Logo

1. Hukuk Dairesi2021/9927 E. 2022/4081 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ile tescili ve tazminat istemli dava sonunda Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 06.10.2021 tarihli, 2021/766 Esas ve 2021/1240 Karar sayılı ilamı yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 24/05/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekilleri Avukat ... ve Avukat Kübra Özçelik ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosya incelenerek gereği düşünüldü

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde, davalı şirket ile 1997 yılında ticari ilişkilerinin başladığını ve 2009 yılına kadar devam ettiğini, davalı şirketin yetkilisi davalı ...’un kendisine yağ bayiliği vermek için ipotek tesis ettirmesi gerektiğini, bayiliğe ilişkin borçlar ödenince de ipoteğin kaldırılacağını bildirdiğini, bunun üzerine aile konutu olarak kullandıkları 555 parsel sayılı taşınmaz üzerine davalı şirket lehine ipotek tesis edildiğini, ancak davalıların bayilik sözleşmesi düzenlemekten vazgeçtiklerini, zor durumda olduğunu bildikleri için kendisine taşınmazını devrederse ticari kredi kullanacağının, bunun karşılığında da kendisine mal vereceğini kredi taksitlerini düzenli ödeyip bitirmesi halinde ise tapusunu devredeceğini söylediğini, kendisinin de taşınmazı devrettiğini ancak kendisine ne mal ne de para verildiğini, sürekli oyaladıklarını, taşınmazının hile ile alındığını, tahliye ve kira için de dava açıldığını, davalılara hiçbir borcu olmadığını, davalıların sebepsiz zenginleştiğini, ayrıca taşınmazın FETÖ’ye verileceğini duyduğunu ve davalı ...’un kendisini ölümle tehdit ettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline ve uğradığı zaraların tazminine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar cevap dilekçelerinde, zamanaşımı ve hak düşürücü sürenin geçtiğini, taşınmazın şirket adına temlik edildiğini, davacının sahibi olduğu şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiden bahsettiğini, davacının şirketinin taraf olması gerektiğini, kendilerine iftira atılarak baskı kurulmaya çalışıldığını, kendileri ile iş yapan davacının borcunu ödeyemeyince taşınmazına ipotek tesis ettirdiğini, yine borcunu ödeyemeyince de kendi rızası ile borcuna karşılık olarak taşınmazını devrettiğini, aile mahkemesinde de aile konutu olduğu iddiası ile tapu iptali ve tescili talep edildiğini ve davanın reddine karar verildiğini, zarara uğrayanın kendileri olduğunu, davacının kira ödemeden taşınmazı kullanmaya devam ettiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davanın mülkiyet hakkına dayalı inançlı işlem nedeniyle tapu iptali tescil davası olduğu, davacının davayı ispat etmek için yazılı bir delili bulunmadığı gibi delil başlangıcı sayılacak bir belgenin de olmadığı, davalının yemin de eda ettiği gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı istinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından eksik inceleme sonucunda ve delillerin toplanmadan karar verildiğini, dava konusunun mahkeme tarafından belirlenemediğini, tazminat yönündeki talepleri yönünden hiç değerlendirme yapılmadığını, dava konusu taşınmazın bir ticari taahhüt nedeni ile güven ilişkisine dayalı olarak davalı şirkete diğer davalı ...'in yönlendirmesi ile tapu devrinin yapıldığını, tapu devredilmeden önce kendisine davalı şirket tarafından bayilik verileceğini, bu nedenle verilecek bayiliğin karşılığında davaya konu taşınmazın tapusunun davalı şirkete ipotek edildiğini, ekonomik olarak sıkıntılarının davalı tarafça fark edilmesi üzerine kendisine kredi kullandırılacağı söylenerek taşınmazın tapusunun ipotekli bir şekilde davalı şirket üzerine tescil edildiğini, devir edilen tapunun bedelinin davalı tarafından ödenip ödenmediğini, bedelinin ödenmemesi nedeniyle nasıl bir zarar oluştuğu tartışılmadan ve değerlendirilmeden karar verildiğini, tapu devri nedeniyle yapılan bir ödemenin bulunmadığını, bu durumun cevap dilekçesinden ve davalı şirket yetkilisinin yemininden de açıkça anlaşıldığını, uyuşmazlığın devir edilen taşınmaz bedelinin ticari ilişki sonucu ödenip ödenmediği veya karşılığını ifa edilip edilmediğine ilişkin olduğunu, mahkemece tarafların ticari defter kayıt ve belgeleri incelenmeden karar verildiğini, eksik harcın tamamlandığını, ancak mahkemece keşif yapılmadığını, keşif yapılmadan ve dava değeri belirlenmeden harç tamamlama işleminin yaptırıldığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 06.10.2021 tarihli ve 2021/766 Esas - 2021/1240 Karar sayılı ilamı ile; davacının şirketi ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğu, bu hususun tarafların da kabulünde olduğu anlaşılmakla birlikte, davaya konu taşınmazın tapu devrinin satış karşılığı yapılmış olması ve yapılan satışta herhangi bir çekince konulmaması karşısında, davacının da şirket sahibi bir kişi olması dikkate alındığında, tarafların ticari ilişkilerine ilişkin böyle bir alım satımda davacının basiretli bir kişi olarak davranması gerektiği, incelenen satış akit tablosunda belirtildiği gibi ödemeye ilişkin herhangi bir çekincenin konulmadığı, satış bedelinin tamamının nakden ve peşin olarak ödendiği hususunun belirtildiği, taraflar arasında sabit olan ticari ilişki nedeni ile davalı tarafın taşınmaz devrini borca mahsuben yapmış olduğunu belirtmesi karşısında davacı tarafın iddia ettiği inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil ve zarar tazminatı talebini usulünce yazılı delil veya delil başlangıcı ile kanıtlayamadığı gibi davacı tarafın teklif ettiği yeminin de usulünce davalı tarafça eda edildiği, keşfen dava tarihi itibari ile taşınmazın değerinin belirlenerek bu değer uyarınca davacı tarafa harç ikmali yaptırılması gerekmekte ise de, mahkemece taraflar arasında yine aynı taşınmazın dava konusu olduğu bir başka dava dosyasında keşfen belirlenen değer üzerinden davacı tarafa harç ikmalinin yaptırıldığı, bu durum usule uygun olmasa da davanın ret ile sonuçlandırıldığı ve alınması gereken harcın maktu olduğu, yargılama boyunca davacı tarafın harç ikmali ara kararı üzerine herhangi bir itiraz olmaksızın belirtilen diğer dava dosyasındaki keşfen belirlenen bedel üzerinden eksik harcı tamamladığı, HMK'nın 357. maddesi uyarınca davacı tarafça dava değeri ve harç yönünden yargılama boyunca herhangi bir itirazda bulunulmayıp bu hususun ilk defa istinaf sırasında ileri sürüldüğü, vekalet ücreti hususunun ise kamu düzeninden olmadığı ve vekalet ücretine ilişkin davalı tarafın bir istinafı da bulunmadığı gerekçeleriyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı temyiz dilekçesinde özetle, yargılamada öne sürdükleri taleplerin hiçbirinin kararda yer almadığını, aynı hatayı bölge adliye mahkemesinin de yaptığını, yemin metnin yanlış değerlendirildiğini, davalının ticari ilişkiye yönelik beyanlarının da incelenmediğini, yemin metninde taşınmaz için bedel ödenmediğini, alacağa karşılık taşınmazın kendilerine devredildiğine yemin edildiğini, taşınmaz için bedel ödenmediğinde ihtilaf yokken davanın ispatlanamadığını söylenmesinin doğru olmadığını, ispat yükünün davalıda olduğunu, dava konusu taşınmazın ticari ilişki sonucunda devredildiğine ilişkin ticari defterlerin incelenmesi gerektiğini, talep etmelerine rağmen incelenmediğini, incelenme yapılsaydı alacak verecek olup olmadığını yani taşınmazın devrinin gerekip gerekmediğinin ortaya çıkacağını, keşfe gidilip değer tespiti yapılmadığını, başka bir dosyada tespit edilen değer üzerinden harçların tamamlattırıldığını, ilk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesi kararlarının birbiri ile çelişkili olduğunu, adil bir yargılama yapılmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ile tescili ve tazminat istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.

Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.

Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.

Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.

İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26 ve 27 nci maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır. Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.

05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İnançları Birleştirme kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V.3.2.) no.lu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV.3.) no.lu paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 24.05.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.