterilen 1100,99 m'lik yüz ölçümlü taşınmazın üzerinde sulama kanalı yapıldığından bu haliyle kamu malı niteliğine dönüştüğünün anlaşıldığı belirlenerek tescil hükmü kurulmasına yer olmadığına, veraset ilamında belirtilen mirasçıların taşınmaz üzerinde zilyetliğinin tespitine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ve davalı ... Mdürlüğü temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili temyiz başvuru dilekçesinde; taşınmazın bulunduğu bölgede DSİ kanalı geçmesi nedeniyle yapılan kamulaştırma işlemleri esnasında davacının herhangi bir hak talebinde bulunmamasının 1998 yılında da zilyetliğinin bulunmadığını gösterdiğini, dava açılış tarihi itibariyle süre bakımından zilyetlik şartlarının oluşmadığını, eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı ... vekili temyiz başvuru dilekçesinde; toplulaştırmada ham toprak vasfı ile yapılan tespitin kesinleştiğini, kesinleşme ve yeni tapu kayıt tarihi 13.01.2016 itibariyle "imar ve ihyanın" söz konusu olmadığını, idare lehine kanal yerleri yönünden usulü kazanılmış hak doğduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci maddesi,
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen karar, hükmüne uyulan bozma kararına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı ... vekilinin ve davalı ... vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
2. Ancak, harç kamu düzeni ile ilgili olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi zorunludur.
Somut olayda, dava konusu taşınmaz dava açıldıktan sonra ihdasen Hazine adına tescil edildiğinden tapu iptali ve tescil davasına dönüşmüştür. Davalılar aleyhine açılan dava kabul edildiğine göre, Mahkemece, dava tescil davası gibi değerlendirilip davacı aleyhine karar ve ilam harcına hükmedilmiş olması isabetsizdir.
Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7 nci maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Mahkeme kararının hüküm kısmının 5. bendi hükümden çıkarılarak; yerine; "Davalı ... harçtan muaf olduğundan karar ve ilam harcı alınmasına yer olmadığına; davacı tarafından yatırılan 148,50 TL peşin ve 1805,50 TL tamamlama harcının istek halinde davacıya iadesine '' cümlesinin yazılmasına, hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7 nci maddesi uyarınca bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalı ... davalı ... harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
22.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi